DSP Genel Başkanı Masum Türker, partisinin İzmir İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, Hükümet'in Türkiye'yi yönetemediğini, en önemli sorunun, PKK'nın her geçen gün terör faaliyetlerini artırması olduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün yaptığı konuşmada, kendisinden önceki terör mücadelelerini yok saydığını belirten Türker, Başbakan'ı kınadı. Türker, şunları söyledi:

"Siyasi hayatımda ilk kez bir Başbakan'ı kınıyorum. Kınamamın nedeni kendi döneminden önceki terör mücadelesini ve o dönemin yöneticilerini yok saymasından kaynaklanıyor. Hiçbir şehit cenazesinin kalkmadığı dönemin Hükümet üyesiyim. O dönemin liderliğini yapan merhum Bülent Ecevit döneminde terör sona ermiştir. Hiçbir şehit cenazesi kalkmamıştır. Genelkurmay'ı da kınıyorum. Zaman zaman o döneme ait şehir istatistikleri yayınlıyorlar. Ancak hata yaptıklarını anlıyorlar. Bunu yapmak sarı öküzün başını vermeye devam etmektir. Sarı öküzün başını vermenin ne demek olduğunu en son biz Balyoz Davası'nda görmüştük. Silahlı kuvvetlerinin mensuplarını, görevlerinin gerektirdiği gibi dik durmaya davet ediyoruz. Bu subaylar darbeye karışmazken Hükümet'in de siyasi emellerine alet olmamaları gerekiyor. Gönül ister ki başta silahlı kuvvetler olmak üzere 1999- 2003 yılları arasında terörle mücadele eden başta MİT, polis teşkilatı, tüm güvenlik güçleri ve tüm sosyal ve ekonomik yaptırımları gerçekleştiren kişiler iyilikle anılsın ve o günlerin hakkı verilsin. Başbakan'ın 'AKP iktidarından önce bu kötüydü bizim zamanımızda düzeldi. Bakmayın son günlerde yeniden terörist sayısı yükseldi' sözleri doğru değil."

"DSP'NİN DEDİĞİNİ GÜNLER SONRA GENELKURMAY AÇIKLADI"

Türker, terörün artmasında Suriye politikasının rolü olduğunu Başbakan'ın da bu ekibin başında yer aldığını öne sürerek, "Başbakan şu anda çok ciddi bir Suriye politikası sonucunda terörün artmasına yol açan ekibin başıdır. Şehitlerin ve Türkiye'nin uğrayacağı zararların ve çalkantıların hesabını verecektir. Suriye politikası her geçen gün dökülüyor. DSP olarak, olaydan sonra 'Bizim uçağımız Suriye karasularında bulunan bir Rus gemisinden atılan yeni nesil bir füze ile düşürüldü' demiştik. O gün inkar edilen şeyi bugün Genelkurmay Başkanlığı açıklamış bulunuyor. Ama 'Suriye'den atılan Rus füzesi' diyor. 'Rusların attığı Rus füzesi' denirse NATO'nun Rusya'ya karşı yaptırım kararı alması gerekiyor. Bu işin en önemli delilinden kimse söz etmiyor. Uçağın kara kutusuna ne oldu" dedi.

AFYON'DAKİ PATLAMAYI CASUSLAR YAPTI

DSP Genel Başkanı Masum Türker, Afyonkarahisar'daki patlamanın ajanlar, casuslar tarafından yapıldığını ileri sürerek, "Bu önemli bir söylemdir. Cumhuriyet savcıları oralarda casus ve ajan arasınlar. Patlama anında mevcut olanların kimliklerini arasınlar. Ordu içinde bile Türkiye'nin aleyhine hareket edenlerin olması bu Hükümet'in en büyük hatasıdır. Suriye sınırı Hatay'dan itibaren gezilirse ajanların orada cirit attığı görülür. Kimi El Kaide militanı görünümünde. Geçen yıl Arap Baharı'nda Libya'da rastladığımız aynı insanlardır. Mühimmat stoğuna göre hiçbir bomba fünyesiyle stoklanmaz. Fünyeler sadece savaşa giderken konur. Çünkü fünyeler deprem anında yörenin yerle bir olmasına neden olur. O casusları arayın. Türkiye Irak'taki yanlış politika nedeniyle bölünme durumuyla karşı karşıya gelmiştir" dedi.

BİR GÜN HUKUK SANA DA LAZIM OLACAK BAŞBAKAN

Masum Türker, Balyoz Harekatı'nda yargılanan subayların terörle etkin mücadele eden ve Irak'a operasyona sıcak bakmayan subaylar olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Türkiye'de birileri darbe yapmak isterse tankın önüne önce biz çıkar yatarız. Balyoz'da darbe yok, darbe girişimi yapılıyor, 5 bin sayfa ortaya çıkarılıyor. Bu girişimle ilgili senaryoyu ben okudum. Türk Malı bir senaryo değil. Moliere'nin tiyatro oyunlarını tercüme ederken oluşturulmuş bir askeri senaryo gibi. O zaman iktidarda olan hükümet, 57. Hükümet. Uygulama tarihi AKP iktidarına denk geldiği için ona karşıymış gibi algılanıyor. Ecevit demişti ki `Eğer bu seçim iptal edilirse parlamentoyu basacak kadar büyük meselelerle karşı karşıya geliriz.' Bu senaryo yargılanan subayların hazırladığı senaryo değildir. İki şeyin öcünü almak istediler. Yargılanın subayların önemli bir kısmı PKK terörü ile mücadele eden subaylardır. Irak'a asker gönderilmesi konusunda 58. Abdullah Gül Hükümet'inin getirdiği tasarıyı desteklemeyen subaylardan oluşmasıdır. Balyoz Harekatı'nın içinde yer alanların ve almayanların adil bir şekilde yargılanmamaları hem Türk adaleti için hem de başka şeyler adına, geleceğimiz adına üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Başbakan Erdoğan! Bir gün hukuk sana da lazım olacak, bir gün adalete sen de muhtaç olacaksın. Onun için bu bozuk hukuk düzenini diğer siyasi partilerle konuşarak yeniden dizayn etmende fayda vardır."

"BALYOZ DAVASI SANIKLARININ İKİ YIL AİHM'E GİTMELERİ ENGELLENMİŞ OLUYOR"

DSP Genel Başkanı Türker, Balyoz Davası ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru haklarının kullanımı açıklamasıyla, AİHM'e gitmelerinin iki yıl ertelendiğini öne sürerek, "Kararın verildiği gün, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, 24 Eylül'den itibaren bireysel başvuru hakkının kullanımıyla ilgili açıklama yapma ihtiyacı hissetmiştir. Bu açıklama, Balyoz ve Ergenekon'dan yargılananların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmelerinin önünü en az iki yıl daha kesme amacını taşımaktadır. İki yıl geçmedikçe bu arkadaşların AİHM'e gitme hakkı engellenmiş bulunuyor. Bunun üstü örtülüyor. Yargılananların kocalık ve babalık hakları kısıtlanıyor. Çocuklarının ve eşlerinin görüşmesi engelleniyor. Bunlar, ileri demokrasi savunucusu AKP'nin özgürlükleri nasıl kısıtladığını açıkça ortaya koymaktadır" dedi.



ED(AÖ/SS)