Türkiye tarihinin en önemli süreçlerinden geçmekteyiz. Ülkemizin en önemli sorunların başında gelen, Kürt sorununa çözüm noktasına yaklaşılmışken, geleneksel devlet aklı yeniden, 'devreye girerek' yeniden başlangıç noktasına, silahların, çatışmaların, ölümlerin, kan deryasının içine sürüklendik.

AKP devleti, Sarayın, 7 Haziran 2015 parlamento seçimlerini içine sindirememesi ve sonra geleneksel devlet aklıyla uzlaşma giren, R.T.Erdoğan, savaş konseptini devreye sokarak, çözüm masasını devirerek, Türkiye tarihinin en kanlı ve vahşi savaşını devreye soktu.

Resmi verilere göre, 600'e yakın güvenlik görevlisi yaşamını kaybetmiştir. Yüzlerce sivil canımız, gencimiz, kadınımız, çocuklarımız yaşamından oldular. Bir O kadar Kürt gerilla güçleri hayatını kaybetti. Binlerce insanımız yaralandı, uzuvlarını kaybetti.

Yüz binlerce insanımız yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalarak, mülteci durumuna sürüklendiler. Gelinen aşamada, Kürt coğrafyasında ve Türkiye genelinde duygusal kopuşların yaşanması gündemimizi zorlar bir nitelik kazanmaya başladı. AKP devleti, Saray ülkeyi yönetmekte giderek zorlanmakta, izlemiş olduğu politik hamlelerin karşılığı kocaman bir hiç çıkınca, giderayak daha da, saldırganlaşmaktadır.

Savaş politikası, askeri çözüm dayatması Türkiye'yi bölgede yalnızlaştırmaya ve yerkürede, ''osmanlıyı yeniden diriltme' olarak algılanmasını gündeme getirmektedir. Uluslar arası medya, basın düşünce kuruluşları, R.T. Erdoğan'ın, 'sultanlık özentisi' 'halifelik arzusu' olan kişi olarak takdim etmeye başladı.

AKP devleti, Saray, R.T. Erdoğan uluslar arası arenada, 'kendi halkını, Kürtleri katleden' devlet yöneticileri olarak algılanma sınırını da aşarak, diktatör olarak lanse edilmeye başlanmıştır. Hatta Nazi diktatör Hitler'le, 'eş anlamlı' olarak medya kuruluşlarının, basının sayfalarında yerini aldılar.

AKP devleti, Saray, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayan her toplumsal kesimle kavgalı ve bu toplumsal güçlerin, 'ötekileştirilerek' 'düşmanlaştırılması' için, gereken tüm, 'çabayı' harcamaktadır. AKP devleti, Saray gelinen aşamada, 'nitelikli yalnız'lık' politik öngörüsüyle, nitelikli korku salan ve korku yaşayan bir iktidara dönüştü.

Yeniden çözüm arayışları!

Gelinen aşamada, yeniden çözü arayışları, başta AKP devleti olmak üzere, Saray'ın ve geleneksel devlet aklının, çabalarının, savaş konsepti dayatmasının bir kez daha iflas ettiğinin bir ifadesidir. Kürt sorunu ve genel olarak demokrasi eksenli sorunların tek çözüm kaynağı, bir masa etrafında oturularak demokratik yöntemlerdir.

Aksi bir yöntem, sadece askeri güç kullanma ve zor'a dayalı konsept, kan, ölüm, insansızlaştırma, göç ve yıkımın oluştuğunu bir kez daha pratik olarak yaşanmıştır. Kendilerini, 'şahin kanat' olarak adlandırılan, geleneksel devletin savaş makineleri bilmelidir ki, mevcut savaş konsepti, halklarımıza zarardan başka, hiçbir şey vermemektedir.

Geleneksel devlet aklının, 'şahin kanadı' kendilerinin tuzları, 'kuru' olabilir. Bugün savaş naralarını attıkları alanlarda, kendi çocukları bulunmamaktadır. Kendi sırça köşklerinde kadehlerini tokuştururken, 'vatan, millet, Sakarya' 'şehitlik' edebiyatı yaparlarken, savaşın kurbanları yoksul halk çocukları olmaktadır.

Evet, bir fırsat daha yakalanmak üzerdir. Yeniden Kürt sorununda bir çözüm kapımıza dayanmıştır. Maliyeti çok yönlü ve acı olsa da, yaşananlardan ders çıkarılarak, masaya dönmek zorunluluktur. Yeniden bir çözüm masası oluşturularak, silahların susması, savaşın durdurulması acil bir ihtiyaçtır. Hamaset gösterileri yapmak, mevcut ta direnmek, ülkemiz için, halklarımız için, demokrasi geleneği için hiç de kabul görür bir durum değildir.

AKP kurmayları, yeniden masaya, 'dönüleceğine' ilişkin açıklamalarda bulunmaktadırlar. İnandırıcılıkları ne kadardır? Önümüzdeki süreçte göreceğiz. Demokrasi güçleri Kürt ulusal hareketi, bu açıklamaları dikkatle izleyerek, yakalanan fırsatları derlendirmelidir. Kürt sorununda, barışçıl ve demokratik yönetmelerle çözüm kaçınılmazdır. Bu nedenle masaya dönülmesi, ülkemiz açısından önem arz etmektedir.

Kürt sorununun çözümü, ülkede demokrasi mücadelesinin aşama kaydetmesiyle eş anlamlıdır. Bu nedenle ülke demokrasisi açısından da, bir fırsattır.

Fırsatları değerlendirmek bir ülkemizin geleceği açısından önemlidir.

16 Haziran 2016

E posta: aliekber.pektas@yoltv. eu
Face:aliekber.pektas
Twitter: @AliekberP