Süheyla Kaplan

Hamburg Üniversitesi Dünya Dinleri Akademisi Alevilik  Anabilim Dalı Başkanlığı’na etnolog Dr. Handan Aksünger atandı. Münster Üniversitesi’nde Etnoloji ve Sosyoloji alanında eğitim gören Aksünger uzun yıllardan beri dinlerarası diyalog kapsamında Alevilik üzerine araştırma yapmaktadır.

 

Hamburg Üniversitesi Eğitim Fakültesi salonunda düzenlenen resmi tören öncesi Aksünger açılan Alevilik kürsüsünün dünyada ilk olmasına dikkat çekerek, gerek teolojik eğitim gerekse Aleviliğin bilim olarak araştırılması bakımından önemli olduğunu söylüyor.

 


’ALEVİLİK HEM SÖZLÜ HEM DE YAZILI TARİHİYLE BİRLİKTE ARAŞTIRILACAK’

 

Aksünger, ‘’Alevilik hem sözlü tarihiyle hem de yazılı tarihiyle birlikte araştırılacak. Bu yapılırken de teolojik olarak öğretmen adaylarına din dersi verilecek. Aleviler kendilerini nasıl görüyorsa, bilim olarak bu şekilde yola çıkacağız. Aleviliğin çıkış noktası insan merkezli. 4 Kapı 40 Makam insanın kamilleşmesi esasına dayanır. Aleviliği aynı zamanda İslam dininin çatısı altında sıkıştırmadan, kendine özgü yaşam biçimi ve inançlarıyla antropolojik olarak araştıracağız. Aleviliğin dinamik olması bir avantaj. Üniversitedeki eğitimimiz sırasında Kuran da dahil olmak üzere farklı kaynaklardan yararlanacağız. Aleviliğe tek yönlü bakmak istemiyoruz. Aleviliğin sistematik olarak kendine özgü yapısından hareketle disiplinlerarası araştırmaya  çalışacağız’ dedi.

 

’TOPLUMSAL AÇIDAN KAÇINILMAZ’

 


Dünya Dinleri Akademisi Dierktörü Prof. Wolfram Weise, farklı dinleri bir üniversitede okuma imkanının bilimsel açıdan gerekli, toplumsal açıdan da kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor. Hristiyanlık konusunda bilimsel analizlerin din bilimlerinde olduğunu Yahudilik, İslam, Budizm ve Alevilik ve diğer dinler için de varolmasının bir eşitlik sorunu olduğunu ifade eden Weise, çoğulcu toplumlarda dini çoğulculuğun da gözardı edilmemesi gerektiğini savunuyor.

 

‘’BUGÜN ÖNEMLİ BİR KÖPRÜNÜN DE TEMELİ ATILDI’’

 


Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Başkanı Hüseyin Mat, Aleviliğin üniversitelerde bilimsel açıdan araştırılmasının önemli olduğunu ifade ederken, ‘’Bu gelişim dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Aleviler için de bir örnek teşkil etmektedir. Almanya’daki Aleviler bütün taleplerini elde etmiştir. Aleviliğin sözlü tarihinin yazılı tarihe dönüştürülmesi bakımından da bugün bir köprü oluşturuluyor. köprünün temeli bugün burada atılmış oldu. Umarım bu gelişme Türkiye’ye de örnek olur’ şeklinde açıklamada bulundu.
 


Hamburg Üniversitesi Dünya Dinleri Akademisi Direktör Yardımcısı Prof. Dr. Ursula Neumann, çoğulcu toplumlarda dinlerar ve disiplinlerarası bilimsel eğitiminin önemini vurgulayarak, Aleviliğin İslam’ın bir parçası mı yoksa değil mi? şeklindeki tartışmalardan ziyade Aleviliğin ‘çok yönlülük ve çeşitlilik inanç pratikliğiyle’ değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor.

 

Neumann ayrıca dinlerarası önyargıların giderilmesi hususunda da Hamburg’da ‘hak eşitliği anlaşması’nın imzalanmasından dolayı büyük bir mutluluk duyduğunu belirtiyor.

 

Almanya Hümanistler Birliği (HVD) Başkanı Otto Wolf  yaptığı yazılı açıklamada Hristiyanlık, Yahudilik ve Müslümanlık dinlerinin  yanı sıra Aleviliğin de bu toplumun bir parçası olarak değerlendirilmesi açısından önem taşıdığını ifade ederek, Aleviliğin hümanist, demokratik değer sistemini savunan bir öğreti olduğunu belirtiyor. 


 

‘’İDEOLOJİK YAKLAŞIMLARDAN KAÇINILMALI’

 

Üniversitede Alevilik Kürsüsünün resmi açılışında bulunan İslam Şurası Başkanı Dr. Mustafa Yoldaş, Aleviliğin ilim olarak ele alınması açısından bugünkü gelişmeyi pozitif bulduğunu söylerken, ideolojik yaklaşımlardan kaçınılması gerektiğini belirtiyor.

 

Yoldaş, ‘’Alevilik üzerindeki sisin kalkması gerekiyor. Aleviler kendilerini nasıl görmek istiyorsa, o pencereden bakmalı. Alevilik ile İslam arasında inançsal farklılıklar yok. Alevilik Türkiye’de de tarihsel olarak araşırılmalı’ diyor.

 

Süryani ve Yahudi cemaati temsilcileri de, uzun zamandan beri verilen mücadele sonucunda Hamburg’da imzalanan devlet anlaşmasının bütün dinler açısından büyük bir kazanım olduğunu belirtiyor.

 

Almanya’da yaklaşık 800 bin Alevi kökenli vatandaş yaşamaktadır. Türkiye’de ise 15 milyon ile 20 milyon arasında olduğu belirtilmekte olup, Alevilik resmi olarak tanınmamaktadır.