GÖÇMEN AZINLIK NASIL ÖRGÜTLENMELİDİR?

Bu yazımda göçmen azınlığın yeni örgütlenmedeki yerini belirlemeye çalışacağım. Bunun tarihsel bir tartışmayı beraberinde getireceğine inanamıyorum. Bundan dolayı da doğru tespitleri yaparak, süreç içinde doğru ve sağlıklı bir tartışmayı başlatmak gerekiyor.

Tartışmaya geniş çevrelerin katılımını sağlayarak, kısır tartışmalara olanak vermeden göçmen azınlığın toplumdaki yerini doğru şekilde tarif etmeliyiz. Ayrıca, günümüze kadar olan konumu değerlendirilerek yeni kalıcı örgütsel yapılar ile devam edilmelidir.

Göçmen azınlık sorununda, genç nesillerin birlikte örgütleneceği biçimlerin yaratılması gerekiyor. Genç nesiller, yaşamış oldukları toplumun ayrılmaz bir parçası halindedir.

Yaşadığımız ülkelerde sivil toplum örgütlerinin somut durumu göz önünde bulundurularak, yeniden birlikte örgütleme biçimleri düşünülmelidir.

Gelinen süreçte tüm örgütlemelerde birinci neslin örgüt anlayışı tıkanmış ve ihtiyaca cevap vermeyecek konuma düşmüştür.

Örgütlemede göçmen sorunlarının dışında gelmiş oldukları ülkelerin politikasını devamla tekrarlayıp durmaktan öteye gidilmemiştir.

Göçmen sorununu hiçbir zaman kendi politik merkezine almadığı gibi, sorunların çözümü için de doğru adımlar atamamışlardır. Bazı çevreler göçmenlere yardım mahiyetinde sorunu tekrarladılar ve dahası olmayan sorunları da yaratmaya çalıştılar.

Yeni örgütlenmede ki dernek çalışması, daha geniş çevreleri ve tüm göçmen azınlığın her ulustan insanları da içine alan yeni bir örgütlenme anlayışıyla yapılmalıdır.

Yeni örgütlenme, sadece göçmenler sorunu ile sınırlı kalınmadan, toplumda var olan sorunları da içine alan, geniş çevreler ile hayata geçmeli. Toplumdaki tüm sorunların içeriğine ve çözüm üretecek yeni döneme göre (tek ulus prensibine göre değil de çok uluslu örgütsel kurumlar) yaratılmalıdır.

Tek ulus örgütlenmelerinin kesinlikle günümüz şartlarında başarılı ve kalıcı olamayacağı kesindir.

Tüm göçmen azınlığı ve soruna duyarlı olan göçmenler dışındaki çevreleri de içine alan birimlerde ve üst aşamada yeni örgüt modelleri düşünmek gerekir.

Sadece bir göçmen örgütlenmesi dışında göçmen sorunları yanında ortak sorunlar doğrultusunda yaşadığımız Avrupa ülke insanlarıyla birlikte örgütlenmek gerekiyor. Mevcut tek ulus dernekleri ve örgütleri yeniden organize olup, çok uluslu ve yaşamış olduğumuz ülke insanları ile birlikte, tabanda yeni biçimde örgütlenme yaratmak gerekir.

Camilerin göçmen örgütlenmesi önünde teşkil ettikleri engelleri ve kendini kandırarak gençlik çalışması yaptıklarını sıkca duyulmaktadır.  Türkiye'ye bağlılığını ve Türkiye'deki hükümetlerin politikasını burada sürdürme anlayışından vazgeçilmelidir.   

Camiler, sadece dini görevlerini yerine getiren kurumdan başka görevler de üslenmelidir. Göçmen hareketi önünde engel oldukları yetmiyormuş gibi, yasamış oldukları ülkenin insanlarıyla da aralarına büyük mesafe koydular. Bu mesafelerden yola çıkarak Türkiye politikası ve bağımlılığını korumaya devam ediyorlar.

Bunların dışındaki bazı örgütlenmeler de Türkiye'deki parti ve kardeş örgütün yurt dışında ki temsilcileri olarak, göçmen hareketin önüne takoz koyuyorlar.

Tüm mevcut örgütlenmeler günümüz koşullarında hiçbir ihtiyaca cevap veremediği gibi göçmen sorunun önünde büyük engel teşkil ediyorlar.

Almanya'da mevcut partiler yıllarca göçmenler konusunda faydalı olamadıkları gibi, sorunun çözümünde de bilinçli bir şekilde yanlış anlayışlarından dolayı bir adim ileri gidemediler.

Mevcut partiler tek ulus prensibine göre örgütlendikleri için, göçmen sorunu onlar açısından, sadece toplumsal uyum olarak algılanıyordu.

Ülkede yaşayan çok uluslu toplumlar, gerçek bir örgütlenmeden kaçınıyordu. Fakat daha da kötüsü, hâkim ulus politikası, göçmen azınlığı süre içerisinde asimile edeceğini planlıyordu. 

Günümüzde; dünyanın küçülmesi, tekniğin baş döndürücü bir şekilde gelişmesi, göçmen azınlığın yaşamış olduğu toplumlarda artık eritilemeyeceğinin bilinmesi gerekir.

Yeni örgütlemede; genç neslin yaşadığı Avrupa ülkelerinin çok uluslu gerçeğini göz önünde bulundurularak şunlar söylenebilir: göçmenler ve bu soruna duyarlı yerli halka birlikte örgütlenmeleri şart. Göçmen kökenli genç nesil, yaşamış oldukları Avrupa toplumunun dilini, ananesini, kültürünü çok iyi biliyorlar.

Alman anayasası tek ulus anlayışına göre belirlendiği için, bu anayasa, ihtiyaca cevap vermiyor. Anayasa derhal değiştirilerek çok ulusluluğu içine alan bir anlayışla yeniden yapılmalıdır.

Tüm göçmen azınlıkların da anayasal haklarını içine alan bir yeni anayasaya acilen ihtiyaç vardır.

Mevcut partiler de kendi geleneksel ve tek ulus prensibine göre örgütlendikleri için, uzun dönemde bu anlayıştan vaz geçmeyeceklerdir.  

Böylece yeni göçmen kökenli gençlerin tabanda göçmen azınlığın ve yaşadığı ulus insanları ile birlikte yeni bir parti çalışmasına şimdiden başlayıp tartışmayı başlatmaları gerekiyor.

Bunun için, yaşamış oldukları ülke gerçeğinin iyi bir tahlilini yaparak, yeniden örgütlenmek için yeni bir parti anlayışı ile adım atılmalıdırlar.

Bugün başlayacak olan yeni bir örgütlenme, sağlıklı bir tartışma sürdürülerek hayat bulacaktır.

Avrupa toplumları içinde bulundurdukları azınlıkların sorununa cevap vermiyor ve toplumda bir tıkanma var bu tıkanıklığı hala tek ulus prensibine göre çözmeye çalışıyorlar.

Bu tıkanıklığın, genç göçmen kökenli neslin anlayışları çerçevesinde yeni bir örgütlenmeyle aşılacağına inanıyorum. Bunun için yeni dönemin örgütlenmesi açısından, partileşme dönemin de yeni programlar hazırlamak gerektiğini burada lanse etmek istiyorum.

Bu gerçek göz önünde bulundurularak geniş tabanlı bir tartışma başlaması gerekiyor.