Mikis Theodorakis ve Firariler!

Anıların sarsıntısında tüylerim diken diken şimdi.

Mikis Theodorakis de hayata veda etti.

Eski parçalarını açıverdim, dinlemeye dayanamadım.

Theodorakis’in müziğiyle tanışmamız, 80 sonrası firarilerinin Yunanistan’a gidip-dönüp bu müziği capcanlı yaşayışlarıyla oldu. 80’li yılların sonu, 90’lı yılların başı.

Bizim firarilerin Yunan müziğine, kahvesine, yemeklerine, hatta hatta bilmedikleri Yunanca’ya olan aşkları; o ülkenin iç savaş tarihine olan aşklarıyla birleşmişti.

Yunanistan’a ait olan her şey, okumalarımızla hafızamıza mıhlanan Yunan İç Savaşı tarihinin bir parçasıydı! Hafızamızdakilerin, o anki Yunanistan gerçekliğiyle bir ilgisi var mıydı? Bizler için bunun hiçbir önemi yoktu. Bu direniş tarihleri, hafızamızda canlı tutmayı tercih ettiğimiz yolculuğumuzdu.

Edirne’deki üniversite öğrencileri, bir şekilde Theodorakis’in de aralarında olduğu bazı müzisyenlerin kasetlerini edinmişlerdi. Anlamadığımız bu dilin notalarla salınmasına aşıktık hepimiz. Kasetlerin iki teyple, kalitesiz bir ses buğusuyla kopye edildiği zamanlardı. Çok gençtik. En önemli besin kaynağımız, savaş tarihlerinde direnen bütün halkların dilleri, müzikleri, edebiyatlarıydı.

Theodorakis ve müziği de, tıpkı Yunan Halkı’nın 1967-1974 arası askeri diktatörlük altında sürdürdüğü hayatı gibi, bizim de firari evlerimizin bir parçası olacaktı!

Önce bir direnişçi, sonra bir müzisyen, yazar ve politikacı olarak anılan Theodorakis de, 96 yaşında hayata veda etti!

1925 doğumlu olan Theodorakis, henüz 17 yaşındayken işkenceleri ve tutuklanmaları yaşayandı. İtalya işgaline, Nazi istilasına karşı baş kaldıranlardandı. Yirmili yaşlarında, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında bir direnişçiydi. Tekrar tutuklanan ve ağır işkenceler görendi. 1940’ların sonu, 50’lerin başında müzik eğitimi alıp, halk müziğine yoğunlaşandı. Nice tutuklanmaların ardından Paris’e sürülen ve 1974 yılına kadar orada yaşamak zorunda kalandı.

Theodorakis şimdi; tarihiyle, ünüyle, ödülleriyle anılacak!

Ancak bizim hafızalarımızda O; 80’li yılların sonu, 90’lı yılların başındaki firari kimliklerimizde salınan notalarıyla capcanlı kalacak!