“BAŞKANLIĞI BIRAKMAK İSTEMEYEN YILDIRIM, ŞİKE VE TEŞVİK FAALİYETLERİNE BAŞLADI"


Soruşturmanın yürütüldüğü sezondaki ligin ilk yarısında oynanan müsabakalar sonunda lider Trabzonspor'la oluşan puan farkının şampiyonluk ihtimalini azalttığının ifade edildiği kararda, “Bu da Fenerbahçe camiası içerisinde sezon sonu yönetimin değişebileceği söylentilerine yol açmaktadır. Ülkemizdeki futbol pastasının büyüklüğünün 820 milyon Dolar'a yükseldiği ve büyükçe bir diliminin Fenerbahçe'ye ait olduğu bir ortamda, Fenerbahçe Spor Kulübünün yönetimini bırakmak istemeyen ve bu gücü elinde tutmak isteyen Aziz Yıldırım, 2010-2011 sezonunun ikinci yarasında şike ve teşvik faaliyetlerine başlamıştır. Sanık Aziz Yıldırım bu amacı gerçekleştirmek için Fenerbahçe Spor Kulübünün resmi yönetiminde görev yapan diğer üyelerin (İlhan Yüksel Ekşioğlu, Alaeddin Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu hariç) bilgi ve rızaları dışında illegal bir yapı/örgüt kurmuştur“ diye belirtildi.


“ETKİNLİKLERİNİ KAYBETMEK İSTEMEDİLER“


Kararda, Fenerbahçe Spor Kulübünün büyük bir ekonomik değere sahip olduğu belirtilerek, “Bu değerle birlikte Fenerbahçe Spor Kulübünün yöneticilerinin de sosyal ve ticari hayat içerisinde etkin bir konum kazandıkları, bu nedenle Fenerbahçe kulübünün yönetimini uzun yıllardır elinde bulunduran Aziz Yıldırım ve talimatıyla hareket eden örgüt üyelerinin kulüp yönetimini bırakmak ve elde ettikleri etkinliği kaybetmek istemedikleri izahtan varestedir“ denildi.


“TARLA- İNŞAAT İŞÇİSİ GİZLİLİĞİ SAĞLAMAK İÇİN“


Kararda, suç örgütünün süreklilik gössteren faaliyetlerinde gizliliği sağlama ve güvenlik güçlerinin takibine takılmamak amacıyla “bir numara, şirket ceosu, rüzgar, şekerli, inşaat işçisi, mağdur, müvekkil, hakim, gram, kahve içme, dava, inşaat, mahkeme, proje, tarla, taş ocaği, mühendis, kuma" gibi ifadeleri içeren jargon geliştirdikleri belirtildi. Kararda söz konusu kelimelerin geçtiği telefon tapelerinin de hepsine yer verildi.


“AMAÇLARI EKONOMIK ÇIKAR ELDE ETMEK“


Liderliğini sanık Aziz Yıldırım'ın yaptığı bu yapılanmanın, bir suç işlemek amacıyla oluşturulmuş basit bir birleşmeden ibaret olmadığının yürütülen faaliyetlerin kapsamından anlaşılacağını belirten mahkeme, “Amaç Fenerbahçe Spor Kulübü'nün şampiyon yapılması suretiyle haksız ekonomik çıkar elde etmektir. Bu amaca yönelik olarak yapılması gereken, gerek kendi müsabakalarının ve gerekse şampiyonluğa ortak olabilecek rakip takımların müsabakalarının sonucunu etkilemektir. Nitekim Spor Toto Süper Ligin ilk yarısının sonunda Trabzonspor'un 9 puan, Bursaspor'un ise 4 puan gerisinde olan Fenerbahçe, şike ve teşvik eylemlerinden haberdar dahi olmayan teknik adamının ve çoğu futbolcusunun emek ve çabaları yanında, sanıkların üstün (!) gayretleri sonucu Trabzonspor ile aynı puanda olmasına rağmen ikili averaj üstünlüğü ile ligi şampiyon olarak tamamlamıştır. Şüphesiz böyle bir süreç ve sonuç öngörülemeyeceğinden, sanıkların belli bir suç işlemek amacından söz etmek mümkün olmayıp, belirsiz sayıda suçun işlenmesi amacıyla iştirak boyutunu aşan bir yapıda bir araya geldiklerinin kabulü gerekmektedir“ dedi.



(BB)