Uzun fakat başkalarının desteğiyle yaşamak istemezsiniz sanırım. Amaç uzun değil sağlıklı yaşamak olmalıdır. Böylece insan yaşamının üretkenliğine, kötülerle mücadelenin başarılı şekilde sürdürülmesine, kalıcı değerler bırakmanın potansiyeline kavuşabilir ve takip edilen olabilirsiniz. Bunun için yapılması gerekenlerin başında, sistemin size dayattıkları dışında bir beslenme ve alışkanlıklar edinmeniz gelmektedir. Düzenle şu veya bu şekilde bir bağınızın olması nedeniyle bunu başarmak pek mümkün gözükmese de, yine de sağlıklı yaşam alışkanlıklarını bilince çıkartarak mutlu bir yaşam için gerekli olan adımları atabiliriz.

Sistemin tümüyle dışına çıkan bir yaşam biçiminden bahsetmiyorum. Kapitalizm daha fazla kar edebilme mantığıyla insanlığa sağlıklı alan bırakmamıştır: geçim, beslenme, trafik, doğa, soluma, içme vb. Fakat sistemin de, belki parası olanlar için geliştirdiği Tıp alanındaki olumlu adımlarından yararlanılmasını bilmeliyiz. Bunlar; organlardaki fonksiyonel bozuklukların giderilmesini temel alan Osteopati- Kraniosakral Tedavi, lenfatik drenaj denilen bağırsakların tümden temizlenmesini sağlayan Kolonik Yıkama, vücuttaki metal zehirlenmesine yönelik damar içi bir tedavi olan Şelat Oluşturma vb. tedavi yöntemleridir. Eğer sistem dışı sağlıklı bir yaşamı bilinçli olarak uygularsanız belki de bu yardıma bile ihtiyaç duymayacaksınız.

Fakat geleneksel tedavi yöntemi olarak bitkisel tedavi ile Uzak Doğu Kültürünün beden-düşünce, fizik ve psikoloji arasında diyalektik bir bağ kurarak uyguladığı Akupunktur, Yoga, Su Terapisi, Budist Diyeti vb. uygulamalardan gerekli desteği alabilmeliyiz.

PEKÂLÂ, EN KÖTÜ KOŞULLARDA DAHİ OLSAK KİŞİSEL OLARAK NE YAPMALIYIZ?

Sosyalist bir iktidarın uygulamayı hedeflediği Önleyici Tıp tekniklerini içselleştirmeliyiz derim. Çünkü sistem kar etme ilkesi nedeniyle zorunluluktan, çoğu zaman da bilinçli olarak her alanda insanların sağlığını bozacak çalışmalar yapmaktadır. Tıp alanındaki ürünlerini, ilaçlarını satabilmek ve yatırımlarının kar etmesini sağlamak için sistem, hastaları müşteriler olarak görmektedir. Hastaların yani müşterilerin artması için sanayi ürünü gıdaların, tarımsal meyve-sebzelerin, hayvanların beslenmesinin kar etmeye yönelik şekilde üretilmesi ve bunların tüketilmesini organize etmek başlıca hedef olmuştur. Bu açıdan bu cendereden kurtulmak için insan sağlığını belirleyen fiziki ve psikolojik şu üç adımı atmalıyız: birincisi; kendi gıdalarımızı ve suyumuzu üretmek için kolları sıvamalıyız. Dışardan alınan ürünler ise sineklerin, kurtçukların, kuşların vb. hayvancıkların denetiminde kullanılmalıdır. Ayrıca çevre-doğal yaşam alanları rant amaçlı ortadan kaldırılarak hava, gürültü vb. kirlilikle insanların kanser dâhil şeker, tansiyon vb. hastalıklara yakalanmasının önü açılmaktadır. İşte bu nedenlerle öncelikle doğal ortamımızı, bilinçli bir şekilde ne kadar başarırsak o kadar kendimiz oluşturmalıyız. İkincisi; hareket ve spor etkinliğimizi sistemli şekilde kendi durumumuza(iş, yaş vb.)uygun şekilde hayata geçirmeliyiz. Üçüncüsü; Stressiz bir yaşam alanı yaratmalıyız. Bunun için: öncelikle hergün akşam kafamızı yastığa koyduğumuzda günün muhasebesini çıkartarak, eksik ve yanlışlarımızı tespit edip kendimize karşı tutarlı ve dürüst olmayı başarmalıyız. Yani içsel huzuru sağlamalıyız, Devamında kültürel birikimimizi artırmak için okuma, tartışma ve yazma alışkanlığı edinmeli ve de bıraktığınız okulumuz varsa tamamlamak yoksa da bu alanda yeni hedeflerimizi hayata geçirmeliyiz. Daha da önemlisi, sosyal terapi ağını kurmalıyız; Kapitalist sistemin kişiliklerimizin üzerindeki tahribatını gidermek için yakın çevremizden güven ilişkisi içinde karşılıklı sorunlarımızı ele alıp çözümler üreten bir yoldaşlar ağını mutlaka kurmalıyız.

SON SÖZ OLARAK

Bazı doğal iyileştirici ürünleri ve gerçekleri bilmemiz gerekiyor. Bunlar sırasıyla: Birincisi; Gümüşün tedavi edici özelliğidir. Gümüşün önemi sistem tarafından sentetik ilaçlar nedeniyle unutturulmuştur. Fakat içinde gümüş barındıran bir ürünümüz var: Ceviz. Diğer bir gerçek de, görme engellilerin kanser olmaması gerçeğidir. Bunun için en geç saat 11.00 de uyumaya başlamalıyız. Üçüncüsü ise oldukça çarpıcı: Aralıklı aç kalarak sağlığınıza kavuşabilir hatta kanser gibi hastalıkları yenebilirsiniz denmektedir. Planlı bir aç kalmayı yaşamımızda uygulamamız için bence bu konuda incelemeleri olan Prof. Dr. Ahmet Aydın’ı internetten takip edebiliriz. Dördüncü gerçek ise daha da ilginç ve sevindirici! İranlı Bilim adamı Nükleer Mühendis Mehran Tavakoli KESHE tarafından geliştirilmiş. Metallerden Gans (Gas in nano stat) adı verilen sıvı gaz, diğer bir ifadeyle nano güneşler elde ederek bununla her türlü hastalığa karşı çare üretildiği söylenmektedir. Beşinci olarak yardımımıza koşan arılardır. Arıların balını, özellikle de Polen, Arı Sütü ve Propolis adı verilen doğal anti biyotiğini tüketerek birçok hastalığın önüne geçebiliriz.

Sağlıklı yaşamı organize etmek, onu sürekli kılıp geliştirebilmek için bir de izlenecek yol ve yöntemler sorunu var. Bunun için de:

1-)İnsanın nasıl dili varsa vücudunda bir dili var. Bunu öğrenmek zorundayız. ‘Canım şunu istiyor!’u özentilere, çevresel etkilere göre değil içsel bilincin gelişimine bağlı olarak tespit edebilmeliyiz. 2-) Uzak Doğu kültüründe temel girdi olan ruhsal durumun sağlıkla ilişkisi bizim içinde yönlendirici olmalıdır. 3-) Sağlıklı yaşam için gerekli olan sporun bize en uygununu bulmak bir sanat işidir. 4-) İsterseniz içme-yemede, isterseniz hareketlerinizde ve kendinizi her yönüyle (ruhsal) geliştirme adımlarımızda yani tüm yaşamımızda temel itici gücümüz: yaptığımız işten hoşlanmak, zevk duymak olmalıdır. 5-) Yaşam alanımızda kendimizde gördüğümüz iyileştiren ve sağlıklı kılan yol ve yöntemleri insanlarla paylaşmasını bilmeliyiz.

İşte bizim önleyici sağlıklı yaşam yol haritamız bunlardır. Sağlıklı kalın!