Seçim sonuçları
14 ve 28 Eylül’de yapılan seçimlerde 7 milyon 951 bin 748 seçmen oy kullandı. Katılım oranı yüzde 56,8 oldu (2020’de yüzde 51,9’du).
Partilerin oy oranları şöyle:
CDU: %33,3, SPD: %22,1, Yeşiller: %13,5, Hür Demokratlar (FDP): %3,7, AfD: %14,5, Sol Parti: %5,6, Diğerleri: %7,4
Seçim kampanyalarında öne çıkan başlıca konular: güvenlik, yeşil alanlar, kreşler, okul modernizasyonu, altyapı, toplu taşıma, sosyal hizmetler, konut ve kira fiyatları, göçmenlerin entegrasyonu, yerel idarelerin borçları ve yatırım çekme politikaları.
SPD’nin kalesi yıkıldı
Kuzey Ren-Vestfalya uzun yıllar SPD’nin kalesi olarak biliniyordu. Duisburg, Dortmund, Essen, Krefeld gibi işçi şehirlerinde her zaman SPD önde gelirdi. Ancak bu kez SPD, Dortmund’da bile CDU’lu adaya karşı kaybetti.
Yeşiller, önceki seçimlere göre Ukrayna ve İsrail politikaları nedeniyle 8 puan kaybetti. Buna rağmen Münster’de, Bochum’da (SPD ile birlikte) ve Telgte’de (tek başına) belediye başkanlıklarını kazandılar.
Eski madenci şehri Ahlen’de CDU’nun adayı, Mardin-Midyat kökenli bir Süryani aileden gelen Mathias Harman belediye başkanı seçildi. Hamm’da ise SPD’li Marc Herter, yüzde 63’ün üzerinde oyla ikinci kez açık farkla kazandı.
Köln’de şaşırtan sonuç: AfD, SPD’ye destek verdi
Seçimlerin en dikkat çekici gelişmesi Köln’de yaşandı. İlk turda birinci olan Yeşiller’in adayı Berivan Aymaz, ikinci turda SPD’li Torsten Burmester’e karşı kaybetti.
Aymaz, Türkiye kökenli bir aileden geliyor ve göçmen topluluklarından geniş destek görmüştü. Ancak ırkçı AfD’nin SPD adayına destek vermesiyle sonuç değişti. Burmester yüzde 53,5 ile kazandı, Aymaz yüzde 46,3’te kaldı.
Seçim sonrası AfD, SPD ile iş birliği mesajları yayımladı. Bu durum, kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Zira şimdiye kadar CDU’nun AfD’ye yaklaşımı eleştirilirken, bu kez SPD AfD’nin oylarıyla Köln’de seçimi aldı.
AfD’nin yükselişi
AfD oylarını üçe katladı ancak hiçbir yerde belediye başkanlığı kazanamadı. Demokrat seçmenler, ikinci turda AfD adaylarının karşısındaki rakipleri destekledi.
Buna rağmen çok sayıda Türk kökenlinin AfD’ye oy vermesi dikkat çekti. AfD, göçmen karşıtı politikalarıyla özellikle yoksullaşan, topluma uyum sağlayamayan veya mülteci karşıtı seçmenleri kendine çekiyor.
AfD sadece ırkçı değil, aynı zamanda sermaye ve savaş yanlısı bir parti olarak görülüyor. Ancak popülist söylemleri, toplumsal tepkileri arkasına alıyor.
Göçmenler üzerindeki baskı
Almanya’nın her yıl 300 bin yeni iş gücüne ihtiyacı var. Bu ihtiyacın göçmenlerle karşılanacağı biliniyor. Ancak bazı mültecilerin sosyal yardımlardan daha fazla faydalanması, düşük emekli maaşı alan vatandaşlarda tepki yaratıyor.
Son dönemde mülteci kökenli kişilerin karıştığı şiddet ve terör olayları, göçmenlere bakışı daha da olumsuz etkiledi. Mannheim’da bir polisin öldürülmesi, Solingen’de üç kişinin bıçaklanması toplumda yankı uyandırdı.
Gelecek senaryoları
Almanya’da sağa kayış belirginleşiyor. Uzmanlara göre büyük partiler, AfD’ye karşı strateji geliştirmek zorunda. Onu dışlamak yerine merkeze çekme ve ileride koalisyon ortağı yapma ihtimalleri konuşuluyor.
Çözüm önerileri arasında göçmenlerin siyasete ve toplumsal hayata daha fazla katılması, özellikle Türk toplumunun eğitim ve politikaya yatırım yapması öne çıkıyor.
Beş çıkarım
NRW seçimlerinden çıkan dersler özetle şöyle:
-
Yerel demokrasi yaşıyor.
-
Büyük halk partileri yavaş yavaş eriyor.
-
AfD’nin “mavi dalgası” gerçekleşmedi.
-
İkinci tur seçimler artık yeni norm.
-
Yeşiller normale döndü.
Bu seçimlerle ilgili olarak Almanca bilenlerin detaylı bilgi almaları için bu Linki tıklamaları gerekiyor:
https://www1.wdr.de/nachrichten/wahlen/kommunalwahlen-2025/index.html