Sevgili okuyucular,

Ülkemiz coğrafyasında yaşayan, toplumsal kesimlerin, ilkokullardan başlayarak hafızalarında yer edinmiş ‘yerli malı haftası’ olarak kutlanan, 12-18 Aralık haftası kutlamaları bilinmektedir. ‘Yerli malı haftası’ ilk olarak II. Dünya savaşı sonrası, 1946 yılından itibaren, ‘ülke içinde üretilen malların tüketimini’ sağlayan bir girişim olarak kutlanmıştır. Amaç, yerli üretimin tüketimi ve milli burjuva kesimin palazlanması ve güçlenmesi öngörülmekteydi.

‘Yerli malı haftası’ bilindiği kadarınca, 12 -18 Aralık tarihleri arasın kutlanır. Tesadüf mü, bilemeyiz ama 17-25 Aralık 2013 de yaşanan operasyonla ortaya çıkan, kamuoyunun belleğine yerleşen, hırsızlık, soygun, yolsuzluk, rüşvet, kamu mallarını talan, ihaleye fesat karıştırma yoluyla haksız kazanç edinme, haftası olarak, lanetlenerek ‘kutlanması’ hafızalarımıza yerleşmiş olması gerek ki, aynı tarihlere rastlamıştır.

Türkiye insanı, bir tarafta ‘yerli malı haftasını’ kutlarken, diğer yandan yine yerli ve yabancı hırsızlardan oluşan bir haftayı, 17-25 Aralık hırsızlık ve soygun haftasını, lanetlemek için kutlamaktadırlar. 17-25 Aralık ülke genelinde toplumsal güçlerin hafızasına yer edinmiş, yolsuzluklar ve hırsızlıklar haftası olarak, ‘kutlanması’ tıpkı, ‘yerli malı haftası’ gibi tarihler boyu devam edeceğe benziyor.

17-25 Aralık operasyonu göstermiştir ki, ülkeyi paralel olarak ortaklaşa yöneten, soyguna, talana, rüşvet çarkının dönmesine katkı sunan, elde ettikleri ganimetleri birlikte paylaşan haramiler, paylaşımda sorun yaşanınca, birbirleri ile çatışmaya başlamışlardır.

İmamın ordusu ile İmam hatiplinin ordusu, karşı-karşıya gelmişlerdir. 

13 yıllık AKP iktidarı dönemince 150 milyar dolarlık bir kamu malı soygunundan bahsedilmektedir. Bu soygun, paralel devlet içinde organize olmuş, İmamın ordusu ile imam hatiplinin ordusu, soygun, talan için seferber olmuş organze ekipler tarafından birlikte yapılmıştır.

Halk arasında bir söylence vardır. ‘öküz öldü ortaklık bitti’ evet imamın ordusu ile imam hatiplinin ordusu arasındaki soygun düzenindeki ortaklık, 17-25 Aralık çatışması ile sonlanmıştır. Çıkar çatışması artık farklı bir aşamaya gelmiştir. Gerek, kendine cemaat ismini takan imamın ordusu, gerekse, ‘milli iradeyi’ temsil ettiğini savunan, imam hatiplinin ordusu, ganimetleri paylaştıkları iktidar koltuğunun kendilerine dar geldiğini hissederek ve yeniden iktidar paylaşım savaşına giriştiler. Çükü, talan ve ganimet paylaşımı, bunların ‘fıtratında’ vardır.

İmamın ordusu ile imam hatiplinin ordusu arasında yaşanan çatışma, özünde iktidar savaşının kendisidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi göstermektedir ki, iktidara kim sahip olursa, başta kamu malları olmak üzere, talandan, soygundan çıkar sağlayanlar, ganimetten faydalananlar, iktidara sahip olan asalaklardır, aslan payını alanlar. 

Bugün iktidar savaşında boy gösterenlerin, imamın ordusu ve imam hatiplinin ordusu, ‘darbe’ ‘paralel yapılanma’  ‘milli irade’ ‘din elden gidiyor’ ‘biz hizmet hareketiyiz’ ‘anlı secdeye değenleriz’ vb. söylemler, soygun ve ganimetlerini gizlemeye yöneliktir.

Bu bezirgânların son on yılda elde ettikleri ganimetlerden sağladıkları servetlerine bakıldığında, yukarıda bahsedilen söylemleri ile ortak bir yanlarının olmadığı ve sadece ekonomik, siyasal, nüfus ticareti uğruna yapılmış söylemler olduğunu göreceksiniz. Bunların, bugün su yüzüne çıkan çatışmalarından da, görüleceği gibi, bu güçler önümüzdeki süreçte birbirleri ile kıyasıya bir savaşa gireceklerdir.

Hâkim güçler arasındaki çatışmalar, dikkatlice izlenerek önemsenmelidir. Bu çatışmalar, beklenmeyen anlarda, birçok gerçeğin su yüzüne çıkmasını sağlar. Toplumsal güçlerin belleklerinde soru işaretlerinin oluşmasını beraberinde getirir.

Toplumsal güçler, kanaat önderleri bu çatışmalardan yararlanmayı ve çatışmanın derinleşmesine ilişkin faaliyetlerine ağırlık kazandırmalıdırlar. Derinleşen çatışma, iktidar koltuğunu gasp eden saltanatlarının, kağıttan kaplan olduğunu, talan için, ganimet için çatışanların güçsüzlüğünü ortaya çıkarır. Bir noktanın da, altını çizmede yarar var. İktidar koltuğunu gasp eden taraf veya tarafların kendi aralarında çatışırken, bir noktaya dikkat ettiklerini gözlerden uzak tutmamalıyız.

Bunlar, halka karşı, kendilerine muhalefet eden, kendileri gibi düşünmeyen toplumsal güçlere karşı saldırganlıklarından taviz vermezler. Bu nedenle halka ve toplumsal güçlere karşı kendi güçlerini zaman-zaman birleştirerek saldırmaları da muhtemeldir.

Yerli hafta olan, 17-25 Aralık soygun ve hırsızlık haftasında, imamın ordusu ile imam hatiplinin ordusu arasında iktidar savaşı kızışarak devam etmektedir.

Türkiye’nin çeşitli milliyetlerden, inançlardan halkları, demokrasi bileşenleri, 17-25 Aralık hırsızlık, soygun haftasında biraz daha hareketli olarak, bugüne kadar, ‘paralel ortaklık’ yapanların gerçek yüzlerini ortaya çıkarmada, her zamankinden daha faal olmak durumundadırlar.

20 Aralık 2014 

Twitter: AliekberP

Facebook: aliekberpektas