Frankfurt ve Köln 'deki şehir tiyatrolarında, NSU cinayetlerinin irdelendiği iki farklı oyun sahneleniyor. Birinde ırkçı terör saldırılarının kurbanlarda yol açtığı travmalar, diğerinde üç sanığın kafasının içindekiler üzerinden değerlendiriliyor.

Üç insan nasıl üç katile dönüşür? 'Beyaz Kurt' adlı oyunla Frankfurt'ta tam da bu sorunun cevabı açıklanmaya çalışılıyor. Köln'de ise 'Boşluk' adlı oyun sahneleniyor.
Oyunda terör saldırılarının Alman toplumunu nasıl değiştirdiği irdeleniyor.


Kurbanların bakış açısı

Her iki oyunun da ana teması, Nasyonal Sosyalist Yeraltı hücresinin terör saldırıları... NSU, 10 kişinin cinayetinden sorumlu tutuluyor. Gerekçeleri ise yabancı düşmanlığı. Cinayetin kurbanları 8'i Türkiye kökenli, biri Yunan asıllı göçmenler ve bir de polis memuru. Cinayeti işleyenler: Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschäpe. İki erkek sanık 2011'de intihar etti, kadın sanık yargılanıyor.

Yönetmen Nuran David Calis, Köln'de düzenlenen saldırıları kurbanların bakışından, korku ve travmalarından işliyor: "Beni saldırıların, toplum ve kurbanların hayatları üzerindeki etkileri ilgilendiriyor daha çok. Ancak sadece bir belgesel olarak ilgimi çekmiyor. Bu akşam gerçeklik ve kurgu arasında çalıştığımızı düşünüyorum."

Bunun için Calis, Kölnlü oyuncuları, amatör oyuncularla bir araya getiriyor. Beate Zschäpe'nin yargı sürecinden ve haberlere yansıyan görüntüleri de oyuna dâhil ediyor: "Sadece cinayetlerden bahsediliyor. Bunlar tamamen olağan buldukları cinayetler onlar için. Ve sorun da bu zaten. Ve bunu aydınlatıp, süreci ilerletmezsek, on yıl sonra yeniden yaşanabilir. O zaman unutacağız ve gerçek sorun olan ırkçılıkla mücadele etmeyeceğiz."

Frankfurt'ta NSU konusuna çok farklı bir açıdan yaklaşılıyor. Oyunda, "saldırganların kafasının içine girilmeye" çalışılıyor. Üç saldırgan, Almanya'nın doğusunda yaşıyor. Her geçen gün toplumdan uzaklaşan üç sanık, izole yaşamaya başlıyor.

Genel itibariyle iki oyunun da amacı ortak. Toplumda çürümenin olduğu kesimi ortaya çıkarmaya çalışıyorlar…

'3 canavar'

Beyaz Kurt'un yazarı Lothar Kittstein: "Beni şaşırtan, Alman kamuoyunda demokratik Almanya ile hiç bir ilgisi olmayan, deyim yerindeyse bu üç canavar için farklı bir algı oluşturulması, bana öyle geliyor. Çünkü derinlemesine irdelediğiniz zaman, ülkede Neonazi ideolojisine duyarlı özlemlerin varlığını görüyorsunuz."

Boşluk adlı oyun, somut bir vakayı işliyor. Üç sanığın hiç şüphesiz en fazla ses getiren on yıl önceki çivili bomba saldırısını sahneye taşıyor.Çoğunlukla Türkiye kökenlilere ait dükkânların bulunduğu Köln'deki Keup sokağındaki saldırıda, kimileri ağır 22 kişi yaralandı. O dönem yetkililer terör saldırısı ihtimali üzerinde durmadı... Ölümcül bir hata...

Zanlılar yıllarca suç çeteleri arasında arandı. 'Döner cinayetleri' tanımlamaları yapıldı. Sokak sakinleri ve dükkân sahipleri için bu tanım hala saldırıların kendisinden dahi daha kötü..Keup sokağı sakini Meral Şahin: "Sonrasında bu kadar yalnız bırakılıp, suçlu gösterilmek bizi mahvetti. Bugün yeniden her şeyi açıp, yeniden değerlendirip, ayağa kalktığımız bir noktaya geldik. Üstelik dayanışma içindeyiz ve bu harika."

Meral Şahin de tıpkı diğer birçok Keup Sokağı sakini gibi oyunda rol aldı. İlk kez kurbanlar, sanatçılardan destek gördü ve hikâyelerini kendileri anlatabildi. Köln'deki oyun Frankfurt'dakinden biraz daha farklı olduğu için belki de bu kadar gerçekçi ve etkileyici. Çünkü terörün geride bıraktığı her boşluğu her yarayı gözler önüne seriyor...

KEUP SOKAĞINDAKİ ÇİVİLİ BOMBA OLAYI NASIL YAŞANMIŞTI


NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü) adlı ırkçı terör örgütü mensupları, 9 Haziran 2004 tarihinde Köln Keupstraße de, saat 16:00 da Özcan berber salonunun önüne daha önce yerleştirdikleri çivili bombayı patlatarak, dört kişi ağır olmak üzere, 22 insanın yaralanmasına neden olmuşlardı. Yaralı kişiler saldırıyı bir şans eseri büyük bir şok yaşayarak atlattılar. Olaydan sonra Federal Kriminal Dairesinin yaptığı araştırmalar sonucu bombadaki tahrip gücünün yüzlerce insanın hayatına mal olabileceğini tesbit etti.

Kanlı olay Türkiye kökenlilerin yoğun olarak yaşadıkları Köln'de büyük bir korku ve panik yarattı. Almanya İçişleri Bakanlığı, saldırının ırkçı Neonaziler tarafından yapılma ihtimali üzerinde durmayarak incelemeye bile almadı. Saldırı sonrası soruşturma 8'i Türkiye kökenli 10 kişinin öldürüldüğü Münih NSU cinayetlerinde görüldüğü gibi, senelerce olayın mağdurları arasında devam etti. Yıllar sonra NSU adlı ırkçı örgüt , olayın sorumlusu ilan edildi. Münih'te devam eden davada, birçok önemli belgenin savcılık ve polis tarafından "imha edilmiş" olması veya "kaybolması" Almanya'daki ırkçılığın kurumsal boyutlara ulaştığının açık bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.