Modası geçmiş 'ırk' kelimesinin Alman anayasasından çıkarılması isteniyor.

Irk kelimesi ideolojik olarak tanımlandığı için bunun Alman anayasasından çoktan çıkarılması gerekiyordu.

Yeşillerin önerisine SPD içindeki sol kanat, Sol Parti ve FDP'den destek geldi.

Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer (CSU) ise kuşkuyla yaklaştı. Girişim "yanlış sinyal gönderebilir" dedi. Tartışmayı engellemek istemedi. Ancak "Almanya'da ırkçılığın nedenini sıfır noktasına getirmemiz daha önemli" açıklamasını yaptı. Federal Adalet Bakanı Christine Lambrecht'ten (SPD) de alkış yoktu. Bir sözcü, Temel Yasada "ırk" teriminin, azınlıklara Nasyonal Sosyalist zulmünden kaynaklandığını söyledi. 

Dünya çapında ırkçılığa karşı protesto gösterilerinin ardından, Almanya'da hükümetin etnik azınlıklara karşı ayrımcılıkla mücadele baskısı artıyor. AfD dışındaki tüm muhalefet partileri Yeşillerin "ırk" kelimesini anayasadan silme talebini destekliyor.

Temel Yasanın 3. Maddesi, “ırkları” nedeniyle kimseye ayrımcılık yapılmaması gerektiğini belirtmektedir. Terim bilim adamları arasında modası geçmiş kabul ediliyor. Farklı dışsal özelliklere rağmen, insan genomu ırk tarafından parçalanamaz. Bunun, 1949'da anayasaya yazılması, esas olarak Nasyonal Sosyalist ırksal delilikten kaynaklanıyordu.

Gerici tutucu çevreler her dönemde kendi ırklarına sıkı sıkıya sarılırlar. Kendi ırklarının diğer ırklardan üstün olduğunu lanse ederek milliyetçi ırkçı ve şovenizme sıkıca sarılırlar.
Temel Kanun ve Anayasa arasındaki eşitlik konusunda sıkça inanılan propagandadan çok daha ilginç olan şey; 60 veya 70 farklı ulusal kimliğin varlığını bilimsel bir gerçek olarak gören insanların, ırkların yalnızca “sosyal” olduğuna inanmalarıdır. Irkın bugün geçerliğini savunmak, geleceğe ilişkin hiç taviz vermemek demektir. Bu da çok yanlış ve geçersizdir.

Irk  teriminin "insanlara karşı değer kazanmak ve ayrımcılık yapmak" için tasarlandığı bir gerçektir. Irkçı anlayış, kendini üstün görerek ayrımcılığa hizmet etmek demektir.

Alman Anayasası tek ulus prensibine göre yapıldığı içindir ki, bugünün şartlarına cevap vermeyen maddeler içermektedir. Sadece ırk kavramı ile bu sorunu yaklaşmayıp, Göçmen Hakkı anayasada garanti altına alınmalıdır. Almanya’nın çok uluslu bir ülke olduğu gerçeği de, böylece anayasal garanti altına alınmış olacaktır.

Corona Virüsü ile tekrar devletin halkın gözünde bir sosyal karaktere sahip olduğu gerçeği ortaya çıktı. Sosyal devlet, vatandaşa karşı sorumluluğunu bariz bir şekilde yerine getirmelidir. Bundan dolayı devletin tüm demokratik uygulamaları, ülkede yaşayan göçmenleri de içine alıp hakları verilmelidir.

Vatandaşın devlete sahip çıkması ve demokratik haklarını sonsuza kadar uygulaması da sivil toplum anlayışı ile demokrasinin güçlendirilmesi ile olacaktır.

Yeni liberal politika ve uygulanmalarının, bugün açık bir şekilde geçersiz olduğu kanıtlanmıştır.

Irk kelimesinin anayasadan çıkartılıp ve göçmenlerin seçme-seçilme dâhil ve tüm demokratik hakları, eşit şartlar altında onlara verilmelidir. Barış içinde bir arada yaşamanın temel şartı da göçmenlerin eşit  vatandaşlık hakkından geçer.