Geleneksel hale gelen Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftasına az bir zaman kaldı.

1996 yılından bu yana her yıl Avrupa’da da 17-31 Mayıs tarihlerinde kayıplar haftası etkinlikleri yapılıyor.

Yerlisi ve göçmeniyle Avrupa’da yaşayan işçi ve emekçiler; devrimciler, antifaşistler, sosyalistler, insan hakları savunucuları olarak uluslararası kayıplar haftasına ilişkin de sorumluluklarımız bulunuyor.

Uluslararası kayıplar haftasının tarihsel arka planına ilişkin tarihsel hafızamızı bir kez daha anımsayalım. Tarihsel hafızamız bizi, Türkiye’de gözaltında kayıpların simgesi haline gelmiş Hasan Ocak’a götürüyor.

Cumartesi Anneleri ilk kez 27 Mayıs 1995’de İstanbul’da Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başladıklarında, gözaltına alınıp öldürülen Hasan Ocak, Kimsesizler Mezarlığı'nda 10 gün önce bulunmuştu. Aylardır kayıp olarak aranan Rıdvan Karakoç’un da Hasan Ocak’la aynı akıbeti paylaştığının ortaya çıkarılması, diğer kayıp yakınları için de umut oldu.

Yürütülen Hasan Ocak kampanyasından hareketle kayıplara karşı mücadelenin uluslararası düzeyde ele alınması amacıyla, bir yıl sonra İstanbul’da gözaltında kayıplara karşı uluslararası bir kurultay toplandı. 17-19 Mayıs 1996 tarihleri arasında tüm baskılara, gözaltılara rağmen toplanan Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı, Arjantinli Plaza De Mayo Anneleriyle Cumartesi Annelerini ve dünyanın birçok yerinden kayıp ailelerini bir araya getirdi, acılar kadar mücadele deneyleri de paylaşıldı.

Bu kurultayda Birincisi; birleşik mücadelenin sürekliliğini sağlamak amacıyla Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite’nin (ICAD) kurulmasına karar verildi. İkincisi; Hasan Ocak’ın işkence edilerek öldürülmüş bedeninin bulunduğu tarih olan 17 Mayıs tarihinden hareketle, 17-31 Mayıs tarihlerini “Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası” ilan edildi.

Sonraki yıllarda; 1997'de Kolombiya-Bogota, 1999'da Filipinler-Manila, 2002'de Almanya-Nürnberg, 2006'da Diyarbakır ve 2010'da İngiltere-Londra'da gözaltında kayıplara karşı uluslararası kurultaylar düzenlendi.

***

Sri Lanka'dan Pakistan'a, Irak’tan Suriye’ye dünyanın çeşitli ülkelerinde düzen muhalifi insanlar hâlâ gözaltında kaybediliyor ve kaybedilenlerin büyük çoğunluğunun akıbeti de bilinmiyor. Daha geçtiğimiz aylarda Balucistan’da yaşanan gözaltında kaybetme saldırılarına tanık olundu ve bu olguyu ICAD belgeleriyle dünya kamuoyuna açıkladı.

Gözaltında kaybetme saldırısı, emperyalist devletlerin, işbirlikçi gerici-faşist rejimlerin toplumsal muhalefete yönelik uluslararası ortak saldırı yöntemleridir.

Amaçları, toplumsal muhalefeti, özgürlük ve demokrasi mücadelesini, sosyalizm mücadelesini boğmak ve etkisizleştirmektir. Toplumu terörize etmektir. Kulakları duymayan, gözleri görmeyen suskun bir toplum yaratmaktır.

Özel olarak belirtmek gerekir ki, AB emperyalistleri, Türkiye, Sri Lanka, Pakistan, Filipinler gibi gözaltında kayıpların yoğun olduğu devletlerle kurdukları ticari, diplomatik ve askeri ilişkilerle gözaltında kayıpların suç ortağıdırlar. Hatta, Faslı devrimci Ben Barka’nın 29 Ekim 1965’te Fransa’da kaybedilmesi ve sorumluların hâlâ hesap vermemesi unutulmadı.

Dünya burjuvazisi, gerici-faşist rejimler amaçlarına ulaşamamıştır. Ezilenleri susturamamıştır. Daha da önemlisi kanlı ve kirli eller, kirli savaş rejimleri ezilenlerin hışmı altındadır. ICAD’ın yıllardır sürdürdüğü uluslararası boyutlu mücadelesi, Arjantin’deki Plaza De Mayo Anneleri ve Türkiye’deki Cumartesi Anneleri’nin halen kararlılıkla sürmekte olan eylemlilikleri, ezilenlerin gözaltında kayıplara karşı direnişlerinin simgelerindendir.

***

Avrupa ülkelerinde gözaltında kayıplar haftası kapsamında, doğrudan yaşam hakkına yönelik gözaltında kaybetme saldırılarına karşı çeşitli biçimlerde mücadele etmek, en başta yerli ve göçmen ilerici, antifaşist, devrimci ve sosyalistlerin omuzlarındadır.

2013 1 Mayıs’ından alınan enerji, umarız kayıplar haftası etkinliklerinde yansımasını bulabilir. Avrupa kamuoyu dünyada halen yaşanmakta olan gözaltında kayıplar konusunda daha fazla duyarlı hale gelebilir.

 
    10 Mayıs 2013