Sevgili okuyucular,


Her yer Taksim,  her yer direniş, sloganı ile başlayan, gezi parkı direnişi 14. Gününde ivme kazanarak, kitleselleşip büyümektedir.
İstanbul’dan sonra ülkenin her tarafına yayılan ve politik talepleri de içeren direniş, ülkenin önemli kentlerinde katlanarak büyümektedir.


Dün gece Ankara Mamak semtindeydim. Mamak Tuzlu çayır kavşağında toplanan on bini aşkın kitle tek yumruk tek ses haykırıyorlardı. 
‘hükümet istifa’ Tayyip istifa’ ‘başbakan önümüzde diz çökecektir’  sloganları, karanlığı aydınlatırcasına gökyüzüne yükselmekteydi.

Ankara Mamak' ta polis yoktu, hükümet güçleri yoktu, gaz bombası yoktu, tazyikli su yoktu, polis copu yoktu, kısacası devletin terörü esmiyordu. Kitleler kendi halinde demokratik taleplerini saygınlıkla dile getiren, ağırbaşlı bir eylemlilik içinde, ‘faşizme karşı omuz, omuza’  haykırışları ile dayanışma içindeydiler!

Evet, ’cin şişeden çıktı, bir daha tekrar şişeye girmez’ deyimi, gezi parkı direnişi ile başlayan sürece denk düşmektedir. Kitlelerin talepleri artık, çevresel talepleri de aşarak, siyasal ve sosyal talepleri kapsamaktadır. AKP iktidarı ve Başbakan R.T. Erdoğan’ın kitlelerin gücünü küçümseyen, ‘hoyratça’ bakan anlayışlarından bunalan kitlelerin, talepleri iktidar değişikliğini de içermektedir. Aksi durum kilelerin, devrimci, kahredici direnişi karşısında, ‘inatlaşmak’ hiçbir çözüm sağlamayacaktır.


Ankara Mamak halkının direnişinin şahidi oldum. Dile getirdikleri taleplerin canlı şahidiydim. Yandaş medya görmemezlikten gelebilir.
Kendine ‘ana akım medya’ yakıştırmasında bulunan, medya organlarının görmemezlikten gelmeleri, gerçeği değiştiremeyecektir.

Kitleler devrimci, kahredici direnişinin yanında, yaratıcı da davranmaktadır. Direnişe katılımcıların, 6 aylıktan, 80 yaşına kadar insanlardan oluştuğuna şahit oldum.


Her ye Taksim, her yer direniş eylemliliği, çeşitli kesimlerden, farklı düşüncelerden toplulukları bir araya getirmiştir. Farklı insan topluluklarının ortak noktası, ‘faşizme karşı omuz, omuza’ ortak direnme ruhu olmuştur.
Yukarda da değindim, farklılıkların birlikteliği, yaratıcı davranmayı da beraberinde getirmiştir. Ellerindeki flamalarda, kitlelerin yaratıcılığını yansıtan sözler dikkatimi çekmiştir.

Bunlardan, ‘2002 model kelepir hükümet satılıktır.’ Flaması dikkatimi çekti. Bu ve buna benzer flamalar yoğunluktaydı. İlk bakışta sıradan bir vaka gibi algılanabilir. Ama öyle değil. 


Önemli bir yaratıcılıktır. Direniş hatlarında bu ve buna benzer yaratıcılıklar, kitlelerin uzak ufuklara yönelik direniş ruhunu genişletir. Aslında bu ve benzeri yaratıcılıklar kitlelerin devrimci ve kahredici etkisini artırır.
Direniş hattına bulunan kitlelerin arayış içinde, yenilik yaratma çabaları, taleplerini genişletmeleri, politik taleplerle harmanlamaları, iktidarlar için tehlike çanlarının çaldığı anlamına gelmektedir.


AKP ve Başbakanın, ‘inat’laşması’ beyhude bir çabadır. Kitlelerin devrimci, kahredici girişimleri karşısında, ‘diz çökmeye’ muktedir’dir.
AKP faşizmi kendi mezarını, kendi kazmıştır. Kitleler üzerinde uygulanan baskı, zulüm, ayrımcılık, yoksulluk ve yolsuzlukla birleşince, kendi sonunu hazırlamak kaçınılmaz oldu!


Ankara Mamak direnişi, 13. Gününde, AKP ve başbakana ‘diz çöktürme’
noktasında ileri atılmış bir adımdır. Bu adımın emarelerini, Başbakanın Taksim eylem platformu ile görüşmesinin açıklanmasıdır. Kitlelerin direniş ruhu, birlikteliği, kahrediciliği, yaratıcılığı AKP iktidarını, Başbakanın saltanatını salmaya ve yerinde yok etmeye muktedir’dir.


Direnenlere bin selam!


 11.06.2013