Aslında bu itiraf oldukça hafif bir ifade. Sayın Reker, on yıllık dönemde yetersiz bir liderlik tarzının en iyi örneğini sundu. Giderayak Köln’deki oyun alanlarının adını “aktivite ve spor alanları” olarak değiştireceğini açıkladığında gelen tepkiler üzerine önerisini geri çekmek zorunda kaldı.
Köln’de birçok şeyin yolunda gitmemesi yeni bir durum değil. Sorunlar yıllardır birikiyor: trafik, çöp, suç, okul tadilatlarındaki eksiklikler, harap köprüler, yetersiz konut, tıka basa dolu ve düzensiz toplu taşıma. Başlangıçta 253 milyon Euro olarak tahmin edilen maliyeti 1,5 milyar Euro'ya çıkan ve on bir yıl gecikmeyle tamamlanan opera binasının ardından mutlaka yenilenmesi gereken filarmoni salonu ve müzeler için kartlar yeniden karılıyor. Tüm bu gelişmeler, 14 Eylül sonrası Köln belediye başkanı seçilecek olan adayı kolay bir görevin beklemediğini gösteriyor.
Zorunlu ve Sorunlu Birliktelik
Reker, 2015 yılında CDU ve Yeşiller’in desteğiyle bağımsız aday olarak seçimi kazanmıştı. Yıllar içinde bu birlikteliğin sorunlu olduğu ortaya çıktı. İki grup belediye meclisinde sık sık birbirini engelledi. Bundan mıdır bilinmez, bu defa partiler kendi adaylarını çıkardı. Bu aslında Köln için iyi bir fırsat gibi görünse de aday profilleri incelendiğinde esaslı politikalar sunmaktan uzak oldukları görülüyor.
Seçime az bir süre kala başkan adaylarının farkındalık ve heyecan yaratacak projeler sun(a)maması, profillerinin Köln belediye başkanlığı için yetersiz olduğunun bariz göstergesi. Kölnlü sosyolog Ansgar Hudde adaylar hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Aynı düşük seviyede üç aday. Hem adaylar hem de şehir için üzücü!”
Hudde’ye göre hiçbir parti şehir liderliği yarışına gerçek karizmaya sahip birini aday gösteremedi. Karizmanın önemli olduğu bir seçimde bu durum ölümcül olabilir. Bu nedenle kimin ikinci tura kalacağı tamamen belirsiz. Hudde, seçim kampanyasının şu ana kadar oldukça “durgun” geçmesini de adayların birikim ve deneyim eksikliğine bağlıyor. Kampanya etkinliklerinde adayların medeni ve adil bir şekilde davranması normal şartlarda sevindirici olsa da bu durgunluğun AfD’ye yaradığını söylüyor.
AfD’ye Yarayan Seçim Atmosferi
Frankfurter Allgemeine gazetesinde yayımlanan makalede Thomas Jansen, Köln seçimleriyle ilgili şunları yazdı:
Köln halkı kozmopolit ve hoşgörülü bir şehir imajını özel bir coşkuyla korumaya çalışıyor. Rheinland yaşam tarzını, sağ popülist eğilimlere karşı doğuştan gelen bir bağışıklık olarak övmekten büyük mutluluk duyuyor. CDU’dan Sol Parti’ye kadar yedi partinin yerel seçimlerden önce imzaladığı “Adalet Anlaşması” da muhtemelen bunu amaçlıyordu. Ancak seçim kampanyası sırasında işsizlik ya da iç güvenliğe yönelik tehditler gibi olumsuz toplumsal gelişmelerden göçmen ve mültecileri sorumlu tutmamak aslında demokrasiye zarar veriyor.
Bu tür bir otosansür, Almanya’nın belirli sorunların ele alınmaması gereken sol bir fikir diktatörlüğü tarafından yönetildiğini iddia eden AfD’nin işine yarıyor.
Köln’de Kartlar Yeniden Dağıtılıyor
Reker’in yerine geçecek on bir aday var. Ancak şansı olanlar yalnızca CDU, Yeşiller ve SPD adayları gibi görünüyor. Şubat ayındaki Köln federal seçimlerinde bu üç parti birbirine yakın sonuçlar aldı: Yeşiller birinci, CDU ikinci sıradaydı. Son günlerde Köln yerel seçimleri üzerine yapılan anketler de benzer bir tablo çiziyor: Katılımcıların %24’ü Yeşiller’i, %20’si CDU’yu ve %18’i SPD’yi tercih ettiğini belirtiyor. Ancak, belediye başkanlığı seçimi için güvenilir tahmin yapmak zor, zira ankete katılanların sadece yarısı tercih ettikleri partinin adayına oy vermeye kararlı.
Her Şeyin Belirsiz Olduğu Yerde “Tutarlılık”
62 yaşındaki SPD adayı Torsten Burmester, Köln Spor Üniversitesi mezunu. Bakanlıklarda çeşitli idari görevlerde bulundu, son olarak Alman Olimpik Spor Konfederasyonu’nun (DOSB) başkanlığını yürüttü. Köln için planı: idari karar alma süreçlerini kolaylaştırmak ve hızlandırmak.
Burmester, “örneğin konut ve inşaat tek bir kaynaktan gelmeli” diyor. “Şimdiye kadar Köln’de bu konuyla dört departman ilgilendi.” Ayrıca temizlik ve güvenliği iyileştirmek, toplu taşımayı güvenilir hale getirmek ve ekonomik kalkınmayla konut inşaatını teşvik etmek için kaynak yaratmayı hedefliyor. Burmester’in seçim kampanyasında öne çıkan anahtar kelimesi: “Tutarlılık.” SPD’nin ayrıca CDU ve Yeşiller arasındaki sorunlu işbirliğini Köln’deki aksaklıkların nedeni olarak gösterme avantajı var. Bunun seçmen nezdinde etkili olup olmayacağı seçim sonuçlarında görülecek.
Tavır ve Yürek
64 yaşındaki CDU adayı Markus Greitemann, 2018’den beri şehrin inşaat departmanının başında. “Yarışta Köln’ün sorunlarını içeriden bilen ve nasıl çözeceğini gören tek kişi benim” diyor. Greitemann, göreve geldiğinde 30 yıldır çözülemeyen okul inşaat projelerini canlandırdığını, yıllık 80 milyon Euro olan bütçeyi 400 milyon Euroya çıkardıklarını belirtiyor. Aynı modeli konut inşaatında da uygulamak istiyor. Seçim sloganında öne çıkan iki kelime: “Tavır ve yürek.”
Güveni Yeniden Tesis Etmek
53 yaşındaki Yeşiller Partisi adayı Berivan Aymaz, 2017’den beri eyalet parlamentosu üyesi, 2022’den beri başkan yardımcısı. 45 yıldır Köln’de yaşıyor. O da “Köln’ün bir karar alma sorunu” olduğunu söylüyor. İlk adım olarak Köln yönetimindeki tüm yöneticilerle bir araya gelerek yeni bir öz imaj geliştirmek istiyor.
Aymaz, yönetimde kültürel bir değişim yaratmayı ve proje odaklı işbirliği geliştirmeyi hedefliyor. Trafik ve yeni iş geliştirme konularında CDU ve SPD’den farklı düşünse de iletişimin önemine vurgu yapıyor:
“Birçok yeni şey başlangıçta endişelere yol açıyor. Ehrenstrasse’deki araçsız bölge de böyleydi. Bugün herkes bundan memnun.”
Anketler Kimi İşaret Ediyor?
14 Eylül’deki seçimler öncesinde Köln’de siyasi tablo belirsiz. Forsa Enstitüsü’nün Köln Stadt-Anzeiger için yaptığı ankete göre, Reker’in yerine geçecek favori aday yok.
SPD adayı Torsten Burmester %15 ile önde, Haziran’daki %10 oy oranına göre ciddi bir artış sağladı. Yeşillerin adayı Berivan Aymaz %13’e yükseldi. CDU adayı Markus Greitemann ise %11’de sabit kaldı. Geri kalan oylar diğer parti ve bağımsız adaylara dağılıyor.