İstanbul Başakşehir'de, 20 Ocak'ta çalıştığı işyerine giderken ortadan kaybolan ve ailesinin "Kaçırıldı" dediği elektrik işçisi Gökhan Güneş, Salı sabahı evine döndü.

Gökhan Güneş'in "Bahçeşehir'de bir yere bırakıldığı ve daha sonra yaşadığı İkitelli'deki evine gittiği" iddia ediliyor.

Güneş ve avukatlarının olayla ilgili gün içinde ayrıntılı bir açıklama yapması bekleniyor.

KAMERA KAYITLARI ORTAYA ÇIKMIŞTI

Ailesinin, "sosyalist bir siyasi kimliği olduğunu" söylediği Güneş, bir inşaat şirketinde elektrik işçisi olarak çalışıyordu.

Güneş, 20 Ocak'ta işbaşı yapmak üzere Başakşehir'deki işyerine gitti ancak kendisinden daha sonra haber alınamadı.

Olayın ardından aile üyeleri ve avukatları, "Güneş'in seyahat ettiği otobüsten indikten sonra bir araca konup kaçırıldığını" savundu.

Buna kanıt olarak da elde ettikleri kamera kayıtlarını gösterdiler.

Aile üyeleri ve avukatlar, "otobüs kayıtlarında Güneş'in otobüsten indiğinin, diğer kayıtlarda da bir grup tarafından zorla bir araca konulup götürüldüğünün görüldüğünü" söyledi.

BBC'ye konuşan Güneş'in halası Zübeyde Güneş, yeğenine daha önce ajanlık teklif edildiğini öne sürdü.

RESMİ MAKAMLARA BAŞVURULAR VE EYLEMLER

Güneş'ten haber alınamamasının ardından aile üyeleri İkitelli'deki Şehit Zeki Kaya Polis Merkezi'ne ve sonra da savcılığa başvurdu.

Konuyla ilgili İnsan Hakları Derneği'ne de başvuran aile üyeleri, gerçekleştirdikleri protestolarda Güneş'in nerede olduğunu soruyordu.

Güneş, "Sorular da benim onlara muhtemelen istihbaratçısınız söylemlerim üzerine evet ya da hayır demediler fakat bazı konuşmalarında ‘biz görünmeyenleriz’ şeklinde söylemleri oldu" diye konuştu.

İstanbul Başakşehir’de 20 Ocak günü kaçırılan elektrik işçisi Gökhan Güneş 138 saat sonra evine döndü. Sabaha karşı 06.00 civarında gözleri kapalı şekilde Bahçeşehir’de bırakılan Gökhan Güneş, kendi olanakları ile ailesinin evine döndü.

Ezilenlerin Hukuk Bürosu, attığı tweet ile Güneş’in bu sabah erken saatlerde İkitelli’deki evine döndüğünü duyurdu.

Güneş ve avukatları bugün İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde kaçırılma olayına ilişkin bir açıklamada bulundu.

Güneş gözaltında yaşadıklarını şöyle anlattı:

"KAFAMA ÇUVAL GEÇİRİLDİ"

"20 Ocak tarihinde işe gitmek için biraz geç saatlerde çıkmıştım, tesadüftür tek gittim. Ortalama saat 12.00 civarında otobüsten indim, durakta kaldırımda bekleyen 4 kişi vardı. Bir tanesi pardon bakar mısın tarzında konuştu. Arkamı dönüp ona baktığımda bir anda hepsi birlikte üzerime çullandı. Sayının o esnada arttığını gördüm. Bir tane araca bindirmeye çalıştılar. Daha sonra ben direndim arabaya binmemek için kendimi bir şekilde geri çekmeye çalıştım. O direnci ortadan kaldırabilmek için elektroşok aletiyle elektrik verdiler. Daha sonra kendime geldiğimde bir arabadaydım. İki kişi koluma girmiş. Kafamı aşağı eğmiş bir çuval geçirmişti. Başka bir arabaya bindirdiler. Bir yere götürdüler, neresi olduğunu bilmiyorum, hiçbir şekilde görmedim, konum adres, mekana dair bir isim belirtilmedi hiçbir zaman.

"TECAVÜZLE TEHDİT EDİLDİM"

Elektrik verme, kaba dayak, ara ara soğuk suyla ıslatarak şiddet uygulama genelde bu uygulamalar, gerek çıplak olarak bazen üzerinmde sadece iç çamaşırı olacak şekilde uygulandı. Bazı anlarda mezar dedikleri bir bölüm var, sadece ayakta durabildiğiniz, elinizi kolunuzu kıpırdatamadığınız gözünüzün bağlı ve ellerin arkadan kelepçeli olduğu bir bölüme hapsedildim. Tehditler, teklifler yapılıyor. Yanı sıra tecavüz tehditleri gerçekleşiyor. 

"AJANLIK TEKLİF EDİLDİ"

Benim tahminlerime göre bir gün önceki sabah bırakılmayı bekliyordum. Ona dair hazırlıklarının olduğunu hissettim. O gün bırakmadılar. 'Bizimle çalışmalısın, bizimle çalışır mısın?', işbirliği içerisinde olma gibi tehditleri oldu. Daha sonra birkaç kez 'Bizim kim olduğumuzu biliyor musun?' dediler. Benim onlara 'muhtemelen istihbaratçısınız' söylemlerim üzerine evet ya da hayır demediler fakat bazı konuşmalarında ‘biz görünmeyenleriz’ şeklinde söylemleri oldu. Sabah saatleriymiş bir arabaya bindirildim, gözlerim bağlı. Dört kişi vardı muhtemelen. Arabaya bindirmeden önce çıkıştan önce, zaten üzerimdeki kıyafetlerin kendime ait değildi. Sadece pantolonum bana aitti. İç çamaşırlarım, çorap, gömlek onlar bana ait değildi, onlar verdiler. Çıkış yapmadan önce, boyun koltuk altları, vücut bölgemi temizlemeye dönük işlemler yaptılar kolonyayla. Üzerimi giydirdikten sonra parfüm falan sıktılar, montuma... Bırakmadan önce, bana onların 'şef' dediği kişi, ‘hiçbir şeyini almadım, sadece sim kartını alıyorum bilgin olsun’ dedi. Ne için olduğunu sordum. Cevap vermedi. Git ister aynı hattı çıkar, ister değiştir dedi.

Daha sonra arabaya bindirildim. İnmeden önce kafam normal şartlarda bir peçeyle bağlı, üzerine bir bez geçirilmiş çuval tarzında onu çıkardılar. İki kişi kafamı aşağı bastırdı araçta.  İleri yürü, önün açık sakın arkana bakma sadece ileri yürü dediler. Ben biraz mesafe gittikten sonra gözümü açtım. Pamukla belli miktarda, gözümü kapatıp daha sonra da bantladıklarını fark ettim, sarmışlardı. Daha sonra telefonum olmadığından ulaşabileceğim bir ulaşım aracı da bulamadım. Sabah erkenmiş bilmiyordum akşam saati tahmin ediyordum bir güvenlik görevlisinden taksi çağırmasını rica ettim, taksiye bindim. Ailemin evine gelmişim."

NE OLMUŞTU?

Başakşehir’de elektrik işçisi olarak çalışan, ESP’li Gökhan Güneş’ten 20 Ocak’tan bu yana haber alınamıyordu. Kaçırılma anının görüntülerine ulaşılan Gökhan Güneş ile ilgili olarak günlerdir eylemler yapılıyor, ailesi Emniyet ve Savcılık nezdinde girişimlerde bulunuyordu. Bir işyerinin ve İETT’nin kamera kayıtlarında, Güneş’in otobüsten indiği ve bir grup tarafından zorla araca bindirildiği net biçimde görülüyordu.

Emniyet yetkililerinin Gökhan Güneş’in ailesine “oğlunu teslim edeceğiz” dediği öğrenilmişti. Gökhan Güneş’in avukatı Sezin Uçar, daha önce ajanlık teklifi yapılan Güneş’in “istihbarat görevlileri veya Terörle Mücadele Polisleri tarafından gözaltında tutulduğunu” düşündüklerini söylemişti.

Ayrıca sosyal medyada da #GökhanGüneşnerede etiketiyle paylaşımlar yapıldı.

Avukatları ise tedbir talebi için Anayasa Mahkemesi'ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru yapacaklarını ve olayı Birleşmiş Milletler Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu'na taşıyacaklarını açıklamıştı.