Örneğin kimi insanların kulaklarında soğuğu algılayan sensörler fazla olduğu için kulakları çok üşürken, kimilerinde bu sensörler ayaklarda yoğunluk gösteriyor ve ayakları bir türlü ısınmıyor. Bunun dışında tüm insanlarda farklı miktarda sensör bulunuyor. Ancak dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun insanlar yaklaşık olarak aynı vücut ısısına sahip.

Joachim Latsch, “İnsandan insana biraz oynama göstermekle birlikte hepimizin vücut ısısı yaklaşık 36,5 derece. Aradaki fark sadece 4-5 derece olsa da bu ısının 42 dereceyi aşması, hayati tehlike anlamına geliyor. Yine 30 derecenin altı da aynı şekilde ölümcül" diyor.

Ölümcül olabiliyor

Vücut ısısı aşırı şeklide düştüğünde kalp ve beyin gibi hayati önem taşıyan organlar görevlerini yerine getirememeye başlıyor. Bu da baygınlık ve hatta donarak ölüme sebebiyet verebiliyor. Bu nedenle vücut ısısındaki en küçük bir düşüş, alarm sinyallerinin çalmaya başlamasına neden oluyor. Gözle görülebilen ilk sinyal, vücuttaki tüylerin diken diken olması.

Joachim Latsch sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu insanların vücudunun tamamen tüylerle kaplı olduğu zamanlardan kalma bir şey. Sahip olduğumuz tüm tüylerin çıkış noktasında küçük bir kas mevcut. Soğukla karşılaştığında bu kas kasılıyor ve bu da tüylerin dikleşmesini sağlıyor."

Bu hareketin temelinde tüyler arasında vücudu ısıtacak bir hava tabakası oluşturma mantığı yatıyor. Latsch vücudun soğuğa karşı başka bir tepkisininse titreme ve dişlerin birbirine vurması olduğunu belirtiyor: “Vücut 'Üşüyorum, o halde bir şeyler yapmalıyım' diyor. İşte o noktada kaslarda titreme başlıyor.  Ancak çenemiz çiğneme hareketi için ihtiyaç duyduğumuz çok güçlü bir kas yapısına sahip ve iki küçük eklemle oldukça gevşek bir biçimde başımızın geri kalanına tutturulmuş durumda. Bu kaslar titremeye başladığında çenemiz çok hareketli olduğundan dişlerimiz hızlı bir biçimde birbirine vurmaya başlıyor."

Kasların etkisi

Kaslardaki titreme hareketi dolaşımı hızlandırıp ısınmamızı sağlıyor. Vücuttaki kas oranı da yine üşüme üzerinde etkili bir diğer faktör. Kadınların vücudu ortalama yüzde 25 oranında kastan oluşurken, erkeklerde bu oran ortalama yüzde 40 seviyesinde. Vücuttaki kas oranı yükseldikçe soğuğa dayanıklılık da artıyor. Kadınların çok üşümesinin altında da bu neden yatıyor. Yani soğuğa dayanıklılık için biraz kilolu olmanın avantajlı olduğunu savunan yaygın görüş aslında hurafeden ibaret.

Joachim Latsch, "Üşümek istemiyorsanız kilo almaya çalışmayın, kalkıp hareket edin" diyor.DW