Balyoz Davasında mahkeme kararlarını açıkladı.Ağırlaştırılmış müebbet cezası alan ancak cezası 20 yıla indirilen emekli orgeneral Çetin Doğan'ın eşi Nilgün Doğan "Elimde gerekçeli karar var. Bu karar bana göre yanlız Türkiye'de değil bütün dünyada hukuk tarihine kara leke gibi düşecek" dedi. "Bizim eşlerimiz müebbet hapsi hakedecek ne yaptılar" diyen Doğan, "Senelerce dağda taşta bütün sevdiklerini ihmal ederek en zor görevleri hiç yüksünmeden yaptılar küçükcük maaşlarla. Biz onların yarısı kadar sıkınıtı çektik. O nedenle eşler ve çocuklar yarı asker sayılır. Biz asker eşi olarak gerçekten yıkılmadık.Çünkü böyle bir komik karar özel yetkili mahkemelere yakışırdı. Değişik bir şey beklemiyorduk. Bizi mahçup etmediler. Onun için mahkeme heyetine teşekkür ediyorum" diye konuştu. "Hukuk herkese lazım" diyen Doğan, "Yarın bütün dengeler değişir erkler değişir başka yerlere gelirsek ne olacak onu düşünsünler. Hukuk herkese lazım. Karşıya birsürü mahkeme salonu yapıyorlar. Bir gün oraya kendilerinin düşmeyeceği garantisi var mıTürkiye'de? Bir kere sadece Balyoz davsaında 350 kişi diğer askeri yargılamalarda onun yarısı kadar Ergenekon'dan da bir o kadar. Binlence insan şu Silivri'de ömür çürütüyor. Bunlar ülkenin düzgün insanları. Onları kalktılar bu karanlık köşelere esir ettiler. Ne uğruna Türkiye'yi ne duruma getirdiler" şeklinde konuştu.

16 yıl hapis cezası alan emekli albay Dursun Çiçek'in avukat kızı İrem Çiçek ise "Sadece müvekkilim olan babam değil bir çok sanık bunların içinde. Sıkıntılarını daha sert vuran oldu. Zaten karardan emin olan çok büyük bir çoğunluk olduğu için çünkü burada adaletsizlikten emin olanlar daha sabırlı duranlar oldu. Ama hepsinin söylediği bir cümle vardı. Biz haklıyız ve mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Sabırla deva edeceğiz" diye konuştu. "Bu insanların hayatıyla oynamak bu kadar kolay değil" diyen Çiçek, ailelerinin "Sizde sabırlı olun" diyerek kendilerine seslendiğini söyledi. Çiçek şöyle devam etti : Önünüzde ucu bucağı belli olmayan bir adeletsizlik çuvalına girmişsiniz. Durmadan sesiniz kesiliyor. Her geçen gün üzerinizdeki baskılar artıyor.Talepler, konuşmalar kaldırıldı. Mikrofonlar kapatılıyor. Men cezası veriliyor. Bu Silivri mahkemesi öyle bir hal aldıki biz hukuku adelet hakkı tanımayız burası ayrı özerk bir mahkeme... Hakikaten ayrı ve özerk bir mahkeme kurdular ama 2012 yılında Türk yargı sisteminin getirildiği bu durum içler acısı. bir hukuçu olarak bu tablonun içinde yer almaktan zul duyuyorum. Bazı sanıklar savunmalarını yapmadılar. Biz avukatlar duruşmalara girmedik. Girmememizin sebebide çok açıktı. Delilleri toplamadınız bilirkişi raporu almadınız. Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök hani bu darbeyi engellemişti. Onlar bu davanın en temel delili. Fakat bunu bile yapmadınız. Dolayısıyla biz girmiyoruz dedik. Bazıları savunma yapmadı. Bazıları savunma yaptı. Savunma yapanlar iyi halden yararlandı. Yapmayanlar hakkında herhangi bir indirim kararı olmadı. Mahkeme burada iyi niyetli olmadığnı ortaya çkardı. Çünkü kimeyi savunma yapmaya zorlayamazsınız. Bunuda iyi hal kötü hal diye ayıramazsınız. 3 yıldır bu Silivri toplama kampının içindeyim. İlk geldiğimde böyle değildi. Benim saygı duyduğum yargıçların bu durumunu görünce umudum olduğunu söyleyemeyeceğim.