Fiziksel veya zihinsel bir takım marazlarla engelli bir insan olarak yaşamak, hayatını idame ettirmek bugünkü modern ve teknik kolaylıklara rağmen yeterince zor, sıkıntılı, masraflı ve umut kırıcı iken, görme engelli bir insan olarak yaşamak takdir edileceği üzere başedilmesi bundan daha da zor bir engellilik türü, nitekim başka insanlara, kurumlara yada materiyale bağımlılık bu engel türünde diğerlerine oranla çok daha fazla, çünkü görme engelli bir birey olarak evde olduğuzdan çok daha ağır oranda kapıdan çıktığınız anda yardıma muhtaç oluyorsunuz.

GÖRME ENGELLİLER İÇİN BİREYSEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER

Sosyal bir devlet olarak Almanya, Türkiye gibi bir ülkeyle kıyaslandığında engelli bir insana sosyal ve bireysel olarak sunduğu imkanlar gözönüne alındığında imrenilecek haklara sahip. Görme engelliler için bireysel haklar, refah düzeyleri ve özgürlükler konusunda bilgi almak üzere görme engelli bir birey olarak dünyaya gelen ve Sosyal hizmetler alanında eğitim almış, sosyal pedagog İsmail. S. ile yasal haklar üzerine kısa bir görüşme yaptık ve sorunlarını konuştuk.

GÜNDELİK HAYAT, HASSASLAŞAN DUYULAR

"Görme engelli bir insan olarak yaşamak çok farklıdır, görme duyunuz iptal olduğundan onun yerine ikame edeceğiniz diğer duyuları; mesela koklama, dokunma ve duyma duyunuza daha fazla yüklenirsiniz, o duyularınız daha fazla gelişir, diğer insanlardan daha erken duyar, kokuları daha keskin alır ve dokunduğunuz materyalleri daha fazla hissedersiniz. Bu duyular sağlıklı insanlardakine oranla görme engellilerde daha fazla önem kazanır.“ diyor İsmail Bey.

Görme engelli birey olarak en temel sorunlarınız nedir şeklindeki bir soruma; "Görme engellilerin temel olarak iki tür sorunu vardır; birincisi hakiki bariyerler ki bunlar; fiziki engeller, bir de insanların önyargılarıyla kendi oluşturdukları bariyerler; mesela birtakım bilinçli ve bilinçsizce yapılan dışlamalar, görmezden gelmeler, yök saymalar. Mesela görme engelli bir insan olarak yakın çevremde heryere gidebiliyorum, tabii ki bu rahatlığı Almanya da yaşıyor olmama borçluyum, düzen var ve insanlar buna uyuyorlar, altyapı sorunu yök, organize oluyorlar. Görme engelli bir vatandaş olarak yaşadığımız şehrin önemli yolları ve sokaklarını bulmamız, sağsalım adrese ulaşmamız için nelere dikkat etmemiz gerektiği eğitimli rehabilitasyon hocaları sayesinde teknik olarak okullarda öğretildi“ diye ekliyor.

GÖRME ENGELLİLER İÇİN İMKANLAR NASIL?

İsmail S. Almanya`daki sistemin bir görme engelli için uygun olduğunu, ağır görme engeline rağmen kendisinin rahatlıkla sokağa çıkabildiğini vurguluyor. "Almanya sosyal bir devlet olarak bizlere yasal haklarımızı sağladı, bu hakları kimse elimizden kolay kolay alamaz, gelişmiş bir ülke olduğu için altyapı sorunları yok, şehir planlaması, kaldırım sistemi yada trafik lambası sistemi engelli vatandaşların trafiğe çıkabilmelerine uygun“. diyor.

BİR GÖRME ENGELİ OLARAK "GLAUKOM“

İsmail S.`nin görme engeline doğuştan „glaukom“ adı verilen; göz içi tolere edilemeyen basınç sorunu sebep olmuş., bu sorun sebebiyle görme yetisini kaybetmiş, yasal olarak % 100 engellilik derecesini almaya hak kazanmış.

12 YIL BOYUNCA ÖZEL GÖRME ENGELLİLER OKULUNDA

İsmail S. 6 yaşında ilk olarak egelliler için özel olarak dizayn edilmiş ve müfredatı buna uygun olan olan bir yatılı okula gitmiş, 9 sene sonra ise başka bir okula geçmiş, orda da 3 yıl eğitim görmüş....“Temelde sağlıklı çocukların gittiği okullarla aynı müfredata sahip bu okulların tek farkları, sağlıklı çocuklara verilmeyen, görme engellilere özel, ulaşım sorunundan, yemek yapma, alış-veriş ve ev temizliği, sosyal hayata katılım, özbakımı içeren özel teknik destek, yardımcı materyal ve uygulama yöntemlerinin anlatıldığı ve öğretildiği „rehabilitasyon“ eğitimini de veriyor olmaları. Sağlıklı çocuklar gibi matematik, fizik, sağlık, gibi dersler verilirken, kimya, bilgisayar kullanma, kabartma yazı tekniği gibi teknik dersler görme engelli bireylerin kullanabileceği materyallarle zenginleştirilmiş laboratuvarlarda veriliyor, aklınıza gelebilecek her türlü spor dersi ise türüne göre kaza ve yaralanmalara sebebiyet vermeyecek ortam ve salonlarda teknik ve personal desteğiyle gerçekleştiriliyor. Bu okulların en büyük özelliği rehabilitasyon hizmetlerini hem danışmanlık hem materyale ulaşma konusunda iyi seviyede veriyor olabilmeleri. Tabii ki bu okulların da dezavantajlı tarafları var; insanı ailesinden ve sosyal çevresinden uzaklaştırıyor, yaşıtlarından izole ediyor, haftasonu ev izni ve tatiller dışında sürekli okul ve yurt arasında bir dünyanız oluyor.“ diye ekliyor ismail Bey.

"Görme engelli bir çocuk normal bir okula da gidebilir, bu durumda gerekli materyalin okul tarafından ektra olarak karşılanması gerekir, aileye Jugendamt tarafından „İntegrationskraft“ adı verilen bir yardımcı verilir ve çocuk bu yardımcı ile okula gider ve derslere katılım gösterir, bu yöntem tabii ki çok da tavsiye edilebilir bir yöntem değildir, kağıt üzerinde var olup pratikte çok da başarılı olmamıştır“ şeklinde vurguluyor.

EBEVEYNLERE TAVSİYELER

Ebeveynlere neler tavsiye edersiniz sorumuza; "Her konuda olduğu gibi görme engelinin üstesinden gelmek için zamanı çok doğru kullanmak gerekir. Teşhis konulduktan sonra biran evvel bu gerçeği kabullenip bu doğrultuda gerekli adımların ivedilikle atılması gerekir, gerek okul, gerek tedavi ve terapiler gerekse bürokratik meselelerin çözümünde bu kabul aşaması en temel konudur, çok zaman kazandırır. "Fruhforderung“ adı verilen „erken destek“ süreci anaokulu döneminde çok önemlidir. Almany` daki görme engelliler için verilen eğitimin farkı tam da bu dönemde ortaya çıkar. Ailelerin bu dönemi iyi değerlendirmelerini tavsiye ederim. Danışma hizmetlerinden ve uzmanlardan gerekli bilgi ve teknik desteği hiç çekinmeden, sıkılmadan alabilirler. Meselenin tüm aile üyeleri ve kardeşlerle biraraya gelinerek, konuşularak kabul edilmesi, bu noktadan sonra beklemeden harekete geçmek çok önemli.“ şeklinde cevaplıyor.

GÖRME ENGELİ VE MESLEK SEÇİMİ

Görme engelli bir genç için meslek seçimi yaşı geldiğinde nasıl bir yol ayrımına gelinir?

Almanya bu konuda çok yol katetmiş, sosyal devlet olmanın gereği olan tüm yasal hak ve özgürlükler sağlanmaya çalışılıyor, uygulamada birçok eksiğe rağmen.

... „Eskiden görme engelliler için tavsiye edilen ve desteklenen klasik meslekler vardı; telefon santrallerinde, Call-Centerlarda sekreterlik, masörlük, fizyoterapistlik...gibi. Artık bu tür sınırlayıcı engeller de ortadan kalktı. Artık bir çok görme engelli akademisyen, yada devlet memuru sesli bilgisayarlar sayesinde sağlıklı insanlar gibi çalışabiliyor, herhangi bir kurumda „Ausbildung“ adı verilen „meslek eğitimi“ ni alabiliyor, araştırmalarını oturduğu yerden yapabiliyor, devlet gerekli teknik- materyal ve asistan desteğini ödüyor, buna ragmen hala görme engelliler iş piyasasına girmekte zorlanıyorlar, ayrıca göçmen görme engellilerin eğitim seviyesi ve meslek edinme kapasiteleri Alman görme engellilere oranla hala daha düşük. Maalesef bu durum hertürlü engeli kapsayan bir gerçekliktir“ diye vurguluyor.

GÖRME ENGELLİLER İÇİN YILLIK 7400 EURO VERGİ MUAFİYETİ VE 750 EURO EK MAAŞ

Görme engelliler için verilen ek yardımlar ise ikiye ayrılıyor; 750 Euro`ya kadar „ Blindengeld“ ve „Blindenhilfe“ adı verilen iki ayrı yardım miktarı var. Bu iki ayrı yardım 750 Euro olana kadar birbirini tamamlar. Bu yardımlar Hartz-IV adı verilen sosyal yardım yada „ Wohngeld“ adı verilen kira yardımının dışında yapılan ek katkı yardımlarıdır. Yıllık 7400 Euro`ya kadar vergi muafiyeti yine görme engelliler için kazanılmış bir haktır, tabii bu hakkı sadece çalışabilen görme engelli vatandaşlar kullanabilir. Bunların dışında hastalık kasası yada sigorta adı verilen „Krankenkasse“ larda hasta ve engelli insanların birçok malzeme, ameliyat ve tedavi masraflarını üstlenmekle yükümlü kurumlardır.

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME İMKANI VE BAĞIMSIZLIK

Anlaşılan o ki; Almanya da engelli bir insan olarak kendini gerçekleştirmek, sosyal hayata ve çalışma hayatına katılım, kısacası Maslow` un şu ünlü „ihtiyaçlar piramidi“ nin en üst seviyesini görebilmek Türkiye`ye oranla daha kolay ve mümkün.

İsmail S. "Engelli insanların Almanya `daki en büyük sorunu son derece yavaş işleyen bürokrasisi ve kırtasiyeciliğin teknolojik gelişmelere rağmen azaltılamamış olması. Haklarımız mevcut, bunlardan haberdarız fakat bunlara ulaşmak konusundaki en büyük sıkıntı son derece yavaş işleyen bir bürokrasi ve işleri yokuşa sürme politikasının izlenmesidir, bu sanırım engellilerin yaşadığı en genel sorundur. İskandinav ülkeleri bu konuda Almanya`dan daha başarılı müfredat ve politika uyguluyorlar. Görme engelli insanların en temel yaşadığı sorunlar kurumlarla olan bürokrasi ve insanlararası önyargı ve desinformasyondur. Bunun yanısa Çaritas, ASB, Deutsches Rotes Kreuz, ve Internationale Bund gibi sosyal hizmet veren kurumların bu alanda kurmuş oldukları lobinin büyüklüğü sorunların başında geliyor. Devlet bu konuda da engelli insanları ve ailelerini değil bu kurumları kendine muhatab olarak alıyor, bu da doğal olarak sorunların anlaşılması ve çözümünde zamankaybı ve yavaşlamaya sebep oluyor.“ diye ekliyor.

EV BULMAK VE AILE KURMAK;

ENGELLİLERE UYGUN EVLER BULMAK MÜMKÜN

İsmail S. "Ev bulmak genel olarak herkes için zor bir konu, buna rağmen tabii ki görme engelli bir insan için „behindertengerecht“ adı verilen engelin seviyesine göre ev bulmak mümkün. Belediyenin evleri bu konuda daha ucuz ve iddiasız olduğu için daha uygun ama istenirse ve gerekli şartlar hazırlanırsa serbest piyasadan da ev bulunabilir. Aile kurmaya gelince; görme engelliler genelde yalnız yaşarlar, tabii arada evlenen, çocuk sahibi olan yada hayat arkadaşıyla birlikte yaşayan engelli bireyler de çıkıyor. Okul çağında çocuk sahibi olan görme engelliler içinse „veli dayanışması“ adı verilen okul içi asistanlık sistemi devreye girer. Ama çoğunlukla görme engelliler yalnız yaşamayı tercih eder“.

UFUK EVLA BOSTAN -MAINZ

21.12.2020