Türkiye Cumhuriyeti Devleti uzun süredir AB Avrupa Birliği kapısında, daha doğrusu eşiğinde bekletilmektedir. Bu durumun oluşmasında, AB ülkelerinin, sermayenin çıkarlarını, 'iyi gözeten' yönetimleri, rejimleri olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten basiretsiz yöneticilerin payının olduğu gerçeğini de, görmemizde yarar var.

Ülkemizin insanlarının hiçbir engelle karşılaşmadan, serbestçe seyahat etmesi ve dolaşım hakkına sahip olması hepimizin arzusudur. Gerek coğrafik olarak, 5 Milyonu aşkın insan gücü ile Avrupa topraklarını sarmalayan ve gerekse birçok konuda Avrupa insanıyla bütünleşen, ülkemizin insanlarının AB ülkelerindeki toplumsal güçlerle
bütünleşmesi önemlidir.

Bu realiteyi görmeyen, görmek istemeyen, AB ülkelerinde ve ülkemizin basiretsiz yöneticilerinin, rejimlerinin karşılıklı olarak yaptıkları, demokrasi düşmanlığı ve bölücülüktür. Türkiye 1959 yılından beri, ilk önce AET Avrupa Ekonomik Topluluğu, daha sonra AB Avrupa Birliği üyelik sürecinde, AB kapılarında süründürülmesi, halkların kardeşliğine ve demokrasinin olgunlaşmasına vurulan bir darbedir.

Bir gerçeğin altını da, çizelim. AET, AB, Sermaye çevrelerinin, 'birliğidir' denebilir. Halkların çıkarlarıyla, 'ne alakası' var denebilir. Bu savların haklılığı konusunda tartışmak dahi abestir. Ama sadece AB'i, 'sermayenin birliği' olarak algılamak yerinde bir düşünce değildir. Demokrasi güçlerinin de, düşleri arasında olan, sınırların kaldırılması, Avrupa ve Dünya işçi sınıfı ve halkların arasında yer alan yapay ayrımcılığın sınırlarla korunmaya çalışıldığı gerçeğinden yola çıkarak, sınırsız, vizesiz bir dünya kurma hayallerimizi, askıya mı alacağız?

Bizler Avrupa ailesine katılmak isteyen halklara, bu birlik esasta, ''burjuvazinin, sermaye çevrelerinin birliğidir'' gerekçesiyle, Avrupa işçi sınıfına, kendi kardeşleriyle ortak davranmak için sunulmuş birlikteliği elimizin tersiyle itecek miyiz? Yoksa sınırlara milisleri yığarak, kardeş halkların ülkemiz sınırları içine girmesini, 'engelleme' pozisyonu mu, alacağız? Elbette hayır. Tam tersine sınırsız, vizesiz seyahat hakkını her koşulda savunacağız!

Vizesiz Avrupa hayali!

Gelelim vizesiz, 'yaratılan' Avrupa hayaline. AKP devleti Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz olarak Avrupa ülkelerinde, daha doğrusu, (şengen ülkeleri olması gerek) vizesiz seyahat edecekleri, Haziran 2016 da, serbestçe dolaşacakları hayali yaratılması, sadece toplumu kandırmaya yönelik yalanlarından bir tanesiydi. AKP devleti, Saray bu tür yalanları toplumu manipüle etmek için dönem-dönem piyasaya sürmekten çekinmemektedir.

AB ailesine katılmak, AB (şengen) ülkelerine vizesiz seyahat etmek için belli kriterlerin olduğu bilinmektedir. Bu kriterler, sadece Türkiye Cumhuriyeti için konmuş kriterler değildir. AB ailesinde yer almak ve vizesiz seyahat etmek için, 'gerekli' olan kriterler. Tüm AB veya bu ülkelerde seyahat etmek isteyenler için konmuş kriterlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti, AKP devleti, Saray, bu kriterleri yerine getirmek için çaba harcayacağına, yasal düzenlemeler yapacağına, 'kabadayılanarak' kriterleri istediği gibi algılayarak, ''siz yolunuza, biz kendi yolumuza'' diyen bir Cumhurbaşkanı ki, (daha sonra yüz seksen derece, U dönüşü yaparak 2. günü farklı konuştu) arkasından, bu konuşmalara paralel mültecileri şantaj olarak ileri süren AKP kurmayları, neden sızlanmaktadırlar.

Tartışma konusu, manipülasyon olarak Türkiye toplumuna sunulan, 'terör' tartışmalarına gelince. AB kriterleri, ''terörle mücadele yasasının yeniden düzenlenmesinden'' yanıdırlar. Çünkü söz konusu olan, AB kriterlerinin öne sürdüğü, 'terörle mücadele' etmek değildir. Söz konusu olan, AKP devletinin, Sarayın, ''terör tanımı'' biz zati demokrasi mücadelesinin önünün kesilmesi için yürürlükte olan anti demokratik yasalardır.

AB kriterleri; ''ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivillerin güvenliği, savunma hakkı'' vb. demokratik girişimleri öngörmektedir. Örneğin mevcut, 'yasalara' dayanılarak, Akademisyenler, 'terörist' ilan edilebilmektedir. Gazeteciler, medya mensupları, aydınlar, yani AKP devletini, Sarayı eleştiren, muhalif olanlar, bu yasalara dayanılarak, 'terör suçlusu' olarak, 'ilan' edilmektedirler. Gözaltına alınıp, tutuklanabilmektedirler. Bu ve buna benzer birçok yasa, yargının da, siyasallaşmasıyla demokrasi dışı uygulamaların önünü açmaktadır. Bu nedenle, AB tarafından ileri sürülen kriterler arasında, bu anti demokratik yasaların, faşist uygulamaların son bulması için bir kriter olarak ele alınması, bütün eksikliğine rağmen ileri bir adımdır.

Geleneksel devlet aklı, AKP devleti, Saray konuyu saptırarak, mecrasından çıkararak, toplumu manipüle etmek için kullanmaktadır. Sözde, ''terörle mücadele'' adı altında, ''türk tipi'' başkanlık modeliyle, diktatoryal bir rejim peşinde koşmaktadırlar. Bu çabalarına, toplumu manipüle etmek için yeterinden fazla yalan ve Göbels teorisi sığdırabilmektedirler.

Vize muafiyeti tartışmaları arasında, AB ülkelerinin, Federal Almanya ve Fransa'nın, Suriyeli mültecileri bir, 'pazarlık' konusu olarak kullanması ve Türkiye ile konu üzerinden, 'kayseri pazarlığı' yapılması gayri ahlaki ve demokrasi dışı bir girişimdir. Ve şiddetle kınanmalıdır.

Nihayetinde, AB ülkelerindeki ırkçı zihniyetlerin becerisi ve Türkiye Cumhuriyetinin, AKP devletinin, Sarayın, faşist maharetiyle, ülkemiz insanlarını ana sütü gibi helal olan, vize muafiyeti, vizesiz seyahat hakkı engellenmiş ve bir başka bahara ertelenmiştir. Daha öncede, Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten basiretsiz yöneticilerin, 'becerileriyle' sürekli olarak ertelenmesi sağlanan, AET ve AB ailesinin bir parçası olma hayalleri, bugünde mevcut AKP ve Saray tarafından, AB ülkelerinin ırkçı yöneticilerinin, 'başarısıyla' son bulmuştur.

Not: ''vizesiz Avrupa haziranda başlıyor'' ''büyük başarı'' ''AKP vizesiz Avrupa'nın kapısını açtı'' ''haziranda Avrupa yolcusuyuz'' türünden, asparagas, yalan, manipülasyon içerikli yayın yapan, manşet atan gazete ve medya kurumları, utanmayacaklar mı? Türkiye toplumsal güçlerini, ''kandırmaya'' yönelik yayınlarından dolayı, merak ediyorum!

Yalanlar, hayaller, basiretsiz yöneticiler, sermayenin çıkarlarını esas alanlar, ''kayseri pazarlığı'' yaparak, seyahat özgürlüğünüzü, vizesiz seyahat etmenizi, belirsiz bir tarihe ertelediler!

Gözün aydın Türkiye!

12 Mayıs 2016

E posta: aliekber.pektas@yoltv. eu
Face:aliekber.pektas
Twitter: @AliekberP