Hükümet olup bitene aldırmaz görünmenin ötesinde kışkırtmaktan da geri durmuyor. Suriye’deki Kürtlere ne yapmaları gerektiğini öğretiyor, Alevileri aşağılamayı sürdürüyor ve her yere asker göndererek tehdit etmekten de geri durmuyor.
Önümüzdeki günlerde barış ortamından iyice uzaklaşılacağı görülüyor.
Avrupa Barış Meclisi, ikinci kongreden sonraki ilk sekretarya toplantısında, yaşanılan ortamın özelliklerini dikkate alarak, barış mücadelesinde bazı değişikliklere gidilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Buna göre:
Silahların susması, görüşmelerin başlaması ve Kürt halkının demokratik haklarının tanınması için çağrı ve mücadele etmekten geri durmayacağız; ancak günde ortalama bir kadının öldürüldüğü, Alevilere ve Hıristiyanlara yönelik saldırıların arttığı toplumumuzda şiddet artan oranda günlük yaşamın ayrılmaz parçası haline gelmektedir. Savaşın daha da uzun sürmesi durumunda benzeri bir durumla karşılaşılması tehlikesi artmaktadır. Düşük yoğunluklu, bazen şiddetlenen bazen zayıflayan ama sürekli olarak var olan ve alışılmış bir savaş…
ABM içinde yaşadığımız ve dozu gittikçe artan şiddet toplumunda barışın ancak toplumsal düzende önemli değişiklerle gerçekleşebileceğini savunur. Barış mücadelesi, toplumsal değişim mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.
ABM, pratik mücadelesinin yanı sıra, şiddet toplumunun geçmişteki ve günümüzdeki temellerinin araştırılması ve konuyla ilgili eğitime yönelmek gerektiği görüşündedir. Zorunlu olarak dar bir çevrede başlayacak bu eğitim, giderek barış mücadelesinin karmaşıklığının ve bize özgü yönlerinin daha iyi kavranmasını ve sonuçta bu mücadelenin daha etkin yürütülmesini sağlayacaktır.
AKP’ye çatışmaların durdurulması, Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması ve KCK tutuklularının serbest bırakılması için yeniden çağrı yapıyoruz. Bunlar barış ortamının sağlanmasının asgari şartlarıdır. Savaş toplumun günlük hayatına iyice yerleştiğinde, artık istenildiği zaman durdurulması da mümkün olmayacaktır.
 AVRUPA BARIŞ MECLİSİ