1968 kuşağı Giangiacomo Feltrinelli'yi iyi tanır. Gizemli olduğu kadar kararlı bir yaşam sürdüren zengin, guevarist, anarşist yayıncı, 1972 yılında Mailand yakınlarındaki trafo hatlarının altında ölü bulunmuştu. Hatları tahrip etmeye çalışırken olduğu öne sürüldü.

Yoksa bu bir cinayet miydi?

Karanlık siyasi ve ekonomik ilişkilerin egemen olduğu o yıllardaki İtalya'da yanıtsız kaldı bu soru.

İddialar birbirini izledi.

Giangiacomo Feltrinelli, zengin bir İtalyan ailenin çocuğuydu. Dedesi Giacomo, sanayi ve demiryolu inşaatının en parlak döneminde Garda Golü’nden ahşap tedarikçisi olarak bir servet yapmıştı.

Babası Carlo, Milano’daki Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bankacılık ve endüstriyel yatırımlarla zenginliğini artırmış, 1920’lerde ve İtalya ve Avrupa'nın en zengin aileleri arasına girmişti.

Babasından kalan ve yayıncılıktan elde ettiği parayla, Brezilya'lı komünist Carlos Mariglle'ın „Şehir Gerillasının El Kitabı“ ve Che'nin gerilla taktiklerini harmanlayıp, o günün İtalyası'nda sofistike bir şehir gerillası oluşturma yolunda hayli mesafe kaydetti.

Kızıl Tugaylar'ın kurucuları ile iletişim içersindeydi.

İtalya o dönemde her türlü gizli servislerin ve direniş örgütlerinin kavşak noktasıydı.

Feltrinelli'ye ait yayınevi "El Diario del Che en Bolivia" adıyla Che’nin 'Bolivya Günlüğü'nü yayınladı. Che'nin günlüğü tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Diğer ülkelerindeki sol yayınevleri kitabı yayınlamaya başladı. Telif hakkı (Urheberrecht - Copyrigt) kendisinde olmasına rağmen telif hakkı talep etmedi, aksine yayınlamaları için destek verdi. Che'nin yakın arkadaşı Bolivyalı gerilla İnti Peredo’nun anılarıyla da ilgilendi. Bu nedenle bizzat onunla görüştü. Amacı, ClA‘nın Bolivya’da uyguladığı yöntemleri dünya kamuoyuna aktarmaktı. Elinin altında, bu konuda yazışma ve belgeler vardı. Şilili gazeteci Elmö Jose Çatalân Aviles’ten araştırma yapmasını; CIA’nın kontr-gerilla savaşına katılması ve Che’nin CIA tarafından öldürülmesi ile ilgili bir kitap yazmasını istemişti. Yakın arkadaşı Castro'nun anılarını yayımlayacaktı. Fakat projelerini gerçekleştiremedi. 15 Mart 1972’de, Milano’nun dışında işsiz bir yerde, yüksek voltajlı elektrik direği dibinde ölü bulundu.

Ölüme patlamanın yol açtığı söylendi. Polis, Feltrinelli’nin terörist bir eylem yapmak amacıyla bombaya fünye yerleştirmeye çalışırken elinde patladığını ileri sürdü. Bu ölüm, günümüze kadar gizemini korudu. Birçok kişi olayın nedenlerini araştırıp soruşturdu. Olayın cinayet olduğu sürekli vurgulandı.

Feltrinelli gibi bir kişinin, polisin deyimiyle "terörist eylem" yapmak istemesi inandırıcı değildi. Üstelik, Feltrinelli o anda tümüyle korumasız, yalnız ve silahsızdı. Olay yerinde hiçbir silah bulunmadı. Bir ayrıntı daha olayın cinayet olduğu varsayımını güçlendirmekteydi. Milano polis komiseri ceset bulunmadan bir saat önce, bir cenaze levazimatçısını aramış, cesedi almalarını istemişti. Ceset, İtalya’daki alışılagelmiş yasal sürece uyulmaksızın, savcı gelmeden önce morga konmuştu.

Ölümünden sonra yayınevini üstlenen ve yöneten eşi İnge Feltrenelli katıldığı bir televizyon programında Giangiacomo Feltrinelli´den söz ederken şunları aktarır: „Giangiacomo Feltrinelli öyle bir adamdı ki, 60`li yıllarda bana Kürtleri anlatır, bağımsız bir Kürdistan'ın kurulması gerektiğini savunurdu. Onu tanıyıncaya, Kürtler hakkında bilgim yoktu. Bir tek Kürt halkının halklı mücadelesi değil, Afrika'daki bağımsızlık hareketleri takip ediyor, destek veriyordu. Örneğin, Filistin mücadelesine açık destek verdi. Arafat`la görüşmeler yaptı. İsralil`in tepkisine rağmen Filistin'in bağımsızlığı savundu. Sovyetler Birliği`nde yasaklı yazar Pasternak'ın Dr. Zhivago adlı kitabını yayımladığında üyesi olduğu İtalya Komünist Partisinden ihraç edildi. Che'nin meşhur portresi Heroic Guerrilla´yı basıp çok kısa zamanda geniş kitleler tarafindan tanınmasını sağladı“