Ben ise esas E Grubu'ndaki maçlardan umutluydum zaten. Kısmette son grup maçlarını, Paris'te Stade de France yakınlarında, stadyumdan çıkan İzlandalı ve Avusturyalı taraftarlarla izlemek, takip etmek varmış.

Tam Belçika'nın golüyle biraz rahatlamıştım ki, İrlandalı Brady'nin İtalya maçında galibiyeti getiren o golü geldi. Yıkıldım.

Tam 'istediğim skorlar, istediğim rakip' derken, averajla 17. olup iki gol farkla elendik.

Tablonun bir tarafında İsviçre, Polonya, Hırvatistan, Portekiz, Galler, Kuzey İrlanda, Belçika, Macaristan...

Diğer tarafta ise Almanya, Slovakya, İtalya, İspanya, Fransa, İrlanda, İngiltere, İzlanda...

Ve biz tur atlasak, hiçbiri bu turnuvada şampiyon olmamış takımların olduğu tarafta yer alacak ve ikinci turda Galler'le karşılaşacaktık. Kötü başladığımız turnuvalarda eleme maçlarında neler yaptığımız da malum.

Fatih Hoca turnuva öncesi Mart ayında yaptığı açıklamada, "Hesap çok açık. Final oynamak istiyoruz" demişti. Doğrusu burun kıvırmıştım.

Şimdi şu tabloya bir daha bakıyorum. Bir daha önümüze böyle bir fırsat gelir mi? Bilmiyorum. Yazık.