Sevgili okuyucular,

Ankara’da 10. Ağır ceza mahkemesinde görülmekte olan 12 Eylül davasında nihayet bir karara varıldı.12 Eylül’ün, ‘kudretli’ faşist generallerinden, çete başı Kenan Evren ve Çete üyesi Tahsin Şahinkaya müebbet hapis cezası alarak, tarihe bir not düşülmüş oldu.

Bu dava, sonuçları itibari ile bakıldığında önemli bir kazanımdır. Tabii 12 Eylül sürecinde yaşananlar, katliamlar, işkenceler, kötü muameleler, insanlık dışı uygulamalar, tarihin dehlizlerinde kalmayacaktır. Sürekli olarak, hafızalarımızın bir yerinde varlığını koruyacaktır.

12 Eylül askeri faşist darbesi sadece, bu müebbet hapis cezası alan 2 çete başı faşist generalden teşekkül etmemektedir. 12 Eylül süreci, bir dönemin ülkemiz üzerinde oynanan çeşitli oyun ve entrikaların sahnelendiği bir süreçtir. Bu süreçte, Türkiye halkına karşı işlenmiş birçok suç bulunmaktadır. Bu suçları işleyen, sahneye koyan, yüzlerce insanın yaşamdan koparılmasını sağlayan, generaller çetesinin suç ortakları bulunmaktadır.

Ankara 10. ağır ceza mahkemesinin vardığı bu sonuç, karar, 12 Eylül sürecinde bu suçlara ortaklık etmiş, rol almış, bir fiil katılmış, rütbesi ne olursa olsun, asker, sivil bürokrat tüm sorumluların yargı önüne çıkarılarak, yargılanmasının kapısını aralamaktadır.

Bu katiller çetesi ve suç ortaklarının, olabilir ki, bugün yaşamıyor olabilir’de. 12 Eylül çetesi mensuplarının, suç ortaklarının yargı önünde hesap vermesinin sağlanması önemsenmelidir. Bunların, apoletlerinin sökülmesi, malvarlıklarının nasıl sağlandığına, hangi gayri meşru yollardan, nasıl elde etiklerine ilişkin mahkemelerin vereceği karalar önemsenmelidir.

Bundan sonra açılacak davarlar,12 Eylül süreci, öncesi ve sonrası olarak ele alınmalıdır. Çünkü 12 Eylül öncesi süreçte, TSK mensupları, istihbarat mensupları, emniyet mensupları, sivil bürokratların darbe koşullarını hazırlamak için birçok katliam ve ‘faili meçhul‘ aslında faili devlet olan cinayetler işlemişlerdir. Düzenlenen suikastlar, katliam provaları, sokak ortasında kurşunlanan gencecik insanlar, hafızalarımızdadır. Toplumu kamplaştıran provokasyonların, sahnelendiği bilinmektedir. Maraş, Çorum, 16 Mart İstanbul Teknik Üniversitesi katliamları hala hafızalarımızda yerini korumaktadır.

12 Eylül 1980 sonrasında ise, sokak ortasında kurşunlanarak yaşanılan katliamlar, 17 yaşında Erdal Eren olmak üzere, onlarca gencin darağaçlarında sallandırılarak katledilmeleri, başta Diyarbakır zindanları olmak üzere, ülkenin istisnasız tüm zindanlarında işkencelerde katledilen gencecik insanlar, ‘intihar’ süsü verilerek katledilen insanlar, hala hafızalarımızın bir yerinde tazeliğini korumaktadır.

En önemlisi ise, bugün yaşadığımız tüm kötülüklerin anası olma özelliğini koruyan, 12 Eylül askeri faşist döneminden kalma, bir anayasa ile ülkemizin yönetilmesidir.

Bugün Ankara 10. Ağır ceza mahkemesinde, 12 Eylül faşist darbesinin yaşayan çete reislerinden, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın, müebbet hapis cezası alması, apoletlerinin sökülmesi ve malvarlıklarını nasıl elde etiklerine ilişkin araştırılması, demokrasi mücadelesinde atılmış önemli bir adımdır.

Demokrasi güçleri, bu davalarda müdahil olan tüm herkesin, bu noktadan sonra atılan bu adımları takiben, çete reislerine suç ortaklığı yapmış olanları tek-tek ortaya çıkarılması ve gereken cezaların verilmesini sağlamak olmalıdır.

Bu dava, sonuçları itibari ile küçük ama önemi açısından büyük bir adımdır. Bir dönemin yargılanıp, sonuca ulaşılması sağlamak için önemi büyüktür.

Bu nedenle, 12 Eylül sürecince haksızlığa uğramış, mağdur olmuş tüm herkesin bu vb. davalarda müdahil olarak katılmaları ve sonuç almaya ilişkin ortak hareket etmeleri önemsenmelidir.
İnanın bu davanın sonuçlarının kamuoyuna açıklanmasından sonra, katiller, işkenceciler, gencecik çocuklara idam cezası verenler, kendilerini rahat hissetmeyeceklerdir. Uykuları kendilerine kâbus olacaktır. Korkuları, yaşamlarının ortağı olacaktır. Tabiî ki, bu katillerin, canilerin ve suç ortaklarının hak ettikleri cezalar daha farklıdır. Ama demokratik bir ülke özlemi, demokrasiyi yaşamımızın olmazsa-olmaz bir parçası yapmak istiyorsak, hukukun bize gösterdiği yoldan yürümek, bizim için elzem kabul edilmelidir.

Bir sonraki yazımda buluşmak dileği ile

18 Haziran 2014 
Twitter: AliekberP