Hamburg eyalet Meclisi, Nasyonel Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı ırkçı terör örgütü tarafından 17 yıl önce Hamburg’da katledilen Süleyman Taşköprü’nün ailesinden‚ yanlış şüpheli soruşturma’ yürütüldüğünden dolayı özür diledi.

 Hamburg’da Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller Partisinden oluşan koalisyon hükümeti bugünkü genel kurulunda NSU cinayetine kurban giden Süleyman Taşköprü’nün öldürülüşünün yıldönümünde  cinayeti  soruşturma kapsamında Alman polisi tarafından aile yakınlarının şüpheli zanlı görülmelerinden dolayı özür diledi.

Yeşiller Partisi Milletvekili Antje Möller,  ’’NSU cinayet serisisi  güvenlik yetkililerinin Almanya çapında başarısızlığının bir göstergesidir. Hamburg’da bile uzun süre Taşköprü’yü öldürenlerin arkasında  ırkçı bir motif  olduğunu kimse hesaba katmadı. Ya mafya hesaplaşması ya da buna benzer iç çekişmeler denildi. Bu tür gerekçelerle aile yakınları da zan altına alınarak şüpheli görüldü’ dedi.

NSU cinayetini işleyen faillerin öncelikle aile yakınları olduğundan şüphe duyulduğunu,  Alman güvenlik birimilerinin olayı araştırmadan çok dar kapsamlı soruşturma yürüttüklerine dikkati çeken Möller ’bugünkü bilinen gerçekler ve adaletsizlikler karşısında öldürülenlerin aile yakınları ve akrabaları büyük bir yük taşıdı’’ şeklinde konuştu.

Hamburg’da Sol Parti Meclis Grubu Süleyman Taşköprü için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep ediyor. Sol Parti İçişleri Komisyonu Sözcüsü Christiane Schneider, Süleyman Taşköprü’ye karşı borçlarının olduğunu ifade ederek NSU olayının arka planı ve diğer detaylarının tam olarak araştırılmadığını savunuyor.

Schneider ‚ Hamburg neden cinayet yeri oldu? Katilleri buraya kim getirdi? Özellikle Taşköprü’nün katlediliği Schützenstrasse’ye nasıl getirildiler? Bunlara kim yardım etti? Şeklinde sorular soruyor.

Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresinin ortaya çıkmasının üzerinden tam 7 yıl geçti.

NSU sanıklarının Münih’te yargılandıkları davada artık sona gelinse de, terör hücresinin karanlık bağlantıları hakkında birçok soruya halen yanıt bulunabilmiş değil.

Polis ve istihbarat teşkilatlarının aşırı sağcı çevrelerde çok sayıda muhbir bulundurmalarına rağmen, 2000-2007 yılları arasında işlenen cinayetleri engellemekte başarısız olmaları, NSU üyelerini yakalayamamaları da tartışma konusu olmaya devam ediyor.

7 yıl önce neler yaşandı?

2000-2007 yılları arasında Türk göçmenlerin hedef alındığı cinayetlerin arkasında aslında aşırı sağcı bir terör hücresinin olduğu, ancak yıllar sonra gün yüzüne çıktı. 

4 Kasım 2011’de, aşırı sağcı çevrelerden Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın başarısız bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmaları, gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayan gelişmeleri tetikledi.  

Yıllardır Mundlos ve Böhnhardt ile birlikte polisten kaçan Beate Zschaepe, Zwickau'da üçlünün uzun süre yaşadığı evi ateşe verdikten sonra 8 Kasım’da güvenlik kuvvetlerine teslim oldu.

2000-2007 yıllarındaki cinayetlerde kullanılan Çeska model tabanca, Zwickau'daki bu evde bulundu.

Aynı günlerde Türkiye’nin Münih Başkonsolosluğu’na ve bazı Alman basın kuruluşlarına gönderilen DVD’lerde, NSU adlı bir örgüt adına bu cinayetler üstlenildi.

ALMAN POLİSİ AİLELERİ ŞÜPHELİ OLARAK GÖRMÜŞTÜ

Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Mehmet Turgut, İsmail Yaşar, Teodoros Boulgarides, Mehmet Kubaşık, Halil Yozgat ve polis memuru Michele Kiesewetter’in öldürüldüğü cinayetler uzun süre karanlıkta kalmış, polis göçmenlerin hedef alındığı cinayetlerde aileleri şüpheli olarak görmüştü.

Süheyla Kaplan / Almanya