AK-ademisyenler...

Şu “Askersiz generaller”e nokta koymayı bugüne bırakmıştım ama vazgeçtim. O ciddi bir konu. Sakin, düşüne taşına yazmak gerek. Burnundan öfke saçarken öyle bir yazıya oturulmaz. Başka bir güne kalsın... 

Sahiden de burnumdan öfke saçıyorum. Dün uzun, yoğun ve yorucu bir “gazete günü”nü arkada bırakıp hafiften bir “nezlegrip yoklaması” eşliğinde eve ulaşıp televizyonun başına kurulup istersem uyuklayabileceğim bir film aradım. Günümüzden yüz yıl sonra da insanoğlunun uzayın derinliklerinde aşırı gelişkin silahlarla birbirini öldürdüğü zırva ötesi bir bilim-kurgu seçtim. Bir tas kahve, iki parmak konyak... Ve haber geldi...
 

- Abi, yeni KHK çıkardılar. 686 sayılı... Üniversitelerden 330 akademisyen atıldı. Ağırlık Ankara Üniversitesi’nde. Onun da ağırlığı Mülkiye’de... Üniversite dışından çok kişi var. Toplam 4.464 kişi...

Akademisyenlerde çoğunluk  “Barış İçin Akademisyenler bildirisi”ne imza koyanlardan. İ brahim Kaboğlu hoca da listede. Sonra sizin arkadaşınız Öget Hanım var ya, Öget Öktem Tanör. Onun da ipini çektiler. Ha abi, şey... Hani sen yazılarını çok beğeniyordun, haniMülkiye’den anayasacı... Murat Sevinç de var. Onu da biçtiler...

Listeyi sayayım mı abi?
- Sayma... 
- Mail’le yollayım mı abi? 
- Yollama... 

Arkana yaslan Aydın Engin

Şu televizyonu kapat Aydın Engin. 

Konyak yarım parmak kalmış, şunu iç... Yok dört parmağa tamamla Aydın Engin... 

Yakası açılmadık Ege küfürlerini ardı ardına sıralayıp durma Aydın Engin... 
 

“Yarın çok iş var, yazıyı akşamdan bitirsem” filan diyordun. Yazma şimdi. Bu öfke ile yazacağın Tırmık seni doğrudan Silivri’ye yollar Aydın Engin..

                                                                ***

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) parlamentoyu devre dışı bırakıp hükümetlerin dilediğince at oynatmasını, yürütme erkinin aynı zamanda yasama erkine dönüşmesini sağlayan “hukuk dışı” bir hukuksal uygulamadır.

“Hukuk dışı hukuksal uygulama da ne demek oluyor” diye sormayın.

Köşeli daire, yüzme bilmeyen balık, demokrat diktatör oluyor da bu niye olmasın? KHK’yi hükümet hazırlıyor, cumhurbaşkanı onaylıyor. Bazan tersi de oluyor. Cumhurbaşkanı hazırlıyor, hükümet imzalıyor falan filan...

Şimdi 15 Temmuz’daki “Allah’ın lütfu”ndan sonra üniversiteleriyle ilişkisi kesilen, meslekten atılan, öğrencilerini öksüz bırakıp semt pazarında limon satma seçenekleri üstüne düşünmeye zorlanan akademisyenlerin sayısını tahmin etmeye çalışın. Edemediniz mi? Boş verin. Uzun sürer.

Üniversiteyi üniversite yapan kadrolarda vahşi bir kıyım yaşandı. FETÖ’cüler diye başlandı, “Bizden olmayan herkes”e ulaşıldı.

Zemberek boşandı, eşik aşıldı. Bilim üreten kurumlar olan (olması gereken) üniversiteleri yüksek meslek okulu sanan ve sayan bir zihniyet, dizginlerinin tümünü ele geçirdiği devletin gücünü şimdi “Bizden olmayan herkes” temizliğinde kullanıyor.

Üniversitelerde artık “akademisyen”lere değil sadece “AK-ademisyenler”e hayat hakkı tanınacak bir saldırı dörtnala kalktı. Kalan az sayıda akademisyenin de günleri sayılı gibi. Tabii biat etmez, diz çökmez, bilim üretmek yerine meslek yüksek hocalığını seçmez iseler...

AK-ademisyenler nasıl bir “şey”dirler diye sormazsınız sanırım. İlle soracaksanız, TV’lerdeki tartışma programlarının demirbaşlarına bakın kolayca anlarsınız... HHH Ey okur!.. Bu yazı, beni bıraksanız en az iki kat daha uzar. Ama bırakmayın. Silivri’de bizden yeterince arkadaş var. Bir de ben eklenmeyeyim...