Kürtlerin de hayatı önemli

ABD’de de gelişen son anti ırkçı dalga ister istemez ülkemizde de yankı buldu. Her ne kadar RTE’de, polisin Siyahi vatandaşı boğarak öldürmesine tepki verse de, bu tepki kendi siyahilerini görmesini sağlayacak bir ışıktan yoksun ve kitleler için hiçbir şey ifade etmiyordu. O sadece ABD’ye kızgındı.

Ülkemizin siyahileri Kürtlerdir ve onların siyahi oldukları bile kabul edilmiyor. Çünkü kendi ana dillerini konuşuyorlar ve konuşmak istiyorlar. İkiyüzlülük sanırım çağımızın hastalığı. Yunanistan, Bulgaristan ve diğer ülkelerde Türk vatandaşlarının her türlü hakları kısıtlandığında, bunlara karşı çıkıp ‘ulusların kendi kaderini tayin hakkından’, ‘azınlıkların hak ve özgürlüklerinden’ bahsedenler yine bizim Trump’lar.

Sorunu sadece RTE dönemine indirgeyen ve daha önce hiçbir şey yokmuş gibi davranan, şu ıslık çalıp, zincir sallayan Atatürkçülere ne demeli. Sanki ülkemizde 1915, 1924, 1938, suikastlar, Maraş, Sivas- Çorum, Kızıldere, 6 Mayıs, 18 Mayıs, köy boşaltmalar, Cezaevi katliamlar vb. yaşanmamış gibi. Evet, RTE iktidarı, geçmişi de aratacak işler yapıyor. Ama sadece bugünü değil, bir bütün olarak sistemi sorgulamayanlar geleceğimizi de kuramazlar. Geçmişte elbette ki bir avuç asker, sivil oligarşik yönetimin yerine bugün daha az sayıda kişinin oluşturduğu tekçi iktidar, dinin dayanılmaz bataklık kokusu ile birlikte her yeri sarmış durumda. Ama bu sonucun yaratılmasında, Türk-İslam Sentezciyi Cumhurbaşkanı adayı göstererek, dokunulmazlıklara onay vererek, savaş tezkerelerini onaylayarak, daha da önemlisi Kürt adını bile kendine yasaklayarak,  ortak demokratik bir cephe kurmayarak CHP de görev almıştır. Bugün CHP’nin parti politikası, Diyarbakır HDP Başkanlarını, Tunceli Belediye Başkanını ziyaret eden İmamoğlu’nun çizgisinden bile geridir.

KÜRTLER’DE İNSANDIR

Bugün Kürt halkına yönelik devlet politikası, zikzaklar izleyerek yine başlangıç noktasına gelmiş bulunuyor. Devlet, inkâr ve imha taktiği üzerinden politika üretiyor. Ama halk içindeki bazı geri unsurlar da, bu taktiğe eylemleriyle destek veriyorlar. Halkın büyük kesiminde şiddet temelli bir ırkçılık gözlenmese de bir avuç ırkçı, Kürtçe müzik dinlediği veya konuştuğu için veya sırf Kürt olduğu için vatandaşları öldürülebiliyor. Veya linç ediyor, parti binalarına saldırıp tahrip edebiliyor. Ama iktidarda ki AKP-MHP politikası her türlü demokratik kırıntıya bile yer vermeyen bir yöntemle Kürt halkı üzerinde ki hegemonyasını sürekli kılmaya çalışıyor: Tüm seçilmiş yerel yönetimlere el koyup Kayyum atayarak halkın birikimlerini merkeze aktarıyor, demokratik ve direnen tüm yöneticileri içeri alarak siyasi gelişimini engellemeye çalışıyor.

Son tutuklamalar, milletvekillerine kadar uzanıyor. Hiçbir şey yasalara uygun değil. Her yapılan hukuksal olarak suç. Ama RTE’nin bunları ipledi yok!

Ülkemizde artık NATO konseptinin belirlediği parlamenter sistem geçerli! Buranın belirlediği kurallarla ülkemiz yönetiliyor. İç siyasette durum buyken, dış siyasette de taktikler ABD-Rus dengesi üzerine şekilleniyor. Ama ülke politikasına yön veren politikanın Türk-İslam Sentezi olduğunu biliyoruz. İşte bu politika, Kürtlerin varlığını inkâr eden ve onlara acılar tattırandır. Fakat Kürtler üzerindeki maddi ve manevi, fiziki ve psikolojik baskıyı anlayabilmek için tek yapılacak şey Kürt olabilmektir. Çünkü bu anlatılamıyor sadece yaşanıyor.  

Türkiye halkı ekonomik, sosyal, dinsel, örgütsel ve siyasal olarak dayanılmaz acılar içinde. Bu acılar onları Kürt halkının yaşadıklarını yavaş yavaş anlamaya itiyor, kimse farkında değil ama empati duygusunu geliştiriyor. Dinin veya ırkçılığın etkisindeki çoğu insan intihar ediyor. Çünkü çölde su gibi işlev gören dayanışma ruhu öldürülmüş durumda. Çoğu insan korkuyor, hatta kendini sansürlüyor. Çünkü adalet sistemi terazisi ile birlikte idam edilmiş vaziyette. İnsanlar İslamiyet’ten nefret eder duruma gelmiş bulunuyor. Çünkü tüm din mensupları veya din adına konuşanlar, Müslüman olanların sex fantezilerinden, çocukların istismar edilmesinin dini bir görev olduğundan, kadınların nasıl daha iyi cariye yapılacağından bahsediyor. Fakat kimse; Kürtçe konuştuğu için öldürülenler, dövülenler, görevden alınanlar, hapislere atılanlardan, intiharlardan, açlıktan, adaletsizliklerden bahsedemiyor.

Ama acılar insanlarımızı eğitiyor. Yüzlerce yılda öğreneceklerini son 2-3 yıl içinde bilince çıkartıyorlar. Yakında her konuda gerçekleri görecek bir noktaya gelecekler: İslamiyet’in ve tanrının her konuyu çözemediğini, İktidarın ilk yola çıktığında söyledikleriyle bugün yaptıklarının 180 derece zıt olduğunu, muhalefetin de pek muhalefet olmadığını vb. leri içselleştirerek kendilerini eğitiyorlar. Fakat bir şeyi daha bilince çıkarttıklarında yani KÜRTLER DE İNSANMIŞ! düşüncesine ulaştıklarında eğitimlerini tamamlamış ve yüksek okuldan mezun olacaklar. Ateistlik gibi bu süreçte kendi yatağında ilerliyor.