“İş cinayetlerine dur diyebilmek için” her ayın ilk pazar günü Taksim’de “Vicdan ve Adalet Nöbeti” tutan aileler, bu defa hem Kozlu’da hayatını kaybeden madencileri anmak, hem de yaşanan faciadaki sorumlulara olan öfkelerini dile getirmek için bir araya geldiler.

 

2008’de Davutpaşa ve2011’de Ostim-İvedik patlamaları, 2012’deEsenyurt AVM inşaatı çadır yangını, 2011’de ikinci Van depreminde yıkılan Bayram Otel, 2012’de Arka Sıradakiler dizisi seti ve nicesinde, çeşitli “iş kazalarında” yakınlarını kaybedenler bir arada adalet mücadelesini sürdürmeye devam ediyorlar. Sevdiklerini, yakınlarını iş cinayetlerinde kaybeden aileler, her defasında yaşanan ihmal ve denetimsizlik zincirine, işçi güvenliği için gerekli önlemlerin alınmamasına, sorumlu ve yetkili kurum-kişilerin görevlerini yerine getirmemesine ve kamuoyunda artık “iş kazalarının” olağanlaştırılmaktan çıkarılmasının gerekliliğine dikkat çekiyorlar.

 

Saygı Yürüyüşü’ne destek vermek için bir araya gelen yaklaşık 300 kişi, saat 12.00’de Taksim Meydanı’nda buluşarak “Sorumlular belli, adalet istiyoruz”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “Kaza-kader değil, cinayet” sloganlarıyla Galatasaray Meydanı’na kadar yürüdüler. Katılımcıların siyahlar giymesi dikkat çekti.

 

Aileler adına basın açıklamasını okuyan, Esenyurt Marmarapark AVM inşaatında hayatını kaybeden işçi Barış Kıyak’ın kardeşi Damla Kıyak, her iş cinayetinden sonra olduğu gibi “Kozlu’da da yine tablonun aynı” ve kamu yetkilileri tarafından yine “işçi ölümlerini olağanlaştıran” yönde birçok beyanat verilmiş olduğuna dikkat çekti. Kıyak, daha önce denetlenen ve eksikler bulunarak para cezası kesilen maden ocağına ilişkin soruları Enerji Bakanı’nın “manipülatif ve spekülatif” bulmasını ve dün cenazesine ulaşılan son madencinin ardından Zonguldak Valisi’nin “Son cenaze de çıktı artık, şu andan sonra gündeme getirmeyelim,” sözlerini hatırlatarak “facianın üstünün örtülmeye çalışıldığını” belirtti.

 

Kıyak, Kozlu’da yaşananların ve bunların nedenlerinin “apaçık ortada olduğunu” ifade etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı müfettişler tarafından defalarca yapılan denetimlerde işyerinde kazaya yol açabilecek tehlikeli durumların rapor edilmiş olmasına ve Sayıştay tarafından TBMM’ye sunulan raporda “metan gazını önceden gösterecek sondajlar yapılmadan kazılara devam edildiğinin” ifade edilmesine karşın, “bu raporların gereklerinin neden yerine getirilmediğini ve gerekli yaptırımlarla önlemler alınmadığını” sordu.

 

Basın açıklamasında, işletmeci Star İnşaat’ın olumsuz çalışma koşulları ve ihmaller sonucunda birçok yönden işçilerin güvenliğini tehlikeye atmasına karşın “neden bir şeyler yapılmadığı” sorusunu da soran Kıyak, “ilerledikleri metre üzerinden” para almak durumunda bırakılan işçilerin yoğun çalışmadan dolayı iki-üç günde bir kolunu bacağını kırdığını aktardı. Ayrıca galeride her metrekare için yapılması gereken sondaj miktarının ancak yarısının yapıldığına da dikkat çekti.

 

Basın açıklamasında aileler “işçi hayatına kıymet verilmemesine,” Mart 1992’de 263 işçinin, Nisan 1983’te 10 işçinin hayatını kaybettiği Kozlu’da 2012’de 8 işçinin daha hayatını kaybetmesine “göz yumanlara” “öfkeli olduklarını” dile getirdi. Ayrıca “emekçiden yana olduğunu söyleyen” ancak sessiz kalan sendika, parti, oda gibi kuruluşlara; “layıkıyla” soruşturup yargılamayanlara; “bütün sorumluların yargılanması ufkuyla rapor düzenlemeyen” bilirkişilere; taşeronlaştırma sistemine ve bu tabloda payı olan herkese olan öfkelerini haykırdılar.

 

Kıyak, konuşmasının sonunda başta Kozlu olmak üzere tüm iş cinayetlerinde hayatını kaybedenler için saygılarını ve rahmet dileklerini sunduktan sonra, her ayın ilk pazar günü saat 13.00’te Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri “Vicdan ve Adalet Nöbeti”ne devam ettiklerini hatırlatarak 18 Ocak’ta Esenyurt, 22’sinde Van-Bayram Otel duruşmalarının yapılacağının bilgisini paylaştı.

 

Basın açıklamasından sonra söz alan ailelerden Van-Bayram Otel’de hayatını kaybeden gazeteci Cem Emir’in kardeşi Sinem Emir, tüm iş cinayetlerinde benzer süreçler yaşandığını aktardı. Emir, Van-Bayram Otel’in yıkılmasından hemen sonra yetkili bakanın yaptığı açıklamada soruşturmayı başlattıklarını ve gerekli incelemelerin yapılacağını söylediğini, ancak bu şekilde durumu “kestirip attıklarını” ifade etti. Soruşturma ve yargılama süreçlerine ilişkin olarak da “Memlekette yargı işleseydi, biz bugün burada olmazdık,” diyerek tepkisini dile getiren Emir, ailelerin adalet mücadelesinde ısrarlı olduklarına dikkat çekti.

 

27 Ocak Pazar günü hayatını kaybedenlerin 5. yıldönümünde anılacağı Davutpaşa patlamasında eşini kaybeden İdris Çabuk söz alarak, 2008’den beri bu adalet arayışı içinde olduklarını ve hâlâ “sorumlarının gerektiği gibi yargılanması için” mücadeleyi sürdürdüklerini belirtti. Çabuk, “Biz de kadere inanıyoruz, fakat gerekli önlemler alınmadan yaşanan ölümler asla kader olamaz,” dedi.

 

Yine Davutpaşalı ailelerden kardeşini kaybeden Hakkı Güleç, ölümlere sebebiyet veren ve gerekli önlemleri almayan yetkililerin, yaşanan ölümler karşısında istifa etmeleri gerektiğini belirtti. Güleç “Bu cinayetler başka ülkelerde olsaydı, yetkililer hükümet tarafından görevden alınırlardı,” dedi.

 

Son olarak Arka Sıradakiler dizisi setinde hayatını kaybeden Selin Erdem’in annesi Hacer Erdem söz alarak, “Biz o günden beri zaten ölüyüz, yasımızı her an yaşıyoruz...  Adaleti saraylara koydular. Ben yetkililere sesleniyorum; adaleti halka getirsinler. Adaleti saraylardan çıkarsınlar,” diyerek tepkisini dile getirdi.

 

Aileler basın mensuplarına ve yürüyüşe destek verenlere teşekkür ederek Saygı Yürüyüşü’nü sonlandırdılar.