Açıklamada şu ifadeler dikkat çekti:

"Halkoylaması kesinlikle şaibelidir ve böylesi bir olay dünyanın her hangi bir demokratik ülkesinde gerçekleştirilmiş olsaydı, bağımsız bir yargı sistemi hesabını sorar ve seçimler iptal edilirdi. Nitekim Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçimleri buna açık örnektir. Kullanılan oy pusulasının içinde bulunduğu zarfların ağzının açık olması sebebiyle, Avusturya Anayasa Mahkemesi seçimleri yenileme kararı vermiştir. Geçtiğimiz Aralık ayı içerisinde Avusturya halkı ikinci kez sandık başına gitmiş -ve anayasa gereği siyasi sorumluluğu olmayan- Cumhurbaşkanlarını seçmiştir."

İşte o açıklamanın tam metni:

16 Nisan 2017 Halk Oylaması sürecini hep birlikte yaşadık. Bu süreçte görev alarak yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hukukun üstünlüğü için mücadele eden, tek adam rejimine karşı demokrasiden yana tavır koyan; toplantılarımıza katılan ya da sosyal medyadan izleyen, düşüncelerini paylaşan tüm vatandaşlarımıza, tercihi ne olursa olsun oyunu veren herkese içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.

16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu eşit şartlara sahip olmayan bir ortamda gerçekleşmiş ve kampanyanın iki tarafı eşit olanaklara sahip olmamıştır. Altyapı projelerinin açılış merasimleri gibi devlet törenleri kampanya amacıyla kullanılmış, ilgili şehirlerde etkinlik günleri için kamuya ait toplu taşıma araçları sürekli olarak ücretsiz kullanıma sunulmuştur. Seçmenlere tarafsız bilgi sağlanmamıştır. Referandum, başarısız darbe girişimi sonrasında ilan edilen vazgeçilmez olan temel özgürlüklerin kısıtlandığı bir olağanüstü hal altında gerçekleşmiştir. Medyada tek bir tarafın baskın şekilde yer alması ve medyaya yönelik kısıtlamalar seçmenlerin çoğulcu fikirlere erişimini azaltmıştır.

Bugün geldiğimiz noktada ise tüm bu eşitsizliklere ve hatta Yüksek Seçim Kurulunun anayasada tanımlı seçim güvenliğini yok saymasına rağmen, Hayır cephesinin açık galibiyetini görüyoruz!

Millet, iradesini sandıklarda ‘hayır’ oyu vererek göstermiştir. Sandık güvenliğini ve adaleti tesis etmesi gereken YSK ise oylama başladıktan sonra aldığı kararlarla, türlü Ali Cengiz Oyunlarının gerçekleşmesine adeta göz yummuştur.

Yüksek Seçim Kurulu, iki buçuk milyonun üzerinde mühürsüz oy pusulası ve zarfı anayasanın ilgili hükümlerini ayaklar altına alarak geçerli saymıştır. YSK üyeleri yasa yapma yetkisini nereden almaktadır? YSK hangi gerekçeyle kendini TBMM'den üstün görmektedir?

Birçok medya kanalından görüleceği üzere sandık kurulu üyeleri veya muhtarların, vatandaşlarla birlikte oy verme kabinlerine girip vatandaşın özgür oy verme hakkını gasp ettiği tespit edilmiştir.

Benzer haberler arasında bazı Sandık Başkanlarının toplu şekilde, Evet pusulularına oy bastıkları görülmektedir. Bütün bu usulsüzlükler değerlendirildiğinde, sizce adalet bu referandum oylamasının neresindedir?

Milletimizin kararı başımızın üstündedir!

Fakat devlet imkânları kullanılarak, Anadolu Ajansı başta olmak üzere birçok kurumun seçmeni yönlendirici biat kültürünün tezahürü olan bu ikiyüzlü tavrı kabul edilemez. YSK parti sistemlerine sandıkların henüz %9'unu dahi girmemişken, AA sandıkların yüzde 50%’sinin açıldığını iddia etmiş ve Evet cephesinin yüzde 65% ile önde olduğunu göstermiştir. Yine aynı AA geçen 4-5 saat içinde Evet oylarını yüzde 51%lere kadar indirip, milletin vergileriyle milleti yanıltma aymazlığını adeta bir senaryo gereği gibi icra edip toplum mühendisliğine soyunmuştur.

Yukarıda belirttiğimiz usulsüzlükler de göstermektedir ki bu Halkoylaması kesinlikle şaibelidir ve böylesi bir olay dünyanın her hangi bir demokratik ülkesinde gerçekleştirilmiş olsaydı, bağımsız bir yargı sistemi hesabını sorar ve seçimler iptal edilirdi. Nitekim Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçimleri buna açık örnektir. Kullanılan oy pusulasının içinde bulunduğu zarfların ağzının açık olması sebebiyle, Avusturya Anayasa Mahkemesi seçimleri yenileme kararı vermiştir. Geçtiğimiz Aralık ayı içerisinde Avusturya halkı ikinci kez sandık başına gitmiş -ve anayasa gereği siyasi sorumluluğu olmayan- Cumhurbaşkanlarını seçmiştir.

Çağrımız, partili partisiz tüm yurttaşlarımızadır! Bu sonuç ülkemizin yararına değil zararınadır! Keza bu oylama Türk Demokrasi tarihinde kara bir lekedir ve bu oylamanın adı tarihin tozlu sayfalarında ‘Mühürsüz Seçim’ olarak yer alacaktır. Milletçe istikbalimize ve cumhuriyetimizin tüm kazanımlarına yazıktır!

Bu sebeple; onurunu, vicdanını ve insafını yitirmemiş vatandaşlarımızı, Yüksek Seçim Kurulu yetkililerinin bu hukuk dışı kararlarına karşı demokratik ortamda ses çıkarmaya çağırıyor, adaletsizliğe DUR diyoruz!

Hiç kimse unutmasın bir ülkü etrafında hepimiz birleştik. Türkiye’nin bekası için, demokrasimiz için, hepimizin özgürlüğü için, düşüncelerimizi özgürce ifade etmek için demokrasi paydasında birleştik. Biz gerçekten de bir tarih yazdık ve bu destanı hep birlikte yazdık.

Tüm bu hukuksuzluğa dur demek için adeta 24 saat ara vermeden çalışan, başta Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’na ve onun nezdinde tüm parti emekçilerimiz ile hakkını aramaya devam eden duyarlı vatandaşlarımıza minnettar olduğumuzu ifade etmek isteriz.

BU SEÇİMİ TANIMIYORUZ, TANIMAYACAĞIZ!

Sn. Genel Başkanımızın tabiriyle; Mühür yoksa sözümüz bitmemiştir. Şunu da kimse unutmasın: Üsküdar’a geçen ve çalınan atını geri alan Köroğlu’dur. Tarih, çalınan atını geri alan Köroğlu’nu yazar; tarih, atı çalan hırsızları asla yazmaz! diyor, hepinize saygılarımızı sunuyoruz!

CHP YURTDIŞI BİRLİKLERİ