Her yılın ilk aylarında Türkiye’de çeşitli kurumlar ve haber kanalları tarafından rakamsal olarak ‘kadın cinayetleri’ istatistikleri yapılıyor. Yine bu yıl, 2018 senesi içinde işlenen cinayetler rakamsal olarak ve çeşitli haber başlıkları ile istatistiği yapılmış. 

“2018 de erkekler tarafından 440 kadın öldürüldü”

Tabi bu rakamlar basına yansıyan kısmı fakat ‘kadın cinayetleri’nin basına yansımayan kısmını da düşünürsek bu veriler kat be kat artar. 

Geçtiğimiz yılların rakamlarına da baktığımızda ne yazık ki kadın cinayetlerinin sayısı her yıl daha da artmış. 

2016’da 328

2017’de 409 

2018’de 440

Bu cinayetleri rakamlar ile yazınca ne kadar da anlamsızlaşıyor. Her yıl bunca kadın şiddet görüyor, travmalar yaşıyor ve isyan ettiği için öldürülüyor, arkasında bıraktıklarıyla… 

Bu rakamların arttığını görünce, akla ilk gelen soru şu oluyor;

Türkiye Devleti kadınları korumuyor mu?

Devletin kanunları kadını korumuyor. Kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddete karşı önlem almak yerine bu yaşanan olumsuzlukları artıracak uygulama ve yasalar getirmeye çalışıyor. Ayrıca şiddetin ve cinayetlerin artmasının en önemli nedeni de bu konuda var olan kanun ve sözleşmelere uymamasıdır.

Türkiye’de milyonlarca kadın her gün tacize, çeşitli cinsel ve fiziksel şiddet biçimlerine maruz kalıyor ve öldürülüyor. Kadınları hayattan, sokaktan, işten soğutmaya yönelik saldırılar her geçen gün artarken, devlet bunlara karşı duyarsız kalıyor. Kadınlar yaşadıkları şiddeti yargıya taşıdıklarında ise mevcut yasalar tarafından başka bir travmaya maruz bırakılıyor. 

Nasıl mı? 

Devletin ‘iyi hal’ uygulaması ile;

“bir anda oldu şeytana uydum”

“ben namaz kılan biriyim”

“çoluğum çocuğum var benim, 3 evlat babasıyım”

“karımı çok seviyorum”

“o da istiyordu. Bana cinsel birliktelik teklif etti.”

Bu ifadeler Türkiye'de kanunlar tarafından ‘iyi hal’ olarak kabul ediliyor. Bu açıklamalar karşısında tecavüzcülere, tacizcilere, şiddet uygulayan erkeğe caydırıcı ceza yaptırımı uygulanmıyor. Öyle ki koruma altında olan kadınlar bile erkekler tarafından öldürülüyor. 

Ama şunu biliyor ve görüyoruz, kadınlar bilinçleniyor, haklarını istiyor, isyan ediyor. Hayatlarını sınırlayan tüm engelleri reddetmenin nelere mal olacağını bile bile Türkiye devleti sisteminin kadını köleleştirmesine ve erkeğe boyun eğmesine izin vermiyor.  

O zaman hep birlikte özgür ve şiddetsiz günler için 8 Mart’ta alanlarda buluşalım, ses olalım ve sesimize ses katalım… 

‘Jin Jiyan e’