BDP resmi internet sitesinde yer alan şikayet dilekçesinde 8 maddeden oluşan gerekçeler sıralandı. Şikayet dilekçesinde Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdüren Orgeneral Necdet Özel’in, bir gazetede "PKK'nin adını gündemden sileceğiz" başlığıyla bir röportajının yayınlandığı belirtilerek, "Yakınılan, bu röportajda yetkisi kapsamında olmamasına karşın siyaseti ve yargıyı ilgilendiren bir takım konularda açıklamalarda bulunmuştur" denildi. 

Şikayet dilekçesinde maddeler halinde verilen gerekçelerde şu ifadeler yeraldı:

"Ayrıca, 'KCK alternatif yapılanmadır' başlığı altında bağımsız yargıyı etki altına alabilecek bir takım açıklamalar yapmıştır. Oysa kamuoyunda 'KCK operasyonları ve tutuklamaları' olarak bilinen ve halen yaklaşık 6 bin 200 kişinin tutuklu, bir o kadarının da tutuksuz yargılandığı bu davalar, henüz sonuçlanmış değildir. Yargılamanın devam ettiği, henüz hiçbir kesin yargının ortaya çıkmadığı ve hepsinden önemlisi binlerce insanın kaderini belirleyen bu yargılama sürecinin böyle açıklamalardan olumsuz etkileneceği açıktır. Çünkü bu açıklamaların sahibi ülkenin genelkurmay başkanıdır. Bu konumdaki bir kimsenin yapacağı açıklamaların yargı ve kamuoyu üzerinde belli bir etkiye yol açacağı şüpheden uzaktır. Bu nedenle yakınılanın bu ve benzer husustaki beyanları Türk Ceza Kanunu'nun 'yargı görevi yapanı etkileme' suçunu düzenleyen 277'nci maddesine göre suç oluşturmaktadır"

"KÜRTÇE EĞİTİMİ UYGUN GÖRMÜYORUM"

Gerekçelerin yeraldığı başka bölümde Orgeneral Özel'in Kürtçe eğitim ile ilgili düşüncelerine yer verilerek, "Yakınılan, 'Kürtçe eğitimi uygun görmüyorum' başlığı altında doğrudan siyasetin yetki sahasına müdahale niteliğinde beyanlarda bulunmuştur. Kürtçe eğitim hakkındaki bu beyan, kamuoyu tarafından da son derece sakıncalı ve askerin siyasete müdahalesi olarak değerlendirilmiştir. Bu konuda çeşitli kesimlere hitap eden bir çok gazeteci, yazar ve siyasetçinin yakınılanı eleştiren yazı ve açıklamaları olmuştur. Çünkü 'Anadilinde Eğitim' konusu, siyasetin çözüm üretmeye çalıştığı en önemli ve hassas sorunların başında gelmektedir. Daha da önemlisi, bilindiği gibi TBMM çatısı altında, içinde bu konunun da tartışıldığı Yeni Anayasa çalışmaları devam etmektedir. Böylesi bir dönemde yakınılanın, ülkenin elinde silah bulunduran bir kurumunun en üst amiri sıfatıyla siyasi görüş beyan etmesi hukuka aykırı bir fiildir. Bu davranışı aynı zamanda Askeri Ceza Kanunu'nun 'siyasi amaçla demeç verme' suçuna ilişkin 148'nci maddesi kapsamında suç teşkil etmektedir" denildi.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DE ELEŞTİRİLEBİLİR

Dilekçede "Sakık'a Meclis cevap vermeliydi" başlıklı bölümde ise şu ifadeler yeraldı:

"Yakınılan, 'Sakık’a yanıtı Meclis vermeliydi' başlığı altında, TBMM çatısı altındaki bir siyasi parti (Barış ve Demokrasi Partisi) ve ona mensup bir milletvekili (Sırrı Sakık) hakkında olumsuz beyanlarda bulunmuştur. Yakınılanın buna gereksinim duymasının sebebi ise, adı geçen milletvekilinin gündemdeki bir sorun hakkında kendi farklı düşüncesini beyan etmesidir. Bu bağlamda muhalefetin görevi, iktidarı ve bürokrasiyi takdir etmek değildir. Uygulamalarına bağlı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri de eleştirilebilir, Devlet Su İşleri de. Muhalefet milletvekilinin eleştirisi bu kurumlardan birini ilgilendirdiğinde, buna cevap verecek olan Devlet Su İşleri Genel Müdürü olamayacağı gibi, Genelkurmay Başkanı da olamaz"

Dilekçenin son bölümünde, bir vatandaş olarak Anayasal şikayet hakkını kullanmanın yanı sıra, BDP Genel Başkanı olarak da bu şikayeti zorunlu görüldüğü belirtilen dilekçede, açıklanan ve doğrudan gözetilecek nedenlerle yakınılan hakkında kovuşturma yapılmasına ve cezalandırılmasına karar verilmesi istendi.



MT(GG/İD)