BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yardımcısı Gülten Kışanak ile birlikte Diyarbakır'da basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, öncelikle 25 askerin şehit olduğu Afyonkarahisar'daki patlamayla ilgili açıklama yaparak, şehit askerlere rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diledi. Demirtaş, bunun sıradan bir olay olmadığının anlaşıldığını belirterek, şöyle dedi:

"Bu kaza mıdır başka bir şey midir, adil ve etkili bir soruşturma yürütülür mü, gerçekler kamuoyuna açıklanır mı bilemiyoruz. Yani bu hükümete hiçbir şekilde güvenimiz kalmadığı için bütün olayların üstünü kendi çıkarları doğrultusunda örttüğü için doğrusu Afyon'da ne olduğunu öğrenemeyebiliriz de. Ne olursa olsun vahim ve sıradan bir olay olmadığı aşikardır. 25 askeri askeri bir cephanelikte yaşamını yitirdiği olay ile ilgili tek bir siyasi, asker ve tek bir brokratın hesap verip vermeyeceğini doğrusu merak ediyoruz. Yani böyle bir olayda tek bir komutan sorgulanacak mı, yani üst düzey bir komutan Genelkurmay Başkanı onurlu davranıp istifa edecek mi, Milli Savunma Bakanı olay ile ilgili hesap verecek mi merak ediyoruz. Burası Türkiye; insanların canının asker de olsa sivil de olsa değerinin olmadığını eski deneyimlerle biliyoruz. Herhalde bu olayda da üstünü örtmeye gündeme değiştirmeye çalışacaklardır. Fakat halkın zorla askere alınmış evlatlarının canının bu kadar ucuz olmadığını asker anaları göstermelidir. İnsanlar, gençler, rahat bir şekilde bu kadar göz göre göre yaşamını kaybetmemelidir. Hesap sorulmalı, bedeli olmalıdır. Hükümet ve komutan açısından bir bedeli olmalıdır. Bu nedenle Afyon'da yaşanan olayın özgür medya üstüne gitmelidir. Muhalefet olarak hesabı sorulana kadar gündemde tutacağız."

BDP Genel Bakanı Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı son değerlendirmeler, kullandığı sözcüklere bakarak Türkiye'nin nerede olduğunun anlaşılabildiğini söyledi. Demirtaş, ülkenin bir uçurumdan gümbür gümbür aşağı doğru gittiğini savunurken, şöyle dedi:

"Başbakan da gümbür gümbür aşağı doğru gidiyor. Panik, korku haliyle etrafındaki herkesi, muhalifleri, engel olanlara gayri ahlaki bir şekilde saldıran bir Başbakan Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun tam anlamıyla fotoğrafıdır. Yılardır hükümete doğru; gerçek yol haritası göstermeye, çözümler ürütmeye çalıştık. Bu yılın Şubat ayında akan kanın durması için BDP olarak inisiyatif almaya hazır olduğumuzu bir Bakan aracılığı ile Başbakan Erdoğan'a ilettik. O gürleyen; bizi şiddet yanlısı olmakla suçlayan Başbakan, o teklifimizi elinin tersiyle reddetmiştir. Şu anda olup biten bütün gelişmelerden birinci derece sorumlu kişi olarak herhalde askeri ve siyasi anlamda kontrolü psikolojik anlamda kontrolü yitirmesinde kendi sorumluluğunun farkındadır. Bu kadar psikyatrik sorunlar yaşayan bir Başbakan anlaşılıyor ki ülkeyi ve kendisini düşürdüğü durumun farkındadır ve bunun psikolojik ağırlığı altında kalmaktadır. Kendisini defalarca uyardık, bedeli ne olursa olsun doğruyu söylemekten çekinmedik. Bugün de o noktadayız. 'Bedeli ağır olacak', 'AKP'nin yargısı ile tehdit edileceğiz' diye doğruları söylemekten çekinmeyeceğiz.

BDP Genel Başkanı Demirtaş, Başbakan Erdoğan'a uluslararası bir rol verildiğini, bu rollerin, Kürtler'i özerlik talebinden vazgeçirmek, Kürtler'i tahrik etmek, Kürtler'i giderek bağımsızlık talebine yönlendirmek olduğunu iddia etti. Demirtaş, şöyle devam etti:

"Başbakan'a verilen uluslararası görev budur ve kendisi rolünü iyi oynamaktadır. Biz ilkesel ve partimizin programı gereği Türkiye'de özerklikten yana siyasi bir tutum aldıkça, kendisi Kürtler'i ısrarla kopuşa doğru götürecek adımları atmakta. Ben açık açık söylüyorum; Bugüne kadar bu Başbakanı durdurmaya çalıştık, bu saatten sonra kendisini durdurmak zorunda değiliz, kendisi bilir. Nerede ince ise, oradan kopar. Bizi tehdit ederek, hakaret ederek, kendisine verilen rolü oynamak uğruna halkımızın değerlerine saldırarak barışı falan koruyamaz, getiremez, çözümü getiremez. Ülkeyi nereye götürmek istiyorsa kendisine verilen görev ve rol neyse kendisi bilir. BDP ve partimizi destekleyen Kürt halkı demokratlar bugüne kadar hep çözüm noktasında samimi bir duruş ortaya koydu. Başbakan'ı bu gittiği yanlış yoldan döndürmeye çalıştılar. Ama başbakan ve tayfası bu konuda ısrarcı ise bize bedel ödeterek, halka hareket ederek, tahrik ederek başka noktaya götürmek istiyorsa ve o nokta Türkiye için tehlike olarak görülmüyorsa kendileri bilir. Açık açık söylüyoruz, kendileri bilir. Bütün bölgedeki gelişmeleri iyi değerlendirmeleri lazımdır."

'BDP'Yİ ELİ KANLILIKLA SUÇLAYACAK EN SON KİŞİ SENSİN'

Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ı eleştirirken, terörizmin tanımını anlayışını kendilerine dayatamayacağını savundu. Demirtaş, "Sizin tarif ettiğiniz terörist tanımına BDP uymak zorunda değil. Bu terörizm kavramı altında halkların siyasi ve özgürlük mücadelelerini karalamaya lekelemeye uluslararası güçlerin bu konudaki politikalarına BDP riayet etmek zorunda değil.Sizin yaptığınız, bugün Suriye genelinde yaptırdığınız kirli işlerin bir gün ortaya çıkacağını sanmayın. Ulusal ve uluslararası düzeyde bir gün size hesap sorulmayacağını asla düşünmeyin" dedi.

Demirtaş, Uludere'de düzenlenen hava operasyonunda yaşamını yitiren 34 sivilin hesabını vermeden, sorumluları ortaya çıkarmadan Başbakan'n sesinin gür çıkamayacağını söyledi. Demirtaş, "Talimatını veren sizsiniz. Sen kime bu kadar bağırıp çağırıyorsun? Öldürdüğün 34 kişinin hesabını vermeden sen başkasına hesap soramazsın. Bunun hesabını vermeden başkasını teröristlikle, alçaklıkla suçlayamazsın, Ben sana 'Alçak' desem çukurun hatırı kalır o yüzden söylemiyorum. Bizi BDP'yi BDP'lilere elli kanlılıkla suçlayacak en son kişi sensin" diye konuştu.

"İNİŞİN ÇÖZÜMÜNÜ BUL"

Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın kendisine Kandil'in yolunu gösteren açıklamalarına tepki gösterirken, "Bugün Kandil'de bulunanlar, dağda olanlar senin gibi ırkçı, şovenist, işgalci zihniyet nedeniyle zaten ordalar. Senin gibiler yüzünden çıkmışlar. Şimdi sen Başbakan olmuşsun halen dağa çıkışı teşvik ediyorsun. Senin işin Kandil'in yolunu göstermek değil, çözüm üreterek dağdan inişin yolunu göstermektir. Sen PKK kuryeliğine soyunarak insanları dağa gitmeye teşvik etmek yerine Başbakanlığını yap çözüm üret, dağın yolunu bilen biliyor merak etme. Benden daha iyi biliyorsun. Bu söylemlerinin politikalarının gençleri nasıl teşvik ettiğini iyi biliyorsun. Biz kez daha benim şahsımda Kürt gençlerini dağa Kandil'e davet ediyorsan senin bileceğin iş. Senin işin PKK kuryeliği değil, senin işin dağdan inişin çözümün yollarını bulmaktır" dedi.

'PARLAMENTO İLE İLİŞKİLERİMİZİ ELBETTE TARTIŞIRIZ'

Dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin tartışmalara da değinen Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"AKP yargısı bizi yargılayamaz. Başbakan'ın talimatı ile çalışan yargı; bir başka siyasi partiyi yargılayamaz. Meşru değildir. BDP'yi yargılayacak hiçbir savcı ve hakimin bu saatten sonra asla meşruiyeti kalmamıştır. 'Bizzat talimat verdik, yargı gereğini yapıyor' diyen bir Başbakan karşısında yargının çıkıp istifa etmesi lazımdır. Başbakan'dan talimat alan yargı ve savcının 'Bu ülkede adil yargılama yapıyoruz' dememesi lazımdır. Bu nedenle dokunulmazlıklarımızı kaldıracak olan meclis, iyi bilmeli ki bizi önüne atacakları yargı AKP'nin yargısıdır. O yargı bizi yargılayamaz. Bizi ancak seçmiş olan oy ve destek vermiş olanlar bizi siyaseten yargılayabilir. Hiçbir mahkeme bize siyaseten yargılayamaz. Ama, daha önce belirtik. Bir kez daha belirtiyoruz,. Senin ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk kalpazanlık, dolandırıcılık fezleken var mı yok mu Recep Tayyip Erdoğan. Mecliste 3 tane fezleken var. Bunun gibi yüzlerce CHP MHP AKP fezlekesi var. Gelin hepsini bir arada kaldıralım. 550 vekilin dokunulmazlığını kaldıralım. Cesaretiniz ve samimiyetiniz varsa kaldıralım. Ama yok 'BDP'yi kurban edeceğiz, tabanımızın gazını almak için eş başkanımızın arasında bulunduğu BDP'li vekilleri kurban olarak seçim AKP yargısının önüne atacağı' diyorsanız, sonuçlarını iyi hesaplamanız lazım. Bu sırada bir tutum ve olay değil bizim için. Biz kez daha bir kez daha ama son kez kendimizi gözden geçiririz, Parlamento ile ilişkilerimizi elbette tartışırız. Bu çocuk oyuncağı değildir. Başbakan talimat verecek:, meclis, yargı gereğini yapacak. Halkımız da bize talimat verir, bizde gereğini yaparız. Herkes gereğini yapar, ortaya çıkan tablo ne olursa olsun biz kaybetmeyiz. Herkes bilsin ki Kürt halkı kaybetmez. Biz istiyoruz ki Türk ve Kürt halkı birlikte kazansın. Ortadoğu'da şekillenen Kürdistan yönetimleri ile Türkiye birlikte kazansın. Bizim çabamız, arayışımız, ısrarımız bundandır. Ama bunun için halkımızın değerlerini ezdirmeyiz. Öyle öfkelenerek, bağırarak, çağırarak bu işler çözülmez, çözülen sen olursun. Hükümetin ve iktidardın çözülür. Altındaki koltuk kayar, ayağının altındaki halı kayar. Bu saatten sonra halka köpürerek, BDP'ye hakaret ederek bize geri adım attıramazsın, biz doğru bildiğimiz meşru bulduğumuz halkı bildiğimiz siyasetimize devam ederiz."

"ŞEMDİNLİ'DE DÜŞMANA SARILMADIM"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Başbakan Erdoğan'ı eleştirip Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde PKK'lılarla kuçaklaşmalarına ilişkin sözlerine yanıt verdi. Kışanak, şöyle dedi:

"Ben Şemdinli'de bir düşmana sarılmadım. Ben çözümsüz kalan Kürt sorunu nedeniyle yaşamını ortaya koymuş ölümü de göze almış dağa çıkmış bir ansana merhaba dedim. Benim için o düşman değil, Tayyip Erdoğan için o düşmansa Kürtler düşmansa çıksın bunu söylesin. Benim için bu sorunu çözme duygusunu hatırlatan bir tablodur o. Şimdiye kadar 30 bin Kürt genci ölmüşse bu bir insani, vicdani ve ahlaki sorundur. Nasıl evinde gelip rahat uyuyacağım. Bu gerçeğe sırtımı dönerek. Basın mensuplarının elinde görüntüler var, görüntülerde biz tokalaşırken umarım sorunu çözeriz, sizler de artık şehirde olursunuz teminimiz oydu. Olması gereken oydu. Başbakan çıksın açıkça söylesin bir düşmanlık hukuku mu uyguluyor yoksa Türkiye'nin içinde çözümsüz kalmış bir sorunun sonuçlarını ortadan kaldırmak için çözmeye mi odaklanacak çıksın bunu açıklasın."



FA,BB(GG/İD)