Çin ajansı Xinhua’nın konuyla ilgili haberi şöyle:


Haziran ayı başlarında ABD Merkez Bankasının parasal genişleme politikasında durgunluk beklentisi, Türkiye’deki protesto eylemlerinin etkisi ve Türkiye’nin içinde bulunduğu finans piyasalarındaki büyük dalgalanmalar, liranın döviz karşında büyük bir düşüş yaşamasına sebep oldu. Buna son günlerdeki ekonomik kalkınmadaki belirsizlik de eklendi. Türkiye Merkez Bankası da finansal piyasalara istikrar getirmek için faiz oranlarını yükseltmeye başladı.

Her şeye rağmen veriler, Türk ekonomisinin büyüme oranının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 3 olduğunu, geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 1,4’lük büyüme oranından daha büyük olduğunu, orta dereceli bir büyümeye erişildiğini, yılın ilk yarısı için büyüme oranının yaklaşık yüzde 3,5 olarak tahmin edilmiş olduğunu gösteriyor.

 Borsa Hâlâ İstikrarlı… Asıl Çelişki de Bu


Birkaç yıldır iki büyük sorun, Türk ekonomisinin altüst olmasına sebep oluyordu. Yılın ilk yarısında yüksek enflasyon oranı ve cari işlemler açığının daha iyi yönetilmesi, Türk ekonomisinin ikinci yarıyılda istikrarlı bir büyüme gerçekleştirmesini sağladı.

2012 yılında enflasyon oranı yaklaşık yüzde 9,8 olarak gerçekleşti ve Türk hükûmetinin ekonomik politika seçeneklerini zorlaştıran büyük bir soruna dönüştü. Ama bu yılın ilk yarısında Türkiye’nin enflasyon oranı yaklaşık yüzde 7,1 oldu. Bazı analistler, çok yakın bir zamanda dünya çapındaki ürün fiyatlarındaki düşüşle beraber Türkiye’de de gelecek birkaç ay içinde ürün fiyatlarındaki düşüşün devam etmesini öngörüyorlar. Tahminlere göre bu yıl sonuna kadar enflasyon oranının 5,3 seviyesine düşmesi bekleniyor.

Bunların dışında ihracatta devam eden büyümenin yararıyla Türkiye’nin sürekli eleştirilen cari açığı, yılın ilk çeyreğinde 380 milyon dolar düşerek toplamda 15 milyar 900 milyon olarak gerçekleşti.

Türk hükûmetinin finansal durumu da geçen yıla kıyasla kısmen iyileşti. Geçen yılki 16 milyar 200 milyon dolarlık bütçe açığıyla kıyaslandığında bu yılın ilk yarısında Türk hükûmetinin 1 milyar 600 milyon dolarlık kâr elde etmesi, ikinci yarıyıldaki ekonomi politikalarının uygulanmasının bir temele oturtulmasını sağladı.

 Gelecekte Büyümede Zorluklarla Karşılaşılması Beklenebilir


Ekonominin iyi olduğu zamanlarda, Türk ekonomisinde yılın ilk yarısında gözardı edilemez bazı sorunlar ortaya çıkar ve bu sorunların uygun bir şekilde ortadan kaldırılıp kaldırılamaması, büyük ölçüde yılın ikinci yarısındaki ekonomik büyümeye bağlı olur.


İlk bakışta, ihracatın büyüme oranının, olumsuz bir düşüş eğilimde olduğu görülüyor. Mayıs ayında Türkiye’nin ihracattaki büyüme oranı ocak ayındaki yüzde 11’den büyük değer kaybederek yüzde 1,4’e düştü. Mart ve nisan aylarındaki büyüme oranı negatif bir büyüme gösterdi. Bu yıl ocak ayından mayıs ayına kadar Türkiye’nin dış ticaret açığı 35 milyar 800 milyon dolara ulaştı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artış gösterdi. İhracattaki düşüş ve genişleyen ticaret açığı, Türkiye’nin yılın ikinci yarısındaki ekonomik beklentilerini ciddi anlamda etkileyecektir.

Türkiye’de bu yıl ocak-nisan aylarındaki işsizlik oranı yaklaşık yüzde 10,1 e ulaştı ve bu geçen yılkı yüzde 9,2’ye göre çok yüksek.


Ancak kusurlar mükemmelliği engellemiyor. Yakın komşu Avrupa ekonomisindeki enkaz vesilesiyle Türk ekonomisi, yılın ilk yarısında yine de yaklaşık yüzde 3’lük orta derecede bir büyüme sağladı ve yavaş da olsa yükselme eğilimini korudu. Bir bütün olarak ele alındığında Türkiye’nin bu yılki ekonomik büyüme oranı, önce düşük sonra yüksek şekilde devam edecektir. İkinci yarıyıldaki büyüme oranı, ilk yarıyıla kıyasla daha hızlı ve tahminen yıllık bazda yaklaşık yüzde 4 civarında olacaktır.