Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig’in (SPÖ) mevkidaşı CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etmeden İstanbul programını tamamlamış olmasına, CHP Avusturya Federasyonu ve Avusturya Türkiye Sosyal Demokratlar Birliği'nden sert tepki geldi.

Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig ile AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta basına kapalı gerçekleşen görüşmesi sonrası Michael Ludwig sosyal medya hesaplarından görüşmenin detaylarını paylaşmış ve “Türkiye’nin Ukrayna’da barışa yönelik çabaları önemlidir. İstanbul görüşmeleri kapsamında müzakere masasında yakınlaşma sağlanmalıdır. Bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşebildim. Avusturya ile Türkiye arasındaki devlet ilişkilerinin yeniden gelişmesine yardımcı olmak da benim için önemli. Tabii ki, Kopenhag kriterleri de ele alındı.” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye Kentler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı AKP'li Fatma Şahin ile de görüşen Michael Ludwig'in programında CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşme olmaması, sosyal demokrat çevrelerde yoğun tepkiyle karşılandı.

Ahmet Şık: 'Hatay halkından partim adına özür diliyorum' Ahmet Şık: 'Hatay halkından partim adına özür diliyorum'

SOSYAL DEMOKRATLAR MERKEZİ'NDEN TEPKİ

Avusturya Türkiye Sosyal Demokratlar Birliği imzalı açıklamada "İstanbul seyahatinizin, çatlaklara yol açtığının ve Viyana SPÖ'sünün güvenini sarstığının altını bir kez daha çizmek isteriz." ifadeleri dikkat çekti.

Michael Ludwig'in İstanbul programında CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bir görüşme olmaması şu sözlerle eleştirildi; 

"AKP, İstanbul'daki bu iki seçkin Sosyal Demokratı, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Başkan Canan Kaftancıoğlu'nu cezalandırmak ve siyasi arenadan uzaklaştırmak için hukuken savunulamaz yöntemler kullanıyor. İstanbul'da AKP'yi hazmedilemez bir yenilgiye uğratan ve halk arasında kıyaslanamayacak kadar büyük bir popülariteye sahip olan Sosyal Demokrat Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir iddianamede de Türkiye'deki Yüksek Seçim Kurulu üyelerini alenen hakaretle suçlanıyor. Cumhuriyet Savcılığı bunun için dört yıla kadar hapis cezası talep ediyor.

Benzer birçok örnek ışığında, bu iki seçkin Sosyal Demokrat siyasetçiyle tanışmak ve onlarla dayanışıp, güç vermek için bu İstanbul gezisini kullanmanızı isterdik. Bu destek, varolan hükümetin otokrasisinden etkilenen tüm insanlara çok önemli bir sinyal olabilirdi. Böylesi bir buluşmanın programınızda yeri olmamasından ötürü derin üzüntü duyduğumuzu bilmeni isteriz."

CHP Avusturya Federasyonu ise açıklamasında daha sert ifadelere yer verdi.

Açıklamada, "Adı vatandaşına ‘sürtük’ diyen Erdoğan ile anılacak bu gezinin mimarları yine bilmedir ki, Türkiye’nin devrimci, demokrat, aydınlıktan yana olan tüm bileşenleri ilk seçimlerde Erdoğan’ı ve istibdadını tarihin tozlu sayfalarına kaldıracaktır." denildi.

CHP Avusturya Federasyonu'nun açıklaması şu şekilde devam etti:

"Ludwig’in İstanbul ziyareti esnasında Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ile buluşmak, kendisine dayanışma duygularını iletmek yerine bu baskıcı ortamın mimarlarıyla adeta nazire yaparcasına bir araya gelmesi sosyal demokrat yoldaşlıkla asla ifade edilemeyeceği gibi, Belediyeler Birliği Başkanı sıfatı da bu siyasi saygısızlığının kılıfı olamayacaktır!

Bu gezinin mimarları bilmedir ki kendileri Türkiye’de demokratik muhalefete ve bağımsız medyaya karşı uygulanan siyasi yasaklarla, hukuku hiçe sayıp yargıyı sopa olarak kullananlarla, halkına karşı kin ve nefret dolu söylemlerde bulunan, despot ve baskıcı politikalarıyla demokrasinin tüm ilkelerini yok sayanlarla anılırken: Bizler Avusturya’da evrensel sosyal demokrat mücadeleyi yaşam biçimi haline getirip, bunu büyüten tüm SPÖ’lü yoldaşlarımızla onurlu bir geleceği inşa edeceğiz.

Adı vatandaşına ‘sürtük’ diyen Erdoğan ile anılacak bu gezinin mimarları yine bilmedir ki, Türkiye’nin devrimci, demokrat, aydınlıktan yana olan tüm bileşenleri ilk seçimlerde Erdoğan’ı ve istibdadını tarihin tozlu sayfalarına kaldıracaktır.

Yaşadığı yer ve zamandan bağımsız olarak hangi ideolojik kılıf altında olursa olsun popülizmden beslenenlerin sonunun da yine aynı tozlu raflarda olduğu deneyimi dünya siyasi tarihinde mevcuttur."