Ganime GÜLMEZ / Almanya
2020 yılının Ağustos ayından itibaren; “Korona önlemlerine hayır. Özgürlüğümüz kısıtlanamaz” biçiminde parolalarla kendini ifade eden binlerce kişilik gruplar, Almanya’nın dörtbir yanında izinsiz protestolar gerçekleştirmeye başladılar.
17 Nisan tarihinde de; Stuttgart, Wiesbaden, Dresden, Kempten başta olmak üzere birçok şehirde bu izinsiz protestoları gerçekleştirdiler.
Bu protestoların başından itibaren; sendikalar, Sol Parti, Komünist Partiler, SPD’nin bölgesel inisiyatifleri, kiliselerin belirli kolları, anti-faşist örgütlenmeler: “Querdenker olmak yerine, faşizme, emperyalizme, anti-demokratik uygulamalara karşı omuzomuza, dayanışmaya” parolasıyla karşı aktiviteler gerçekleştirdiler.
17 Nisan tarihindeki “Querdenker” protesto yürüyüşlerine de, özellikle Wiesbaden ve Stuttgart şehirlerinde; ilerici organizasyonlar, partiler alternatif yürüyüşlerle ya da bisiklet turlarıyla yanıt verdiler. Yapılan basın açıklamalarında genel olarak şunları belirttiler:
“Parlamento önünde gerçekleştirilen bu eylemleri şimdilik dağıttınız. Polis her zamanki gibi; ‘İki grubun birbirine girmesini engelleme’ taktiğiyle saldırdı. Ancak şehirlerin merkezlerinde de yaşanan-yaşanacak olan bu krizler çözülmemiş vaziyette sizleri bekliyor. Önümüzdeki seçimler bu sahnelerin gerçekte neyi yansıttığını hepimize gösterecek.”
Kendisini “Querdenker”, yani; “aksi düşünen-ters düşünen” olarak tanımlayan bu hareket, ortak bir düşünce yönelimi taşıyan insanlardan oluşmamakta. Ancak bu bir yıllık süre içerisinde, sağ eğilimi güçlenmekte ve sağ eğilimli insanları çeperinde kenetleme işlevini görmekte.
Birçok gazetenin, “Querdenker” adlı hareketin başında görünen profesörlerle, bilim insanlarıyla yaptıkları röportajlarda, bu yetkililerin; “Korona Diktatörlüğü’ne karşı olmak, protesto özgürlüğünü savunmak” vb. olarak ifade ettikleri kavramları dahi felsefi olarak açmaktan kaçındıkları görülmekte.
Sağcı partilerin ve organizasyonların da bu hareketi destekleyen flaş söylemleri; “Yürüyüş hakkı en temel anayasal haktır. Demokrasi insan haklarıyla güvencededir”, medyada baş köşelere oturan söylemler arasında olmaya devam etmekte.