Türkiye ve basın özgürlüğü!

Sevgili okuyucular,

Uluslararası basın özgürlüğü ölçümlerinde ciddiye alınan bir kurum olan; ‘’ABD merkezli sivil toplum kuruluşu ''Freedom House'' (özgürlükevi) basın özgürlüğü 2014 raporunu yayımladı. Türkiye, uzun bir aradan sonra ilk kez ''kısmen özgür ülkeler'' kategorisinden ''özgür olmayan ülkeler'' kategorisine düştü. Daha önceki raporlarında, ‘’kısmen özgür’’ basına sahip olduğumuz öngörülürken, bugün, ‘’özgür olmayan ülkeler’’ kategorisinde yer verilmektedir.

Kısa bir not: Tabiî ki, bu kurumun yayınladıkları tümüyle bağımsız, realist anlamına gelmemektedir. Ama bütün bunlara rağmen, sivil toplum kumrudur. Uluslar arası kurumlarca dikkate alınmaktadır.

Bu gerçekliğimiz, ülkemizin basın karnesi, basının içinde bulunduğu durum, AKP’nin, ‘’ileri demokrasi adına’’ basına reva gördüğü mevcut durum, ‘özgürlük evi’ tarafından, acı ama gerçek bir reçeteyle önümüze konmaktadır.

197 ülke arasında 134. sıraya gerileyen Türkiye, Ekvador, Ermenistan, Güney Sudan ve Libya ile aynı notu paylaştı.‘‘ Türkiye Cumhuriyeti Devleti Basın karnesi, Avrupa ülkeleri arasında 42. sırada, notu kötü bir ülke konumundadır.

Ülkemizin, ‘kaderi mi’ bilemem ama ülkemiz sürekli olarak, insan hakları konusunda Avrupa ülkelerinin ortalamasının hep gerisinde kalmaktadır. Geri kalma konusunda ülkemiz yöneticileri, tedbir almak yerine, sadece hamaset gösterileri ve söylemlerinden ileri gitmeyen bir çaba içerisindedirler.

Basın karnesinin olumsuz olduğu uluslar arası kurumlarca tescil edilip açıklanmasına rağmen, bu konuda değerlendirme yaparak, nerede hata yapıyoruz demek yerine, açıklama yapan kurumları ‘tenkit’ etme yolu tercih edilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinde süreklilik kazanmış bir yöntem öne çıkmaktadır. İnkar, inkar, inkar, iddia sahiplerinin tezlerini bastırma, yalan söyleyerek karşıdakinin düşüncelerini yok sayma yolu, başkalarını suçlama, ‘dış güçler’ tekerlemesi, ilk tercihler arasındadır.

Son AKP iktidarı döneminde, öne çıkan özelliklerden bir diğeri ise, gelen eleştiriler karşısında, ‘kabadayılanma’ kuru gürültülerle , ‘meydan’ okuma yöntemidir. Davuoğlu’nun Rapordaki açıklamalara ilişkin, ‘’algı operasyonu yapıldığını’’ iddia ederek, sürekli olarak ülke içinde var olan huzursuzluk konusunda oluşan tepkiler, karşısında, ‘’dış güçler var, algı operasyonu, Paralel devlet’’ gibi, açıklamalarla, kamuoyunu yanıltma, bilgi kirliliği yaratarak toplumu manipüle etme yolu tercih edilmektedir.

Dış işleri bakanı A. Davutoğlu; "Gazetecilerimiz ‘kısmen özgür’ denilen ülkelerden de ‘özgür’ denilen ülkelerden de daha özgür” diyerek, Türkiye'de 'algı operasyonu' yapıldığını savundu.’’ açıklamasında bulundu. Peki, insanın aklına gelmez mi, hangi ülkeler bunlar? İnanabilir miyiz?

Şaka gibi bir açıklama. A. Davutğlu açıklamasının devamında; “Gazetecilerimizin de bu raporu reddetmelerini bekleriz. Dün 1 Mayıs'ta her türlü yayın yapıldı. Ama yurt dışından yayın yapan gazeteciler, Taksim'deki olayları göstererek, Türkiye'de gösteri yasağı varmış gibi haberler verdi. Türkiye'ye bir algı operasyonu yapılıyor. Hamburg'da da benzer olaylar vardı" diyerekten kendini, ve ülkenin içinde bulunduğu vahim durumu aklamaya çalıştı.

Kanaatimce, A. Davutoğlu’nun bu açıklamasına, kendinden ve kendisi gibi düşünenlerden başkası inanmayacaktır. Bel ki, birlikte basın toplantısı yaptığı, Körfez ülkesi Umman'ın Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Yusuf Bin Alavi inanabilir, ama yinede şüpheleniyorum. Onlarca gazeteci, medya mensubu cezaevlerinde bulunurken, birçok basın mensubuna yüzlerce yıl ceza verilmek istenirken, A. Davutoğlu’nun açıklamasının bir anlamı var mı? Diyerekten sormak, anlamlı olacaktır.

Gösterilerle ilgili açıklaması ise, kargaları güldürecek düzeydedir.Bir basın mensubu olarak, ülkem adına utanıyorum ama mevcut yöneticiler iktidarı paylaştıkları sürece, yapılabilecek neler vardır diyerekten düşünmekten başka, elimden bir şey gelmiyor.

ABD’li kurumun, ''Freedom House'' özgürlük evi olan, merkezi Washington’da da, olan ve sayılı ülkelerde şubeleri bulunan, kar amacı gütmeyen, hükümet dışı düşünce kuruluşudur. Bu kurum her yıl, uluslar arası alanda çalışmalar yaparak, raporunu hazırlar dünya ya açıklar.

Bu kurumun açıklamaları, uluslararası kurumlarca ciddiye alınmaktadır. Bu açıklama Türkiye de, basınının içinde bulunduğu durumum ifade etmekte, ciddi bir sorunla karşı-karşıya olduğunu görmekteyiz.

Bir önemli nokta ise, basın yayın kurumlarının kutuplaşarak ayrışmalarıdır. Türkiye de, yayın kurumlarının kendi içinde, yandaş veya yandaş olmayan medya olarak ayrışması, demokrasinin kurum kuruluşları ile işlediği ülkelerde pekte rastlanmayan bir vaka olsa gerek.

İktidarın basın üzerindeki uygulamaları, basın mensuplarının iş güvenliğini ortadan kaldıran davranışları, iktidarla basın patronları arasında oluşan sıkı bağlar, basının özgürce kendini ifade etmesinin ortamını daraltmaktadır.

Türkiye basın özgürlülüğü konusunda olduğu, bu vb. konularda açıkça sınıfta kalmaktadır. AKP kurmaylarının bütün çaba ve açıklamalarına rağmen, Türkiye basın mensupları için, bermuda üçgenine benzer, cehennem gibidir.

03 Mayıs 2014

Twitter: AliekberP

Facebook: aliekberpektas