CHP 5. Sıra milletvekili adayı olarak son bir yıl içinde biri önseçim, ikisi genel seçim olmak üzere üç seçim deneyimini yaşadım. Mersin’i bir uçtan öbür uca köy köy, ilçe ilçe dolaştım. Birbirinden güzel insanlar tanıdım, dostlar kazandım.

Türkiye’de kadın olarak siyasetle uğraşmak göründüğünden daha zor. Çoğu medeni ülkenin aksine siyasetin finansmanında bir üst sınır olmaması, içinde büyüdüğümüz toplumsal normların baskısı, ataerkil topluma özgü önyargılar gibi çeşitli etkenler haksız rekabeti doğuruyor. Kadınlar seçilme hakkını mücadeleyle, bedel ödeyerek elde etmediler. Belki de Atatürk tarafından altın tepsiyle sunulduğu için, bu hak toplumun kollektif bilincinde yeterli kabul görmedi. Günümüze dek kadınlara siyasal etkinliklerini artıracakları bir ortam yeterince sağlanamadı.



Kişisel tecrübemi ise genelleştiremem. Çünkü rahmetli babam Melik Gazi’nin siyasi yaşamı içinde büyüdüğüm için olsa gerek, çoğu kadına zor gelebilecek çalışmalar benim için yaşam biçimim kadar doğal. Zaten belli bir ekonomik , sosyal özgürlüğe veya eğitime sahip kesimlerin kadın siyasetini kendi yakın çevrelerine bakarak değerlendirmeleri büyük yanılgı olur. Türkiye’de haklarını savunmayı bırakın, hakları olduğunu bile bilmeyen milyonlarca kadın toplumun her alanında ezilirken; fiziki veya psikolojik şiddete maruz kalırken “kadını desteklemek cinsiyet ayrımcılığıdır” demek olsa olsa aymazlıktır.

1 Kasımda seçilen yeni vekillerin her birine başarılar dilerim. Hayırlı uğurlu olsun. Ancak Mersin’de seçilen 11 vekilin 11’inin de erkek olması demokrasiyle izah edilemez. Türkiye OECD üyesi ve “demokrasi” ile yönetilen bir orta gelir ülkesi için kadın-erkek eşitsizliği konusunda oldukça kötü bir ünle anılmaktadır. İktisat, siyaset, sağlık ve eğitim alanlarında kadın ve erkek arasındaki farkları derleyen Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurum Endeksi’ne göre Türkiye 142 ülke arasında 125’inci sırada yer almaktadır. Elimizde bulunan 7 haziran verilerine göre parlamento temsil oranında yüzde 14.4 ile dünya sıralamasında 90’ıncı sıradayız.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini kadınları sadece ilk sıradan aday göstererek veya seçilme olasılığı olmayan sıralara koyarak aşmak mümkün değildir. Yükselen bir değer olan ‘kadın hakları’nı savunur görünmek sorunu çözmez. Kadın gibi kadınların parlamentoda erkek siyasetçilerin %50’sini oluşturması hedeflenmelidir. Fermuar sistemi uygulanabilir. Ne demek kadın gibi kadın? Siyasette yol almak için erkek egemen sistemin değerlerini benimsemek yerine veya güçlü erkeklere koltuk değneği olmak yerine kadına özgü gücü ve duyarlılığı meclise yansıtan bağımsız kişilikte kadın demektir. Kadını temsil eden kadın demektir. Parlamentoda böyle kadınlarımız elbette mevcuttur.

Prof. Ayşegül Yaraman’ın Türkiye’de siyasetin neden bir türlü kadınlaşamadığını inceleyen “Türkiye’de Kadınların Siyasal Temsili – Dişiliksiz Siyaset” isimli kitabı bu alanda okunmaya değer bir araştırmadır. Yazara göre:

“Dişiliksiz vurgusu, kimliksiz ve kişiliksiz kelimelerini çağrıştırıyor ve bu birleşime dişi kelimesiyle toplumsal olmayan, biyolojik cinsiyeti yüklüyor. Dişiden yoksun siyaset cinsiyetlerüstü olduğuna dair bir yanılsama yaratsa da, her zaman egemeni temsil etmesiyle eril, tek tip olmasıyla da aslında kişiliksiz ve kimliksiz.”

Yine aynı kitapta 4 Kasım 2011’de Cumhuriyet’te yayınlanmış olan Behiç Ak’ın bir karikatürüne atıfta bulunulur: “Karikatürdeki erkek karakter şöyle demektedir: Elbette biz seçmenlerin arasındaki kadın erkek eşitliğinden yanayız. Ama Meclis’te durum farklı. Tabii ki orada öyle değiliz.”

Bana göre siyaset tüm bilimlerin damıtılmış halidir. Siyaset, kişisel ego tatmini veya zenginleşme aracı olmaması gereken kutsal bir meslektir. Zira içinde yaşadığın dünyaya, yaratılan her şeye karşı bütünsel bir sorumluluk göstermenin aracıdır. Kadın siyaseti insanın doğasında var olan tüm güzel duyguların eylemlerde yansıyacağının, dünyanın ancak sevgiyle daha yaşanır bir yer olacağının ispatlanacağı yeni bir ufuktur. Doğaya ve kadına yönelik tahakkümlere dur diyebilecek , hırslara vicdanla gem vurabilecek büyük güç kadının yumuşak kalbinde saklıdır.

Sibel Gazi Tabel /Şehir Plancısı Kentleşme ve Çevrebilim Uzmanı

16 Kasım 2015