Yüksek Seçim Kurulu (YSK) beklenen açıklamayı yaptı. YSK'nun açıklaması anayasaya uygunluk arz etmekteydi.

Kürt coğrafyasındaki AKP'nin savaş konsepti dayatması gerekçe gösterilerek seçim sonuçlarını etkileme yönelik ilçe seçim kurulu, 'kararları' YSK'nun, almış olduğu karar ile birlikte boşluğu düşerek önemsizleşti.

Kürt coğrafyasındaki ilçe seçim kurullarının aldığı kararlar, 'sandıkların taşınması' veya 'sandıkların birleştirilmesi' kararları, aslında siyasi kararlardı. AKP devleti, Saray bürokrasisi, muktediri 7  Haziran 2015 seçim sonuçlarını içlerine sindirememişlerdi.

Sarayın muktediri, 'mutlaka' seçimlerin, 'tekrarlanmasını' istiyordu. Muktedir nasıl kabullensin di, 400 Milletvekili, 'beklerken' başkanlık  hayali kurarken, hadi olmadı 'tek başına' iktidar beklentisine  girmişken, birileri geldi, 'seni başkan yaptırmayacağız' diyerekten, bütün ezberleri bozdu. Muktedirin bütün hayalleri, 'suya düştü' rüyaları kâbusa dönüştü.

Bütün yapılanlar karşısında sessiz sedasız kalamazdı. Muhakkak, 'intikam' almalıydı. Ezberlerini bozan HDP in, 'tekrar seçim' yoluyla  barajın altına itilmesi için gereken tüm imkânlarının kullanılması gerekmekteydi.

Savaş konsepti dayatması mı, 'hayata' geçirilmeliydi. Katliamlar mı,  Kürt coğrafyası kalbura çevirerek, Kürt çocukları, yaşlıları, gençleri, kadınları katliama maruz kalmalıydı. Her şeyi denemek, AKP devleti için kaçınılmazdı. Kürt coğrafyasında yaşayan halklar, yaşanılan tüm vahşete, sokağa çıkma yasaklarına, katliama maruz kalmalara karşılık direnmeyi tercih  etti. Bu direniş, AKP devletini, Sarayın muktediri ve bürokrasini çileden çıkardı.

AKP devleti, Sarayın muktediri, bürokrasisi için yapılacak, yeni bir oyun devreye konmalıydı. Eeehhhh derler ya, 'Osmanlı da oyun bitmez' Sarayın, 'efendisi' muktediri, Saray soytarıları, 'Osmanlı torunları' olduğuna göre, yeni oyunlarını tezgâhlamalıydılar.

Kürt coğrafyasında, illerinde, ilçelerinde Sarayın amirleri olan, Valiler, Kaymakamlar, emniyet müdürleri vb. aracılığıyla, il ve ilçe seçim kurullarını da, yanlarına alarak, 'seçim güvenliği' gerekçe gösterilerek, sandıklara müdahale etmek, oyunun yeni parçasıydı.

Bölge coğrafyasında, arka-arkaya ilçe seçim kurulları, seçimlerin özgür ve güvenli ortamda yapılmasını engellemek için her türden hileyi  uygulayabilecekleri ortamın hazırlanması için, harekete geçtiler. AKP devleti, kurmayları, Sarayın muktediri, bürokrasisi arka-arkaya açıklamalar yaparak, seçim kurullarında ve YSK da yer yargı  kurumlarını, mesuliyet taşıyan personelleri etkilemek için ellerinden gelen çabayı harcadılar.

3 Ekim 2015 Cumartesi, YSK il ve ilçe seçim kurullarından gelen dilekçeleri, müracaatları değerlendirdi. Sonuç, AKP ve Saray açısından  hüsran! AKP devleti, kurmaylar, Saray muktediri ve soytarıları  başladılar, ''YSK un aldığı kararlar hukuki değildir. Anayasaya  aykırıdır'' arada birde tehdit vardı'' R.T. Erdoğan, "Seçimde eğer  bölgede bir sıkıntı olursa bunun sorumlusu YSK olacaktır" diye konuştu. Bu vb. söylemler, Ankara'nın sokaklarını arşınlamaya başladı.

Yüksek Seçim Kurulu kararları ne anlama gelmektedir?

YSK kararları, net ve kısacası bir şeye işaret etmektedir. AKP ve Saray, kurmayları, 'gözden çıkarılmış' miladını doldurmuştur.

AKP'nin, sahibi Saray'daki muktedirin, son kullanma tarihi gelmişte, geçmektedir.

Artık, 'cin şişeden' çıktı, tekrar şişeye dönmesi mümkün değildir.

AKP artık inişe geçmiştir. Türkiye toplumuna olduğu kadar, bürokrasiye, yargı kurumlarına da güven vermemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti kurumları, AKP'nin son kullanma tarihinin dolduğuna inanmaktadırlar.

YSK kararlarından,1 Kasım seçimlerinden sonra, AKP, Saray, muktedirin arzuladığı gibi davranamayacağını bir sinyali olarak algılamalıyız.

Sarayın sultanlığının sona ereceğinin habercisi olarak algılamalıyız. AKP, Saray, muktedir bu gelişmeler karşısında direnecektir. Ama nafile!

Bu karar, sonun başlangıcı, AKP ve Sarayın bitişinin açık ifadesidir. 1 Kasım seçimlerinden ardından bazı gerçekleri yaşayarak göreceğiz.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

Twitter: AliekberP
Facebook: aliekberpektas
4 Ekim 2015