Yeşiller partisi eş başkanı Robert Habeck’in Yunanistan’ın dolup taşan mülteci kamplarındaki velisiz çocukların Almanya’ya alınması talebi, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ve Hür Demokrat Parti (FDP) cephesinden sert itirazlarla karşılaştı.

Habeck’in önerisi ve bir insani krize dönüşen sığınmacılar meselesine karşı Avrupa Birliği’nin tutumuna ilişkin Hannoversche Allgemeine Zeitung’da şu yorum yer alıyor:

"Avrupa Birliği mülteci politikasında çuvalladı. Orta Doğu’dan kaçan büyük sığınmacı dalgasının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen, üye devletler hala bu (sığınmacıların) kabulü ve  paylaştırılmasına ilişkin uzlaşma sağlayabilmiş değil. Avrupalı siyasiler, mütemadiyen 2015’in tekrarlanmaması gerektiğini söyleyip duruyor, ama bizzat kendileri aynı kalıbın içinde yerinde sayıyor. Yeşiller (eş) Başkanı Robert Habeck, Avrupa’nın bu utancını hatırlatarak iyi yaptı. Dünyanın geri kalanında etik ve değerlere ilişkin vaazlar vermeye bayılan, ancak kendi zaaflarını hiçe sayan bir kıtanın kendi gözündeki imajına ayna tutmuş oldu."

Märkische Oderzeitung’daki yorumda ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sığınmacılar konusundaki tehditkar tutumunun Avrupa Birliği içindeki krizi açığa çıkarttığı belirtilirken, Habeck'in önerisinin kalıcı bir çözüm olamayacağı vurgulanıyor:

"Durumun bu hale gelmesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilintili. Kapıları birazcık açtı ve Avrupa Birliği’ni ülkesindeki 3 milyon 700 bin sığınmacı üzerinden neredeyse açıktan açığa tehdit ederek para istiyor. Bununla, Birlik içindeki iki zayıf noktayı vurmuş oluyor: Birincisi sığınmacıların dağıtımına ilişkin hala bir çerçeve çizilememesi ve Yunanistan’da hızlı işleyen bir iltica sürecinin olmaması. Robert Habeck’in önerdiği gibi insani bir duruş etrafında bir araya gelmek ise her türlü onurlu bir davranış. Ancak, kalıcı bir çözüm olamaz."

DW'nin haberine göre Trump’ın da onayını alan ve AB’nin Kuzey Akım 2 projesine karşı yaptırımları da içeren ABD’nin tartışmalı savunma bütçesi yasa tasarısı da Alman basınının gündeminde. Passauer Neue Presse’de konuya ilişkin şu satırlar göze çarpıyor:

"Almanya ve Avrupa, ABD’nin sömürgeleri değil. Bu gerçek burada okula giden her çocuğun dahi bildiği bir şey. ABD’nin Berlin Büyükelçisi Richard Grenell, diplomatlık eğitiminde bu noktayı atlamış görünüyor. Avrupa Birliği içindeki farklı ülkeler Almanya ve Rusya’nın doğalgaz boru hattı projesini eleştiriyorsa, bu endişelerini Berlin’de dile getirmek onları ilgilendiren bir mesele. Ve Rusya’yla bu işbirliğini neden enerji politikalarında Moskova’ya bağımlılığa giden yolda bir adım olarak görmediklerini açıklamak da Almanları ilgilendiren bir mesele. Avrupalıların Sayın Grenell’in kendi adlarına konuşmasına ihtiyaçları yok. Almanların da Donald Trump’ın kendilerine ders vermesine ihtiyacı yok."

Mainz’da yayınlanan Allgeimeine Zeitung’da da Doğu Avrupa ülkelerinin projeyle ilgili endişelerinin giderilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor:

"Kuzey Akım 2, Avrupa’ya karşı bir Alman projesi değil. Burada Doğu Avrupa ülkelerinin endişelerini suçlu bir biçimde gözardı etmiş olan bir Alman, Fransız, İngiliz, Hollanda, Avusturya ticari işbirliğinden söz ediyoruz. Bu noktada Avrupa Birliği ve bu konsorsiyumdaki devletlerin yapması gereken yalnızca Rusya’yla Kuzey Akım 2’nin kalan kısmını tamamlamak üzere bir yol bulmak değil. Aynı zamanda Polonya ve Baltık ülkeleri ile diyalog kurarak, Rusya’nın komşularının endişelerini dindirecek şekilde Avrupa içi bir doğalgaz teminini garanti altına almalı."