Almanya İçişleri Bakanlığı, Paris'te 9 Ocak 2013 günü Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’i öldüren MİT ajanı Ömer Güney’in yakalanıp hapse atıldıktan 10 gün sonra Almanya’da yaşayan Ruhi Semen tarafından ziyaret edilmesine ilişkin, Sol Parti’nin yönelttiği soruların çoğunu yanıtsız bıraktı.

ALMANYA İÇİŞLERİ BAKANLIĞI: KİŞİSEL BİLGİLER AÇIKLANAMAZ

Federal Parlamento milletvekili Gökay Akbulut'un, Ruhi Semen’in Fransa’nın talebiyle Almanya’da ifadesinin alınıp alınmadığı, hakkında devam eden bir soruşturmanın olup olmadığı gibi 9 farklı sorudan oluşan sorulara İçişleri Bakanlığı tarafından 23 Şubat 2021 tarihli verilen yazılı yanıtta, “Kişisel bilgiler açıklanmaz” ifadesi dikkat çekti.

Beyninde tümör bulunan Ömer Güney, Paris'te tedavi gördüğü hastanede 17 Aralık Aralık 2016'da hayatını kaybetmişti. Güney'in ölümü Kürt çevrelerinde "şüpheli ölüm" şeklinde kayıtlara geçti.

'RUHİ SEMEN'İN CİNAYETLERE KARIŞTIĞINA DAİR BİLGİ YOK'

Sol Partili Gökay Akbulut, Ömer Güney’i cezaevinden kaçırma girişimi başta olmak üzere Ruhi Semen’in katliamdaki rolüne dair Alman güvenlik birimlerinin bilgi sahip olup olmadığını sordu.

ANF’nin haberine göre, federal savcılığın, Semen hakkında soruşturma açmadığını aktaran İçişleri Bakanlığı’nın yanıtları arasında şu ifade dikkat çekti: Federal Hükümetin elinde R.S.’nin (Ruhi Semen) 2013 yılındaki cinayetlere karışıp karışmadığına dair bilgi yok. Paris Savcılığı’na göre ise MİT için çalışan Ruhi Semen’in rolü hâlâ tam olarak aydınlatılmadı. 

Ancak cinayetlerden önce Güney’in Semen’le Ankara’da görüştüğü ve daha sonra da Semen’in Güney’i cezaevinden kaçırmaya çalıştığı, savcılık tarafından ele geçirilen telefon kayıtlarındaki yattığı hastaneye ilişkin krokilere dayandırılılmıştı.

'ORTAK ÇALIŞMALARIMIZI ZORA SOKACAK BİLGİLER AÇIKLANAMAZ'

İçişleri Bakanlığı sadece Semen’in Güney’i ziyaret ettikten ve kaçış planının deşifre olmasından sonra Fransız makamlarının Almanya’yı bilgilendirip bilgilendirmediği sorusuna net cevap verdi. Fransa’nın 8 Ocak 2014 günü Semen hakkında Almanya’yı bilgilendirdiğini aktaran bakanlık, “Şu ana kadar Fransa ile iyi düzeyde devam eden ortak çalışmamızı zora sokacak bilgiler açıklanmaz” ifadesini kullandı. Fransız basını tarafından 4 Ocak 2014 günü Güney’i cezaevinde ziyaret eden Semen’in MİT’e kuryelik yaptığı yazılmıştı.

Le Monde Gazetesi’nden Soren Seelow, 2013 de Paris’te PKK’nin üst düzey yöneticilerinden Sakine Cansız ve iki arkadaşının suikastıyla ilgili savcılığın hazırladığı 70 sayfalık iddianameye ulaşmıştı. İddianameyi inceleyen ve suikast haberlerini takip eden muhabir Soren Seelow, gazeteci Ezgi Başaran'a bazı detayları açıklamıştı.

Ezgi Başaran elde ettiği bilgilerin bir bölümünü köşesinde şu şekilde paylaşmıştı:

"İddianamede Paris suikastına MİT’in dahil olduğu şüphesi geniş yer tutuyor. Savcı, MİT bir boyutuyla işin içinde olduğunu düşünüyor ve ilk kez Fransa’da bir iddianameye yabancı bir istihbarat teşkilatının ismi girmiş oluyor. 

İfade şöyle: “Yargılamada birçok unsur MIT’in suikastlerin planlanması ve hazırlanmasında rolünün olabileceğine dair şüphe yarattı. Nitekim Ömer Güney’in casusluk faaliyetinin kanıtlanmış olduğu ve Türkiye’de birçok kişi veya kişilerle gizli temaslarının olduğu biliniyor (…). Ancak yapılan araştırmalar söz konusu MİT ajanlarının bu olayları resmi olarak, üstlerinin onayıyla mı, yoksa MİT’in haberi olmadan kendi başlarına barış sürecini kötülemek veya sekteye uğratmak için mi yaptıklarını belirlemeye yetmiyor.”

"Fransız savcı, Ömer Güney’in en az bir yıldır MİT için çalıştığını, Ankara ile irtibat halinde olduğu iddialarını Türkiye devletine sormuş ve fakat hiçbir yanıt alamamış. Bunun da şüpheleri artırdığını iddianameye eklemiş.

Kandil’deki PKK yöneticilerinin cinayetin ardından birkaç kez “Alman istihbaratından da şüpheleniyoruz” şeklindeki ifadeleri iddianamede yer bulmamış. Ne Alman istibaratından ne de CIA’in dahlinden söz edilmiyor. Yalnız ve yalnız MİT var."

Le Monde yazarı Soren’in ulaştığı bir başka bilgi daha var ki, çok ilginç…

Ömer Güney yakalanıp hapse atıldıktan 10 gün sonra Almanya’da yaşayan bir Türk ajanı tarafından ziyaret ediliyor.

Güney, Semen ile cezaevinde ziyaret sırasında konuşurken son derece tedirgin. Şöyle diyor: “Burada yerin kulağı var. Bana söyleyeceklerini kağıda yaz ve sonra sil.”

Güney, Almanca’da 'Annecim' manasına gelen “Mutti” ve “Bey” kelimelerini kullanıyor şifre olarak ve şöyle diyor: “Bey’in ne dediğini söyle. Bu benim tek garantim, Anne’nin kararına güveniyorum.” (Not: Güney’in terörle mücadele bölümünde kaldığı hücreye eklenen ses ileticisi sayesinde bu diyaloglara vakıf olunuyor)

Bu sözlerin ardından, Ömer Güney, önündeki kağıda Anne’nin (Mutti) MİT, ‘Bey’in K.T. isimli ‘ünlü bir ajan’ olduğunu yazıyor.

ÖMER GÜNEY DURUŞMAYA ÇIKMADAN ÖLMÜŞTÜ

Beyninde tümör bulunan Ömer Güney Paris'te tedavi gördüğü hastanede Aralık 2016'da hayatını kaybetmişti. 

Cansız, Doğan ve Söylemez, 9 Ocak 2013'te Paris'teki "Kürdistan Enformasyon Bürosu"nda susturuculu silahla vurularak öldürülmüştü. Güney'in ölümünün ardından aileler cinayetlerde MİT bağlantısını kanıtlayan belgeler olduğuna işaret ederek soruşturmanın sürdürülmesini istemişti. MİT 2014 Ocak ayında yaptığı yazılı açıklamada "teşkilatın cinayetlerle kesinlikle bir ilgisinin bulunmadığını" bildirerek suçlamaları geri çevirmişti.

Fransız savcılar MİT mensuplarının üçlü cinayette dahli bulunduğu sonucuna varmış, ancak ajanların kendi inisiyatifleriyle mi hareket ettiği, yoksa MİT tarafından mı finanse edildiği sorularına yanıt bulamamıştı.

'KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE BELLİ DEĞİL'

Aradan geçen 8 yıla rağmen üç kadın siyasetçinin cinayetlerine yönelik başta Fransa, Türkiye ve Almanya devlet yetkilileri ile İstihbarat örgütlerinden somut açıklamalar yapılmaması, cinayetler üzerindeki sır perdesini ne zaman açılacağı sorusunu yeniden gündeme taşımaktadır. Böylece 'kimin eli kimin cebinde belli değil' sözü de uzun süre daha yanıtsız kalmaya devam edecektir.