Yaklaşık bir ay sonra, 13 Eylül 2020´de Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde beş yıllık periyotlarla yenilenen yerel belediye seçimleri gerçekleşecek. Yerel seçimlerin göçmen kökenli Almanya vatandaşları için çifte bir anlamı var. Çünkü onlar sadece belediye meclislerini değil, aynı zamanda göçmenlikten kaynaklı sorunlarını temsil edecek olan Uyum Meclisleri´ni de seçme hakkına sahipler.

1984'de yerel yönetimlere bağlı organlar olarak Yabancılar Meclisi (Ausländerbeirat) adıyla kurulan bugünkü Uyum Meclisleri Almanya Vatandaşlığı'na sahip olmayan göçmenlerin de oy kullanmasına fırsat yaratarak, kısmi de olsa onların demokratik haklarının önünü açan bir imkan.

Köln Belediye'sinin resmi sayfasında belirtildiği üzere: Uyum Meclisleri Seçimleri'nde; 16 yaşını doldurmuş, Almanya'da oturum hakkına sahip, ve yine 28 Ağustos 2020'den beri Almanya'da sabit bir ikameti bulunan, kendi özgeçmişinde ya da aile üyelerinden herhangi birinde göç geçmişi olan herkes oy kullanma hakkına sahip.

Uyum Meclisleri'nin kuruluşu, işleyişi ve politik platformdaki önemiyle ilgili Köln Uyum Meclisi (Integrationsrat Köln) ve aynı zamanda Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Uyum Meclisleri (Integrationsrat NRW) başkanlığını üstlenen Tayfun Keltek ile görüştük. 

Merhaba Tayfun Bey. İsterseniz okurlarımızın genel bir izlenim edinmesi açısından söyleşimize şöyle başlayalım:

Uyum Meclisi nedir?

Tayfun Keltek: Şimdi Uyum Meclisi´ni açıklamadan önce uyum kelimesinin tarihsel bağlamına değinmek gerekir diye düşünüyorum. Uyum buraya(Almanya´ya) göç eden ve uzun süre burada yaşamayı planlayan insanların topluma ve toplumun kurumlarına ayak uydururabilmesi için alınan önlemlerin toplamıdır diyebiliriz. Ayrıca hemen eklemek gerek, burada doğup büyüyen insanlar için „uyum“ sözkonusu değil. Kattiyetle değil! Bu onlara hakaret etmek anlamına gelir. Bi defa burada doğup büyüyen insana „uyum sağla“ demeye gerek yok. Bu çok büyük haksızlık olur. Tabi önyargılı davranıp da hala elli yıldır burada yaşayan insanlara „uyum sağlayın!“ diye küstahça yaklaşan insanlar da var. İşte uyum meclislerinin esas görevi de bu noktada ortaya çıkıyor. Uyum Meclisi´nin yıllardan beri ırkçılığa karşı mücadelede, göçmen kökenli vatandaşların seçim hakkına kavuşması, eşit eğitim hakkı ve çokdillilik gibi konularda önemli çalışmaları var. Almanya´da çeşitli kültür, gelenek ve dilleri olan insanların potansiyellerini, yeteneklerini, becerilerini güçlendirmek için çabalıyoruz. Böylece buradaki topluma da yararlı hale getirmek istiyoruz. Bu olumlu potansiyel dediğimiz olanaklardan bir kaç tanesini saymak gerekirse; en çok göze çarpan doğal ikidillilik. Bizim bebelerimiz doğdukları andan itibaren ikidilli büyüyorlar. Doğal ikidilli olmanın verdiği avantajları burada saymama gerek yok. Dilbilimcilerin hepsi bu konuda aynı fikirde. İkidilli büyüyen her insanın zihinsel(kognitif) gelişimi ve dil yeteneği gelecekteki başarı şansını arttırıyor. Tabi eğer bu olanak doğru kullanılırsa, yani ikidillilik sistemli bir şekilde desteklenirse… İkidilliliğin dikkate alınmaması, hatta ona karşı mücadele edilmesi, mesela çocuğun anadilini konuşmasının yasaklanması, „ya anadilin ya da Almanca“ gibi saçmalıkların dayatılması bu potansiyeli kullanmamak anlamına gelir. Biz bu doğal ikidilliliğin doğru desteklendiği taktirde hem kişiye hem de topluma büyük artı getireceğinin farkındayız. Ne yazik ki, tek kültürlü tek dilli yetişen insanların bu olanağın farkında olması mümkün değil. Çünkü kendi yaşam stilinde bu yok. Bir de tersi durum var tabi. Bazı aileler de sözde „uyum“ sağlamak için ikidilli eğitime önem vermiyor. Bunlar da farkında olmadan kendi çocuklarının gelişimini engellemiş oluyorlar.

Takip ettiğim ve anladığım kadarıyla Köln'deki Uyum Meclisi daha çok ikidilli eğitimle ilgili çalışmalar yapıyor. Böyle diyebilir miyiz?

Tayfun Keltek: Şimdi tek dilde yaşayan Almanlar´ın bizim farklı kültür ve farklı dilde yaşayanlar olarak durumumuzu anlaması mümkün değil. Bizim görevimiz bunu Alman toplumuna ifade ederek desteklenmesini sağlamak. Kendi dilimizin sistemli bir şekilde öğretilmesi, çok kültürlülüğün kabul edilmesi, iki yahut çok benlikli olmanın bu ülkeye zarar getirmediğini anlatmaya çalışmak. Tabi burada çok önemli ikinci bir konu da, Almanca´yı yüzdeyüz en iyi şekilde öğrenmek. Sadece Almanca´yı iyi öğrenmek değil, aynı zamanda Almanya´daki kurumsal işleyişi ve hatta Alman Anayasası´nı da bilmek lazım. Kendimizi yaşadığımız topluma anlatmanın en iyi örneği ikidilli çocuk yuvaları. Bunu kısmen başardık.

Peki göç kökenli insanların kültürel potansiyellerini destekleyen çalışmalar nasıl gerçekleşiyor?

Tayfun Keltek: Tabi ki dil kültürün de taşıyıcısı. Şimdi sizin kültür çalışması dediğinizden benim anladığım şu, buradaki derneklerin çalışmalarının desteklenmesi durumu. Bunlar da var mesela. Bizde Köln'de mesela Interkulturelle Zentren (Kültürlerarası Merkezler) dediğimiz yerlerde bu tür kültürel etkinlikler en iyi şekilde destekleniyor. Ama sadece uyuma hizmet eden etkinlikler destekleniyor. Interkulturelle Zentren altında 43 tane dernek var. Bunlara biz yılda 600 bin avro dağıtıyoruz. Bu rakam sekiz ay önce 400 bin avroydu. Biz bunu uyum meclisleri olarak 700 bine kadar çıkardık. Başka bir yerde Köln'deki kadar büyük bir hacimde para dağıtılmıyor. Bu maddi destekten daha çok Caritas, Diakoni, AWO, Deutsch-Türkischer Verein, Flüchtlingsrat gibi büyük-yerleşik kurumlar, kuruluşlar, dernekler ve organizasyonlar faydalanıyor. İsterseniz bunun listesini de verebilirim. Diğer türlü göç kökenli sanatkarların projelerine de 50 bin avro ayrılmış durumda. Tabi o sanat faaliyetlerinin de uyuma hizmet etmesi şartıyla sadece dernekler değil sanatkarlar da kendilerine ayrılan bu maddi destekten faydalanabilir. Bakın şu çok önemli Uyum Meclisleri´ni federasyonlarla karıştırmayın. Burada bir defa 22 kişinin 7 ayrı milletten olması gerek. Bunlar, yani seçilenler uyum konusunda kendi alanlarının uzmanıdır.

Peki, Uyum Meclisleri´ni göçün getirdiği bir ihtiyaç olarak düşünecek olursak, Uyum Meclisleri'nin ne zaman ve nasıl kurulduğundan biraz bahsedebilir misiniz?

Tayfun Keltek: Uyum Meclisi´nin (Integrationsrat) geçmişi Yabancılar Meclisi (Ausländerbeirat). Yabancılar meclisi 1996´ya kadar kentlerin almış olduğu kararla oluşturuluyordu. 1996'da ilk defa biz eyalet örgütü olarak girişimlerde bulunduk. Yerel yönetimlerin kurumsal organı içerisinde yer almasını sağladık. Ondan sonraki her beş yılda bir, yani 1995´ten itibaren tekrar yasayı olumlu biçimde değiştirdik. Yabancılar Meclisi´nde seçilen yabancıların yeterince verimli olmadığını biliyordum. Bizim teklifimiz şu oldu, Belediye Meclisi üyeleriyle seçilenler birarada çalışmalı ki, bizim yaptığımız işlerin sorumluluğunu Belediye Meclisi de üstlensin. Orada bir karar alındığı zaman, Belediye Meclisi kararı haline gelsin. Aşağı yukarı 2009 yılından beri de Yabancılar Meclisi değil Uyum Meclisi olarak faaliyet gösteriyor. Uyum Meclisi´nin üçte biri aynı zamanda Belediye Meclisi üyelerinden oluşuyor. Üyelerin geriye kalan üçte ikisi göçmen kökenli.

Özetleyecek olursak, Uyum Meclisleri resmi yasal düzenlemede yerel yönetimlerin bir parçası olarak yer alır. Burada Gemeindeordnung (Belediye Tüzüğü) dedikleri yasanın 27. Maddesi Uyum Meclisleri´yle ilgili. Bu maddede Uyum Meclisleri´nin önemine dikkat çekilir, her yerel yönetimde kurulması gerektiği, bu meclislerde yer alacak insanların göç kökenli ve göç kökenli insanlar tarafından seçilmiş olması gerektiği, yerel düzeyde göçmenleri ilgilendirecek olan konularda fikir belirtebileceği…vb. anlatan yasal bir güvence var.

Yaklaşan seçimlerle ilgili olarak da bir şeyler söylemek ister misiniz?

Tayfun Keltek: Korona herkesi olduğu gibi seçim sürecini de olumsuz anlamda etkiledi. Giderek ırkçı partilerin oy oranının arttığı son zamanlarda maalesef gerektiği gibi duyuru ve bilgilendirme toplantıları yapamıyoruz. Koronaya yönelik önlemler biraz azaldığından beri aday kazanmak ve insanların seçme hakkını kullanmasını sağlamak için bazı küçük toplantılar yapabiliyoruz. Bunlar tabi ki hastalığa karşı önlemlerden dolayı eskisi gibi yoğun ve canlı geçmiyor. Mesela toplantı salonunda on kişi oluyorsa, ilgili başka katılımcılar da dijital ortamda toplantıyı takip ediyor. Buradan seçim duyurusunu da yapmak istiyorum: Göçmen kökenli vatandaşların demokratik haklarının en çok savunulduğu uyum meclisi seçimlerine yönelik tüm vatandaşlarımızın duyarlı olmasını ve seçimlere katılmalarını rica ediyorum.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler. Ayrıca size ve ekibinize başarılı bir seçim dönemi diliyoruz.

Tayfun Keltek: Ben de teşekkür ederim.

Tayfun Keltek – Profil

20 Nisan 1947 doğumlu olan Tayfun Keltek 1969 yılında Ankara´da tamamladığı Spor Öğretmenliği öğreniminin ardından Almanya´ya gelip yerleşir. Öğrenimine Alman Spor Yüksek Okulu´nda da devam ettikten sonra, 1974 yılından itibaren Köln´de spor öğretmeni olarak çalışmaya başlar. Eğitim ve Bilim sendikası´nda (GEW Gewerkschaft für Erziehung und Wissenschaft) aktif çalışmalar üstlenen Keltek 1979-1982 yılları arasında Türk Öğretmenler Derneği´nin başkanlığını, 1984-1987 yıları arasındaysa kurucusu olduğu Alman-Türk Derneği´nin (Deutsch-Türkischer Verein) başkanlığını üstlenir.

Alman Sosyaldemokrat Partisi´ndeki (SPD) istikrarlı aktif üyeliğiyle de tanınan Tayfun Keltek 1984 yılından beri Yabancılar Meclisi adıyla faliyette olan ve bugün Uyum Meclisi olarak adlandırılan yerel yönetime bağlı resmi kurumun Köln başkanlığı´nı yapıyor. Tayfun Keltek aynı zamanda Uyum Meclisleri´nin eyalet çapındaki örgütü olan Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Uyum Meclisleri´nin de (Landesintegrationsrat NRW) başkanı.

Köln, 14.08.2020