Almanya'da günlük yayınlanan Junge Welt gazetesinde "Hüda Par kayyum olarak görev yapacak" başlıklı 7 sorudan oluşan bir röportajın çevirisine yer veriyoruz.

Röportaj: Süheyla KAPLAN 

1) Mayıs seçimlerinde Kürt-İslamcı Hüda Par'dan dört milletvekili iktidar partisi AKP'nin listesinden Türk parlamentosuna girdi. AKP sadece Hüda Par'ın seçimlerde toplayabildiği yaklaşık 200 bin oyla mı ilgileniyordu, yoksa ittifakın arkasında başka bir stratejik niyet var mıydı?

Eski içişleri bakanı Soylu'nun da doğruladığı gibi Hüda-Par'ın AKP için aldığı oy sayısının ötesinde bir önemi var. Öncelikle ortak ideolojik paydaları nedeniyle hükümetin Kürt politikalarında İslami birlik ve kardeşlik söylemini yaygınlaştırması için Hüda-Par ciddi bir olanak sağlıyor. İkincil olarak AKP'nin 2015 yılından beri gerileyen ve gevşeyen yerel örgütleri yerine motivasyonu daha yüksek Hüda-Par gönüllülerinin daha efektif çalışacağına inanılıyor. Bölgeyi, bölge insanı ve kültürünü daha yakından tanıyan Hüda-Par camiasınının uzun vadede hükümetin İslamcı politikalarının kayyumu olacağı hesaplanıyor. 

2) Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP'nin Hüda Par ile ittifakını, bu partinin Kürt toplumsal yapısını yeniden muhafazakârlaştırması gerektiğini söyleyerek gerekçelendirmişti. Bu açıklama muhtemelen yasaklanma tehdidi altındaki Sol HDP'yi ülkenin Kürt bölgelerindeki öncü güç olarak hedef alıyor. Özellikle gelecek yıl yapılacak yerel seçimler göz önünde bulundurulduğunda buradan ne beklenebilir?

Yerel seçimlerde Hüda-Par'ın AKP adaylarını destekleyeceğini ve onların kazanması için çaba göstereceğini düşünüyorum. Bazı illerde Hüda-Par çevresinden adayların belediye başkanı ve belediye meclis üyesi adayı olacağını tahmin ediyorum. Hüda-Par'ın bölgede etkisini ve gücünü ne kadar arttıracağı ise sadece hükümetten aldığı destekle değil, geliştirdiği söylem ve politikalarla önümüzdeki süreçte daha belirgin hale gelecek. Hüda-Par'ı kendi ajandası ve gündemi olmayan, sadece hükümete eklemlenmiş bir yapı olarak düşünmemek gerekiyor. Bilakis, Hüda-Par camiası kazan-kazan stratejileriyle kendisine legal politik arenada alan açmış durumda ve bu alanın genişleyeceğini düşünüyorum. 

3) Bugünün Hüda Par'ı ile 1990'larda ölüm mangaları Kürt hareketinin çok sayıda destekçisini ve feminist Konca Kuriş gibi muhalif Müslümanları devlet koruması altında öldüren Sünni Hizbullah arasında ne ölçüde kişisel ve ideolojik devamlılıklar var?

Sosyal tabanları açısından Hizbullah ve Hüda-Par arasında bir devamlılıktan ve ideolojik ortaklıktan bahsedebiliriz. Bununla beraber Hüda-Par legal yöntemlerle örgütlenmeyi tercih ettiği bir yöntem farklılığı söz konusu. İki yapı arasında herhangi bir organik bağın olup olmadığı ise ancak yargı yoluyla tespit edilebilir. Gözlemim Hüda-Par'ın yönetici kadrosu içinde Hizbullah davalarında avukatlık yapmış kişiler ve parti yerel yönetimi içinde az sayıda eski Hizbullah mahkumunun olduğu yönünde. 

4) "İslam Devleti" (IS) 2014 sonbaharında Kobani şehrine saldırdığında, Türkiye'deki Kürt şehirlerinde HDP destekçileri ile Hüda Par arasında şiddetli çatışmalar yaşanmış ve onlarca kişi hayatını kaybetmişti. Bugün Hüda Par'ın şiddet potansiyeli ne kadar yüksek olarak değerlendirilebilir?

Kobani olayları ne yazık ki Kürtlerin kolektif hafızasında ciddi bir kırılma yarattı. Bu dönemde merkezi bir koordinasyon veya kontrolden bağımsız olarak kitlelerin öfkesi her iki taraftan da trajik kayıplara neden oldu. Bununla birlikte olaylar 1990'lardaki seviyeye gelmedi ve taraflar böyle bir karşılaşmadan özellikle kaçındılar. Bu açıdan Hüda-Par'ın şiddet potansiyelini düşük görüyorum çünkü legal siyasi faaliyetlerle 1990'larda elde edemedikleri bir güç ve meşruiyet kazanmış durumdalar. Bunu kolayca terk edeceklerini düşünmüyorum lakin kriz anlarında tarafların şiddete başvurması, taraflar arasında kalıcı bir barış anlaşmasının olmaması nedeniyle mümkün. 

5) Hüda Par zaman zaman Kürt milliyetçisi söylemler kullanmaktadır. Hüda Par Genel Başkanı Yapıcıoğlu da kısa bir süre önce, diğer hususların yanı sıra Türklüğü, Türk dilini ve Atatürk milliyetçiliğini devletin temel nitelikleri arasında sayılan 'anayasanın değiştirilemez' ilk maddelerinin değiştirilmesi çağrısında bulunmuştu. Hüda Par'ın Kürt söylemi ne kadar ciddiye alınmalı ve partinin niyeti nedir?

Hüda-Par, tabanı büyük oranda Kürtlerden oluşan İslamcı bir politik partidir. İslamcı ideoloji ve politikalar her zaman birincil gündemi olmuştur. Lakin, kurulduğu günden beri Hüda-Par Kurdî bir söylemi de yedeğine alarak siyaset yapmıştır. Parti programında dile getirdikleri Kürt meselesi eksenli öneri ve çözümlerini mevcut siyasal koşullar içinde ne kadar gerçekleştirebilirler emin değilim. Bir ihtimal, AKP Hüda-Par'a alan açmak için bazı tavizler verebilir ve sembolik bazı ilerlemeleri Hüda-Par aracılığıyla gerçekleştirebilir. Bunun ötesinde Kürt meselesine asli bir çözüm bulmak konusunda daha geniş bir toplumsal mütabakat ve siyasi irade gerekiyor. Bu açıdan Hüda-Par'ın yapabilecekleri sınırlı.  

6) Hüda-Par'ın Kürt milliyetçiliği buna karşılık Kemalizm'i açıkça reddetmesi, MHP gibi Cumhur İttifakı içindeki diğer Kürt karşıtı partilerle gerilime yol açmaz mı?

Açabilir. Lakin Cumhur İttifakı seçim planlarında oldukça pragmatik davranıp zıtların bir arada durması konusunda mahir bir strateji izliyor. Bunun nereye kadar devam edeceği önümüzdeki yasama dönemi belli olacaktır. 

7) HDP'nin hapisteki eski lideri Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek'e verdiği röportajında Hüda-Par liderini devletten kopmaya ve Kürtlerin çıkarları için HDP'nin yanında yer almaya çağırdığında bazı Türk solcuları ve liberalleri arasında anlaşmazlığa neden oldu. Demirtaş'ın bu açıklamaları nasıl değerlendirilmeli?

Yeşiller'i eleştirdi: 'İnsan hakları yerine popülist söylemler öne çıktı' Yeşiller'i eleştirdi: 'İnsan hakları yerine popülist söylemler öne çıktı'

Bu konudaki öneriyi seçim sürecinde Halk TV'de katıldığım bir programda ilk ben dile getirdim. Sayın Demirtaş'ın da bu minvalde bir öneride bulunması beni memnun etti. Destekleyicileri büyük oranda Kürtlerden oluşan iki politik partinin bazı konularda diyalog içinde olması ve şiddetin önlenmesi konusunda sembolik bazı adımların atılması Kürtlerin en doğal hakkıdır. Türk solcuları ve liberalleri, ne yazık ki, Kürt gerçekliğinden kopuk bir siyasal tahayyülün içinde. Birbirine komşu, akraba olan ama ideolojik olarak birbirinin zıddı olan iki siyasal oluşumun maslahatı gözeterek adım atmaları Kürt milletinin hayrınadır. Kürtlerin dostları buna saygı duymalı ve müstemleke valisi edasıyla Kürtlere akıl vermekten vazgeçmelidir. 

Dr. Mehmet Mashuq Kurt kimdir?  

1982 Mardin doğumlu. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde lisans, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Sosyolojisi Bölümü’nde yüksek lisans derecelerini alan Kurt, doktorasını Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamladı. 2011-2013 yılları arasında Yale Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde misafir araştırmacı olarak bulundu. Bu süreçte Yale Üniversitesi’nde Kürtçe ve Türkçe dersleri verdi. Columbia Üniversitesi Sözlü Tarih Merkezi’nde çalışmalar yürüttü. Muhtelif dergilerde şiir ve yazıları yayımlandı. Halen Londra'da Royal Holloway Üniversitesi'nde akademik çalışmalar yürütmektedir.