Bugün Venezuela’da ki gelişmelerin görünen iki yönü var. Birincisi biz sosyalistleri yakından ilgilendiren ‘sosyalist iktidar’ın var olup olmadığı, ikincisi de muhalefetin ‘özgürlükçü’ olması üzerinedir. Yani, çok yaygın iki karşıt görüş etkili olmaya devam ediyor. İsterseniz sonuçlara hep birlikte bakalım:

VENEZUELA’DA VAR OLAN SİSTEM NEDİR?

Bundan kırk yıl öncesinde milyonlarca sosyalist sempatizan, SSCB’ye nasıl bakıyordu? Sanırım her şeye rağmen SSCB’yi sosyalist ülke olarak destekliyor ve onu kutsuyordu. Ama bu sosyalizm, içi çürük bir yumurta gibi çöpe atıldığında onların da hayalleri yıkılmış, safları terk etmişlerdi. Bu açıdan bir ülkenin sosyalist olup olmadığını belirleyen temel kıstaslar vardır. Kitlelerden bu ayrımı yapmasını bekleyemeyiz. En azından kendine sosyalist diyenler bu kriterleri bilmek ve uygulamak zorundadır (seçim yoluyla iktidara gelinmiş de olsa). Bunlar işçi sınıfının ilk iktidarında(1871)hayata geçirilmiş PARİS KOMÜN ilkeleridir:

1-) Herkes seçimle gelip seçimle gitmelidir.

2-) Seçilenler, seçenler tarafından istendiğinde geri çağrılabilmelidir.

3-) Herkes ama herkes ortalama olarak(ağır işte çalışanlar, ailesi kalabalık olanlar vb şartlar içinde olanlara ayrımcılık yapma koşuluyla) aynı ücreti almalıdır.

4-) Herkes örgütlü yapılarda( devlet, parti, sendika vb’lerinde) belli bir dönem için görev yapmalıdır. Bu görev, koşullar olumsuz da olsa titizlikle uygulanmalıdır. Bunun için praxis okullar(Modern Köy Enstitüleri) şart.

5-) Yaşamın tüm alanlarını üretimi yapan emekçiler denetlemelidir. Öncelikle üretim araçlarının toplumsallaştırılması, ürünlerin dağıtım ve bölüşümünün kollektif hale getirilmesi vb.

Ayrıca sosyalist iktidarın sürdürülebilir olabilmesi için:

6-) Stratejik ve sosyal iş kollarında TEKNOLOJİK liderliği sağlamış olmak Küba’nın bize armağan ettiği en önemli diğer bir ilkedir. Henüz; İçsel Devrim, Kültürel Birikim, Sosyal Terapi, Kültürel Disiplinden ve de Demokratik Ulus çözümünden söz bile etmiyorum.

Yukarıdaki ilkeler ışığında Venezuella’ya baktığımızda Chavez’ in ideallerinin yarım kalmış olduğunu görüyoruz: "Her bir fabrika aynı zamanda bir okul olmalı ve Che Guevera’nın dediği gibi tuğla, çelik ve alüminyumun yanı sıra yeni erkek ve kadını, yeni toplumu, sosyalist toplumu da üretmelidir." ( Hugo Chavez, Mayıs 2009, sosyalist dönüşüm çalıştayı) İzlediğimiz kadar bugün Madura’nın yönetiminde sosyalist bir iktidar yok. Parlamentoyu askıya, yargıyı garantiye almak. 3 milyon insanın ekonomik nedenlerle yurt dışına çıkmış olması. Kamulaştırılan şirketlerde askerlere görev verilmesi, gıda dağıtımını ordunun yapması, Kabinede emekli 9 generalin bulunması ve küçük bir çikolatayla tonlarca yakıt alınabilmesi, Papadan yardım talep edilmesi vb. olduğu bir ülkeye hala sosyalist diyorsak gözlüğümüzü değiştirmemiz gerekiyor.

ÖZGÜRLÜKÇÜ MUHALEFET

Bu konuda şunlar söylenebilir: Milyonların sokağa dökülmesi elbette ki o ülkede bir şeylerin yanlış gittiğini gösteren temel kıstaslardan biridir. Fakat muhalefetin bu niceliksel yapısının dışında onun niteliğine baktığımızda tablo hiçte iç açıcı gözükmemektedir: Birincisi, muhalefetin ABD destekli olduğunu biliyoruz: muhalefet lideri Juan Guaido’yu bir ay öncesinde ABD’ye çağıran ve planlarını bu satılık adama dikte eden ve orduda ki faşist generallerle gizli toplantı yapan kim? ABD Yönetiminin bu ülke için 1980’lerde Nikaragua, El Salvador ve Guatemala’daki lanet operasyonların sorumlularından Elliott Abrams’ı Venezuela özel temsilcisi olarak atadığını da bilmemiz gerekiyor; ikincisi, bu ülke dünyanın en fazla petrol rezervi olan bir ülke. Eğer ABD’nin Irak, Suriye, Libya vb. ülkelerdeki politikalarını izlemişsek böylesi devasa enerji alanını boş bırakmayacağını da anlamış olmamız gerekir. Üçüncüsü, ABD yönetimi kendi ülkesinde rafine kuran ve petrol ürünleri satan Venezuella İktidarının 7 milyar dolarına el koyarak bunu muhalefet liderinin emrine vermiştir. Bu uluslararası bir gasp ve hırsızlıktır. Özetle ABD menşeili ve İktidarın hata ve eksikliklerinden dolayı şişirilmiş bir muhalefetle karşı karşıyayız.

Sonuç olarak; İnsanlık geçmişte olduğu gibi iki yanlıştan birini tercihe zorlanmaktadır. Bu da bizlerin henüz dişe dokunur bir alternatif yaratamadığının bir göstergesidir. Çözüm; Paris Komün ilkelerini içselleştirerek Che’nin de belirttiği “yeni erkek ve kadının” yaratılması için bugünden harekete geçmektir. Bunun yol ve yöntemlerini biliyoruz.

BU açıdan; İkinci şık olan muhalefet kesinlikle desteklenmemelidir. Mevcut iktidar, emperyalizme karşı verdiği savaş nedeniyle, hem komünistlerin yukarıdaki ilkeler ışığında serbestçe ajitasyon, propaganda ve örgütlenme yapması, hem de petrol üretimini ABD’de rafine etmeye ve satmaya son vermesi talebimiz yerine getirilmesi koşuluyla desteklenmelidir.

Bizim de alternatiflerimiz var! 04.02.2019 Selçuk Ş. POLAT

NOT: RTE’nin Venezuela’yı desteklemesinin elle tutulur tek nedeni: ABD’nin benzer yöntemlerle iktidarını koruyan Maduro’ya müdahale etme girişimine bir tepkidir. Çünkü aynı dertten mustarip!