İngiltere'nin güneybatısındaki bir köyde yaşayan bir anne, kızını arabayla kente kadar götürerek ve ona nasıl eroin aldığını anlatıyor:

"Ter döküyor ve kusuyordu, histerik bir şekilde titreyerek ağlıyordu. Çaresizdi ve çok hasta hissediyordu. Köşeye sıkışmış gibi hissettim ve yapabileceğim başka bir şey yoktu. Bu yüzden ona sordum: Bunu yapabilmemizin bir yolu var mı - yani sokakta?

Bir buçuk saat tur attı ve bulabildiği sadece eroindi, metadon (bir morfin türevi) değil.

Bir kasabanın ortasında zor kazanılan paramı uyuşturucu almak için harcamam böyle oldu.

Sorun beş yıl önce, kızım 18 yaşındayken başladı.

Arkadaşlarının üniversiteye başlaması ve uzun zamandır mutlu bir şekilde birlikte olduğu ilişki gibi hayatını değiştiren bazı gelişmeler oldu. Ve olaylar kötüleşti. Tavrı, kişiliği değişmeye başladı.

Daha önce çalışkandı, atını severdi ve at binerdi. Bütün bunlar kenara itilmeye başlandı. Gün içinde çok uyuyordu. Ona "Senin neyin var?" deyip durdum.

Daha sonra, ona iyi gelmeyeceğini bildiğimiz, uyuşturucu kullanan ve ondan büyük kişilerle takılmaya başladı. Böylece taşlar yerine oturuyordu.

Bir yerden arabayla geri dönüyorduk ve ona bir kez daha sorunun ne olduğunu sordum.

"Olabilecek en kötü şeyi düşün" dedi.

Ona "Hamile misin?" dedim, ki şu an düşündüğümde hiçbir şey sayılır.

Yanıt bu olsaydı harika olurdu. "Hayır, hayır anne. En kötüsünü düşün. Kötü, daha kötü. Olabilecek en kötü şeyi düşün."

"Uyuşturucu bağımlısı mısın?" dedim. "Evet" dedi.

Sonra ağlamaya başladı, çok üzücüydü. Hayatımın en kötü günüydü.

Bunu bırakmanın yollarını konuştuk, sonra bağrıştık. Farklı duygular yaşıyorsunuz. Bir an bağırırken ve sinirliyken, hemen sonra çok üzgün olabiliyorsunuz.

Eşimin kardeşi uyuşturucu kullandı ve bırakmaya çalışırken yaşadığı depresyon sırasında öldü.

Kızımız o zaman bunun bir sorun olduğunu düşünmedi. "Sadece eğleniyorum, tamam mı?" dedi. Ama bunu depresyona girdiği ve hiç de eğlenceli olmayan zamanlar izliyordu. Fakat bunu kabullenmeye henüz hazır değildi.

Zaman ilerledikçe ona ültimatomlar vermeye başladık. Geriye dönüp bakınca bunun iyi mi yoksa kötü bir fikir mi olduğunu bilmiyorum ama "Uyuşturucu kullanmaya devam edersen, evde kalmaya devam edemezsin" dedik. Ve onu evden kovduk çünkü kullanmaya devam ediyordu.

Ondan nefret ettim. Ondan çok nefret ettim.

Senden nefret ediyorum

Uyuşturucuyu bırakabilecek güçte olduğunu, ama yine de bırakmadığını düşündüm.

Çocuklarınızın yaptığı hiçbir şey sizi onları sevmekten alıkoyamaz ama hissettiğim nefret çok güçlüydü. Onu omuzlarından tutup oyuncak bir bebek gibi sallamak ve "Tanrı aşkına. Ne yaptığına bak!" demek istedim.

Çocuklarım büyürken her zaman çok kontrolcü bir anne olmuştum. Bu yüzden kontrolün benim dışında olduğunu hissettim. "Hayır dışarı çıkamazsın, Eve gelmen, evde kalman ve kendine çeki düzen vermen gerek" diyemedim. Çünkü bana "Ben yetişkinim, istediğimi yaparım" diyecekti.

Hayal kırıklığına uğradım. Çok hayal kırıklığına uğradım çünkü neler başarabileceğine ilişkin büyük umutlarım vardı. O noktada hiçbir şeyi başaramıyordu, ama mutsuz olduğunu anladığında, işler değişmeye başladı.

Orduya ve askeri polis birimine başvurdu. Başlangıç eğitimini gerçekten iyi tamamladı ve askeri polis gücünde iyi bir işe girdi.

Askeri polis gücü rozeti

Uyuşturucu alışkanlığını bıraktığını ve hayatını değiştirdiğini düşündük, çok gurur duyuyorduk. "Aman Tanrım, başardı. Sadece başarmakla kalmadı bir de iyi bir iş buldu" diye düşünüyordum.

İyi para kazanıyordu ama yaklaşık bir yıl sonra her ayın sonunda telefonlar almaya başladık. "Bütün paramı nereye harcadım bilmiyorum anne. Ama bitiyor. Her ay sonunda parasız kalıyorum ve yiyecek ile diğer şeyler için param kalmıyor" diyordu.

Aslında tüm bu sürede bir sorunu vardı ama saklıyordu, çünkü bence utanıyordu.

Hafta sonları gelip aynı kişilerle vakit geçiriyordu, onu çok az görebiliyorduk. Pazartesi günleri, üssüne geri dönüyordu.

Ama bence çalışma kapasitesini de etkilemeye başladı. Yoruluyordu, bunu anlayabiliyordunuz. Bütün hafta sonu parti yapmaktan ve hafta içi tam zamanlı çalışmaktan yoruluyordu.

Bence iş arkadaşları ve amiri değişiklikler gözlemlemeye başladı çünkü ordudan telefonlar almaya başladık.

Günlerce uykusuz kaldıktan sonra bir gün geri dönüyordu ve otoyolda arabasını çarptı. Eşim ve ben eğer onu durdurmazsak kendini ya da bir başkasını öldüreceğini farkettik.

Ve ordudan o hafta telefon aldığımda "Bilmelisiniz ki kızım hafta sonları uyuşturucu kullanıyor, onu teste tabi tutmalısınız" dedim. Böylece işini kaybetti.

Eminim bunu yaptığım için bana kırgın ama onun ya da bir başkasının hayatını kurtardığımı düşünüyorum.

Bundan sonra o ev senin bu ev benim şeklinde yaşadı. Ehliyetini uyuşturucu almış bir halde araba kullanmaktan kaybetti, böylece bağımsız, arabası, işi olan birinden hiçbir şeyi olmayan birine dönüştü.

Bir noktada zaman zaman kaldığı evlerden biri yanıp kül oldu. Şansına içinde değildi. Böylece sahip olduğu eşyaları da kaybetti, kısacası sahip olduğu her şeyi.

Onu her gördüğümüzde, pek çok şey onun ruh haline ve bizim onu yaptıklarına rağmen ve olduğu gibi ne kadar kabul edip sevebileceğimize bağlıydı. Bir noktada tartıştık ve artık iletişimde kalmak istemediğini söyledi. Bu yüzden üç ay konuşmadık.

Bir süre sonra aradı ve bunun işe yaramadığını söyledi. Sanırım bizimle iletişim kurmamanın akıl sağlığı için iyi olacağını düşünüyordu çünkü ona sürekli hayatının heba olduğunu hatırlatıyorduk, ona bunu söyleyen başka biri yoktu.

Yeniden iletişim kurmaya başladık ve birlikte Noel yemeği yedik. Hatırlıyorum çünkü bir gece önce uyuşturucu kullandığı belliydi, ayakta duramıyordu. Kafası Noel yemeğinin içinde uyuya kaldı. İşlerin ne kadar kötüye gittiğinin bir göstergesiydi.

5 yıl boyunca ağır madde kullanımının ardından, uyuşturucunun duygularını ve gerçek hayatını hissizleştirdiğini söylerdi, böylece düşünmek ya da endişelenmek zorunda kalmazdın. O noktada uyuşturucudan pek bir zevk aldığını sanmıyorum. Ben dahil pek çok insana güvendiğini de zannetmiyorum, çünkü sizi her şeyden ve herkesten şüphe eder bir hale getiriyor.

Kimse yardım edemiyor. Kimse ne diyeceğini bilmiyor. Herkes iyi bir haber duymak için çırpınıyor. Ve eğer yeterince paranız yoksa profesyonel yardım alabileceğiniz çok az insan var.

Birkaç kez danışmanlarla görüştük. Onunla geleceği hakkında pek çok konuşma yaptık. "Eğer bunu, bunu yaparsan belki uyuşturucuyu bırakabilirsin." Onu odasına kilitlediğimiz bile oldu. Eşim pencereleri tahtayla çiviledi ve onu odasına kilitledi, ama başarılı olmadı çünkü kişi bunu kendisi istemeli, kızım istemedi.

Sonunda, birlikte uyuşturucu kullandığını düşündüğüm arkadaşlarından biri eve geldi, eşimi tehdit etti ve onu bırakması için bağırdı.

Kızımız uyuşturucu parasını ödeyebilmek için iş vereninden para çalarken yakalandı.

Benim çek defterimden de 1000 sterlinin üzerinde çek yazıp tahsil etmişti. Biz de dava açtık.

Yapabileceğimiz her şeyi denemiştik. Ahlaki bir sınırımız var, daha genç iki çocuğumuz var ve aileden para çalmanın son nokta olduğunu görmelerini istedik.

Mahkeme rehabilitasyona gitmesine yönelik karar verdi, bu da haftada iki kez test yaptırması, metadon programına başlaması ve bağımlı kişiler için grup terapisi alması gerektiği anlamına geliyordu.

Üç ay boyunca elektronik kelepçe de takacaktı, bu da akşam 7'den sabah 7'ye kadar evde olmasını zorunlu kılıyordu ki bu bize göre olabilecek en iyi senaryoydu, çünkü hapse girmesini istemiyorduk. Sadece yardım almasını istiyorduk ve başka bir yerden ya da başka bir şekilde yardım aldıramıyorduk.

(Resmi kurumlardan metadon bulamamaları üzerine) Kimsenin sorumluluk almayıp bütün yükün bizim üzerimizde olmasına çok şaşırmıştım.

Eroini ben gidip kendim almadım. Arabamla bölgeye gittim, o indi ve enjekte edip geri geldi. Başka bir yere adım atmışım, başka bir insan olmuşum gibi hissettim. Bütün hayatım boyunca yapmadığım ya da yapacağımı düşünmediğim bir şeyi yapmıştım.

Ancak eşim dışarı çıkıp sokaktan uyuşturucu aldığım için ihanete uğramış hissetti çünkü yıllar önce anlaşmıştık: Kızımız uyuşturucu bağımlısı olduğunu itiraf ettiği ilk zamanlarda, ona verebildiğimiz tüm desteği verecek ama ona asla uyuşturucu almayacaktık. Ona asla para ya da hediye vermeyecektik çünkü bunları uyuşturucu almak için satacağını biliyorduk.

Şu an metadon programına kayıtlı; bu da her sabah eczaneden aldığı metadonu eczacının önünde belli bir miktar çiğneyip, eve gelmesi anlamına geliyor.

Metadon yoksunluk belirtileri ya da uyuşturucu etkisindeymiş gibi belirtiler göstermiyor. Size kendinizi iyi hissettirmiyor, sadece hastalığı durduruyor ve bütün gün faal olmanızı sağlıyor. Kızım evin temizlenmesine yardım ediyor ve çay yapıyor ve gün be gün daha azını alıyor. Altı ayda metadondan tamamen kurtulmayı hedefliyor.

Mahkemeye gitmeden önce bana "Yetti artık, bu korkunç bir şey" dedi. Bir tanesi ciddi olmak üzere bir kaç kez intihar teşebbüsünde bulunmuştu. Ancak metadon programına yazılabilmeniz için gerçekten istekli olduğunuzu göstermeniz gerekiyor. Kapıya gidip "Eroin bağımlısı olmaktan bıktım, metadona başlamak istiyorum" diyemiyorsunuz. İki hafta tutacak toplantılara katılmanız ve metadon almadan eroini bırakmaya teşebbüs etmeniz gerekiyor.

Metadon programı kararı vererek, mahkeme yerel uyuşturucuyla mücadele yardım merkezini zorlamış oldu. Böylece onu bir an önce programa başlatmak zorundaydılar.

Bu noktaya gelmesi 5 yıl sürdü, 5 dakikada değişmeyecek. Kızımızın şimdi evimizde kendi yaşama alanı var. Bu yüzden burası kendi evi şimdi. Köpeğini de geri aldı. Bunun gibi, sevildiğinizi, evde iyileşmenizi bekleyen ve isteyenler, atılan ufak tefek adımlar...

Biliyorum kendini beğenmişlik olacak, ama kızım çok güzel ve akıllı. Bence istediği herhangi bir mesleğe sahip olabilirdi. Hayvanları çok seviyor ve veteriner olmaktan bahsediyordu, bu nedenle yıllar önce bunun hayalini kurardık. Ama yetişkin hayatında hayal ettiğimiz kişiden çok uzak.

Şu an hayalimiz çok farklı. Tek istediğimiz "uyuşturucuyu bırakması ve mutlu olması."(BBC)