Bir erkek çocuğun "kalıcı olarak" taklit ettiği kişiler... Baba, abi, dayı gibi akrabalardan... Sevdiği ya da hayran olduğu arkadaşlar arasından çıkar çoğunlukla... Diğer taklitler ise hevesten ibarettir, gelip geçicidir.

Filmlerdeki sigaraları buzlamak ise tam tersine dikkati çeker. Çocuk hiç yoktan, "nedir benden gizledikleri" diye meraklanır. Fırsat bulduğunda sigara içer.
Uzun süre içtikten sonra sigara karşıtı olmuş bir insan olarak önerim... Yüksek vergi ve kamusal alanlarda uygulanacak tavizsiz yasaktır.
Ötesine geçmemek gerek.

Not: Bu konuda en çok kızdığım ise fotomontajla Atatürk'ün elinden sigarasının alınmasıdır. Hangi hakla bunu yapıyorlar? Siyasi rakiplerini fotoğraflardan sildiren Stalin'den farkları yok. O iktidar hırsıyla yapardı, bunlar iyi niyetle yapıyor. Ama sonuç aynı: Tarih tarif ediliyor.)
***

Filmlerde sigarayı buzlamanın nasıl bir saçmalığa yol açtığına geçen akşam bir kez daha şahit oldum.
'The Hour' adlı İngiliz dizisi 1956'da geçiyor: BBC-TV'de haber programı yapan ekip, Mısır Devlet Başkanı Nasır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirmek istemesiyle birlikte, casusların hedefi oluyor... (Fox Life)
Dizinin kahramanı bir sigara tablası buluyor. İçindeki tek sigaranın bir delil olabileceğini fark ediyor. Tütünü boşaltıp sigara kâğıdını açıyor. Ve aradığını buluyor.
İyi de, kahramanımız ne buldu? Göremedik çünkü buzlanmıştı...
Filme müdahale edilmesi yüzünden, olup biteni çok sonra, başka bir sahne vesilesiyle kavradık: Sigaranın kâğıdı aslında bir şifre anahtarıydı!
Buzlama, çoğu seyircinin Soğuk Savaş döneminin casuslar dünyasını anlamasını engellemiş oldu: Çünkü toplu iğne delikleri açılmış sigara kâğıdı, gazetedeki bulmacanın üstüne konulduğunda, ortaya bir mesaj çıkıyordu.
Benim bunları yazarken sürekli sigaradan bahsetmem bile buzlama uygulamasının yanlışlığını gösteriyor.(..)

SABAH GAZETESİ-Emre Aköz