Türkiye'de her dönemde aydınlarımız bedel ödemek zorunda kalmışlardır.

1950 Yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) iktidarı kayıp etmişti. CHPden sonra iktidarı alan  Demokrat Parti (DP) döneminde de çok sayıda  Doktor, yurt dışına çıkmak zorunda bırakılmıştı. 

Her dönemde gerici, sağcı ve cuntacı güçler iktidarı alınca, ülkede ilerici aydın kesimler bedel ödemek zorunda kalmıştır. Gerici-sağcı hükümetler döneminde çok sayıda demokrat ve aydına meslekten el çektirilmiş ve tutuklanmışlardır. Tutuklanmayanlar da meslekten atılmışlardır. Gerici-sağcı ve cuntacı rejim altında çalışamayan çok sayıda aydın da, yurt dışına çıkmak zorunda bırakılmıştır.

Şu anda da Türkiye'de; siyasal İslamcı hükümet kendinden olmayan ve kendi gibi düşünmeyenleri akşamdan sabaha terörist ilan edip tutuklatıyor. Meslekten el çektirip ve emekliye ayrılanların emeklilik parasına ve malına, hukuk hiçe sayılarak el konulmaktadır. Türkiye de o kadar suçsuz yere tutuklu, çocukları ile yatan kadınlar var ki utanmasalar çocuklara dahi terörist diyecekler.

Altını çizerek açıklamak isterim ki; Türkiye'de en büyük diktatör ve teröristin kim olduğu bellidir. Bunu, Türkiye halkları söyleyemeseler de çok iyi biliyorlar.

Türkiye'de hapishanelere üç yüz bin kişi dolunca infaz yasası çıkartıp ırz düşmanı cani katilleri dışarı çıkarttılar. Hiç suçu olmayan HDP eski eş genel  Başkanı Selahattin Demirtaş ve çok sayıda HDP belediye başkanlarını tutukladılar. Belediyelere kayyum atadılar. MİT yasasını ihlal ettiği ileri sürülen 6 gazeteci, keyfi bir şekilde iddianameleri dahi hazırlanmadığı halde içeride tutsaktır. AKP ve MHP'nin hazırladığı İnfaz yasası ile ırz düşmanı cani ve katilleri çıkartıyorlar ki, onların yerine, henüz tutuklamadıkları siyasileri, muhalifleri ve gazetecileri doldurulmayı düşünüyorlar.

AKP ve MHP faşizminden ülkede yaşayamayacak durumda kalan binlerce doktor ve siyasi kişi ülkeyi terk edip yurt dışına çıkmak zorunda bırakılmıştır. Suriye'den ve diğer ülkelerden gelen doktor sayısı da küçümsenmeyecek derecede yüksektir.

Almanya'da son zamanlarda doktor eksikliği ve hepimizin bildiği gibi doktorlardan randevu almak haftalar ve aylar sürüyor. Hele şu anda, Corona virüsü döneminde, doktorlardan randevu alınamaz konuma gelinmiştir. Almanya'nın içinde bulunduğu salgın döneminde çok sayıda doktora ihtiyaç olduğu kesindir. Yabancı kökenli doktorların çalışabilmesi için meslek çalışma iznine ve yeterli oranda Almanca dilini bilmesine gerek vardır. Yabancı doktorların diplomaları Almanya’da geçerli sayılmadığı için onlar, imtihana tabi tutuluyorlar. Almanya'nın bazı eyaletlerinde yeteri kadar Alman dilini öğrenmiş doktorlara çalışma müsaadesi veriliyor. Hastanelerde, doktor ihtiyacı olduğu için çalıştırılıyorlar.

Genellikle CDU ve SPD'nin koalisyonu olan Eyaletlerde göçmen kökenli doktorlara, çalışma izini almaları için imtihanlar düzenleniyor.

Almanya'nın içinde bulunduğu şu dönemde, o kadar doktora ihtiyaç var ki, yabancı kökenli doktorların çalışma izini için, hala imtihanı beklemek zorunda kalarak zaman kaybetmeleri ne kadar doğrudur?

Corona virüsü, insanların başında Demokles’in kılıcı gibi sallanırken, böyle bir uygulamaya gidilmesi insani ve politik olarak ne kadar doğrudur?

Almancayı yeteri kadar öğrenmiş göçmen kökenli doktorlara,  içinde yaşadığımız bu korona sürecinde zaman kaybedilmeden yasal statü sağlanarak çalışma zini verilmelidir.