1 Haziran 2005’te, Yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, ülke çapında, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlükleri de kuruldu. Ülke genelindeki 135 şube içinde yer alan, 16 sosyal hizmet uzmanı, 20 infaz koruma memuru bulunan Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi İzmir Şube Müdürlüğü’nün geçen yılki çalışmaları, düşündürücü bir gerçeği ortaya çıkardı. 2011 yılında, İzmir’deki çeşitli mahkemelerce haklarında denetim ve tedbir kararı alınanlara yönelik yapılan çalışmalarda, 17 bin kişi mercek altına alındı. Rakamın büyüklüğü dikkat çekerken, denetim altına alınanların yüzde 90’ının uyuşturucu madde kullananlar olduğu öğrenildi. Şube Müdürlüğü uzmanlarının, en az ayda bir kez uyuşturucu alışkanlığı bulunan kişilerle görüşüp, tedavileri ve bu bataktan kurtulmaları için yoğun çalışmalar yaptığı kaydedildi. Suça karışan kişilerin tekrar yaşama kazandırılması için yapılan çalışmalarda ikinci sırayı ise, çocuklara yönelik eğitim ve mesleki danışmanlık aldı. Özellikle, aile bütünlüğü bozulmuş olan çocukların, hem eğitimlerini sürdürmeleri hem de meslek edinmeleri için ilgili kurumlara yönlendirilmesinde büyük çaba sarfedildi. Geçen yıl 17 bin kişi arasında yer alan ve yine kamu hizmeti cezasına çarptırılanların sayısı ise 90 oldu. Bu 90 kişinin, ilgili resmi kurumlarda, iki saati yarım gün, dört saati bir gün, sekiz saati iki gün sayılmak üzere çalışarak cezalarını bitirmeye çalıştığı öğrenildi.

İŞ YÜKÜ EN ÇOK İZMİR’DE

Yetkililer, günümüz şartlarına ve yasalardaki değişikliğe göre kurulan şube müdürlüklerinin, hayata kazandırma başlığı altında faaliyette bulunduğunu, suçların çeşitlenmesi, buna göre cezaların farklılaşması nedeniyle çeşitli tedbir ve denetimlerin alındığını vurguladı. Kentte uyuşturucu, özellikle esrar kullanımındaki artışın önüne geçilmesi için yoğun çaba sarf edildiği, denetim ve tedbir anlamında, iş yükü bakımından İzmir’in Türkiye’de ilk sırayı almasının üzüntü verici olduğu kaydedildi.

BARO BAŞKANI PEKDAŞ: ETKİN BİR TEDAVİ SAĞLANMIYOR

İzmir Barosu Başkanı Avukat Sema Pekdaş, "Bu konuyu değişik boyutları ile ele almak gerekir. Uyuşturucu suçları gerçekten artıyor mu yoksa aynı kişilerle ilgili birden fazla kararlar mı var? Öncelikle haklarında denetimli serbestlik kararı verilen kişiler yönünden bir değerlendirme yapmak zorunludur, daha sonra da sistemin işleyişiyle ilgili. Türkiye’de tedavi hizmeti veren kurumlar da çok az. Bu alanda yeteri kadar personel ve uzman da bulunmamakta. Almanya’da 70 bin psikiyatri hastası yatağı bulunmaktayken, Türkiye’de geçen yıl itibariyle yatak sayısı 10 bine ulaşmamıştı. Uzman sayılarında da oran benzerdir. Etkin bir tedavi ve rehabilitasyan sağlanmaması sebebiyle, uyuşturucu kullanımı sisteminin, sürekli kendini yeniden üretmekte olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.



TT(İÖ/CK)