Sevgili okuyucular,

TBMM neyin kavgasını yapıyor! Komşularımızla, ‘sıfır sorunsuz’ politikadan, ateş çemberi olan bir politik zemine sürüklendik.

Ülkemizde yaşayan, farklı uluslar, ulusal azınlıklar, farklı inançlar kendini rahat hissetmemekte. Ülkemizin bir bölümünde, Kürtlerin yaşadığı coğrafya da, kirli savaş alabildiğin ivme kazanarak devam etmektedir.

Ülkemizin üçte birine yakın nüfusunu oluşturan, Aleviler sürekli olarak,’taciz’ edilmektedirler. Sadece Muharem ay’ı, dolayısı ile yassı maten orucu tuttuklarından, bu yaslarını toplumla paylaşmak isteyenlere, taciz girişimde bulunuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti parlamentosunu temsil gücü olan, AKP hükümeti, ‘üç maymunları’ oynuyor. Duymuyor, görmüyor ve konuşmuyor.

Bütün bu gelişmeler ülke sahtında yaşanırken, TBMM’de neler oluyor?

Bakalım; TBMM’de palamenterler, yani milletvekilleri, birbirlerinin kuyusunu kazma peşindeler. Bir kendi açıklamalarından analaşılacağı gibi, birbirlerinin kirli çamaşırlarını, TBMM kürsüsünden açıklamakla meşguldürler.

Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, kürsüden vekillere seslenirken aynen şöyle demektedir.

‘’Ne bugünkü dokunulmazlık dosyaları içinde ne de geçmişte milletvekillerimiz hakkındaki dokunulmazlık dosyaları içinde 'cinsel taciz' iddiasıyla bir dosya bulunmuyordu ama maalesef şu anda var. Bu tek dosyanın, tek suçlamanın da sahibi Muharrem İnce'dir ''cinsel taciz'' iddiasından kurtulana kadar bulunduğu görevden istifa etmesi gerektiğini belirterek, ''CHP içindeki kadın milletvekilleri, bundan sonra sayın İnce'nin yanında oturmamalı, onunla selamı sabahı kesmeli, en azından bu iddiaların gerçeğe çıktığı güne kadar ilişkilerini sonlandırmalıdır''

Bu iddia önemli bir iddiadır TBMM çatısı altında, ‘cinsel tacizcilerin’ bulunması manidardır.

Muharrem İnce, aynı kürsüden neler söyledi;

“Sayın Arınç, dokunulmazlığımı kaldırmazsanız şerefsizsiniz, namussuzsunuz, ahlaksızsınız. Evet, benim hakkımda bunu yazdılar. Ben bundan korkmuyorum ki, yargılanmak istiyorum. ‘Resmi evrakta sahtecilik’; o zaman başbakan sahtekar mı? Başbakan o çeteleşmeyi, evrakta sahteciliği kabul ediyor mu da ben bunu kabul edeceğim. Bir insana bir suç isnat edilebilir, ama suçlu olduğu anlamına gelmez. Ben yargılanmak istiyorum. Sizde biraz yürek varsadedi.

AK Parti sıralarından gelen ‘istifa et’ sözlerine ise İnce, “Neden istifa edeyim. Arınç size bu sözü çok pahalıya ödeteceğim. O savcıya o talimatı siz verdiniz; ‘Muharrem İnce’yi susturmak için böyle bir şey yapalım’ dediler. Ben bu kürsüden bunu konuşacağımızı biliyordum. Abdestimden şüphem yok, dokunulmazlığımı kaldırmayan şerefsizdir” dedi

Anlaşılan bu ve benzeri vakalar sadece kamuoyuna yansıyanlar. Kamuoyuna yansımayanları tahmin etmek güç olacaktır. Bu gelişmeler birde, TBMM çatısında yaşanmaktadır.

Şimdi insan olarak düşünüyorum. Bu insanlar mı, bizleri halkımızı parlamenter düzeyde temsil ediyorlar. Biri, ‘cinsel tacizle‘ suçlanıyor. Bir diğeri, ‘namussuzlukla, şerefsizlikle‘ suçlanıyor.

Bir ülkenin yasama organı olan parlamentoda yaşananları izlediğimizde, bu ve benzeri, ‘tepişmelerin‘ ülkemiz ve halkımız için ne yararı olabilir. Nasıl olurda, bu insanlar  ülkemizin saf samimi duygularla parlamentoya gönderdikleri insanlar olabilirler. Bu kadar zavallılaşırlar.

Bir gerçek var altını kalın çizgilerle çizmeden geçemeyeceğim. Doğrudan temsil ve demokratik, nisbi temsil sistemi ile seçilmeyenlerin, parlamentoda halkı temsil etmeyecekleri gerçeğidir.

Sadece Parti liderlerinin dudaklarının arasından çıkan kararlarla seçiliyorlar. Bir anlamda seçmenlerini onay makamı olarak algılayan bir seçim sisteminin sonuçları belirlemektedir. Bu yollarla seçilenlerin sonuçları, ancak bu kadar olur.

Seçmenlerin, seçim dönemlerinde, seçtikleri insanların, kim? Hırlı mı, hırsız mı, tacizci mi, hortumcu mu, katil mi, olduklarını dahi bilmeden, oy verdiklerini, teşvik eden bir sistem.

TBMM çatısı altında katillerin de, olduklarını ve kendilerini, TBMM’nin korunma zırhına bürüdüklerini ‚de, göz önünde bulundurulunca, ‘tacizci‘ ve ‘namussuz ,  şerefsiz‘ suçlamalarını kavrmakta zorlanmıyorum.

TBMM de bulununanların, eğer söylenenler doğru ise, ‘tanrı şerlerinden korusun‘ derim.

 21.11.12

 



- - - -