Sevgili okuyucular,

‘ulusalcı’ damarın hırçınlığı! CHP Cumhuriyet Halk Partisi içinde hala yuvalanmakta olan kendine ‘ulusalcı’ denen, cunta artıkları giderek hırçınlaşmaktadırlar.

Bunlar her fırsat demokrasi karşıtı ve halkların bir-bir ile çatışmasından medet uman açıklamalarını gündemde tutmaya özen göstermektedirler. Türk olduklarını açıklamak ve ‘’Türk oldukları için haksızlığa uğradıkları’’ iddiasını sık-sık vurgulamaktadırlar.

Utanmadan biz, ‘Türk olduğumuz için haksızlığa uğruyoruz’ diyecek kadar hırçınlaşmaktadırlar. Geçtiğimiz günler CHP İzmir milletvekili Birgül Ayman Güler in TBMM kürsüsünden yaptığı açıklamalarla yeniden palazlanan ırkçı söylemler ‘ulusalcı’ damarın iştahını kabartmaktadır.  

Birgül Ayman Güler TBMM çatısı altında bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında özür dilemek yerine yeni potlarını kırmaya devam etti. Kendisinin, ’Türk olduğu’ için, ’Türklüğü savunduğu’ için, ‘ırkçılıkla suçlandığını’ iddia etmektedir. İnsanın damarlarında, ‘Türk kanı’ dolaştığı için, ‘mutlu’ olduğunu iddia eden birileri için normaldir.

Her şeyden önce, kendim sahip olduğum milli kimliğimi açıklamaktan genellikle kaçınırım. Yeri gelmişken konunun açıklığa kavuşması için Türkmen kökenli olduğumu açıklamak isterim. Arkadaş çevrelerimde, sosyal ilişkilerimde, birçok milliyete ait insan bulunmaktadır. Hiç kimseden ve özelliklede Türkiye kökenli insanlardan olumsuz bir davranışta bulunduklarını görmedim.

Peki, birçok kendine ‘ulusalcı’ diyenlerin iddia edildiği gibi, ‘ırkçı’ olarak herhangi bir, ‘suçlamayla’ karşılaşmadım. Arkadaş çevremde farklı ulusal kimlik ve aidiyetlere sahipler.

Ama birileri, ‘ulusalcı’ olduklarını iddia eden, Türk ulusuna mensup olmalarını bir ayrıcalık olarak algılayan ve başkalarına karşı, ‘üstünlük’ tasarlayanların, ırkçı söylemler içinde olduklarını görmezlikten gelemeyiz.

Birgül Ayman Güler basın açıklamasında, ‘’kendisinin Boşnak kökenli ve ailesinin Yugoslav göçmeni oldukları’’ açıklamıştır.  Kendi Boşnak kimliğinden fazla, ‘haz’ almayıp, kendisini iyi bir ‘Türk’ olduğunu kabullenebilir. Kendi tercihidir. Saygı ile karşılanır.

Başka ulusal kimliğe sahip olanların, kendisi gibi düşünmesi ve zorlama ile ‘entegre’ olmasını savunması, unutmasın ki, ‘ırkçılığa’ tekabül etmektedir.

Yugoslavya örneğine gelince; Birgül Ayman Gülerin, kabullendiği gibi, ‘Yugoslav’da Sosyalist yapılanmanın yıkılması’ eski Yugoslavya topraklarında yaşayan, ulusal kimliklerin milli duygularının kabarmasını beraberinde getirmiştir. Emperyalistlerin kışkırtması ile birlikte Yugoslavya halkları arasında bir boğazlaşma yaşanması gündeme gelmiştir. Halklar açısında kötü bir örnektir. Bilinmelidir ki, Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyetin de, ne Sırpların nede bir başka ulusun üstünlüğü kabul görmemekteydi. Bilinmelidir ki, Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti ne zaman Sırplar tarafından ‘milliyetçi’ ve ırkçılık öne çıkarıldı, halkların tepkisi kendi kaderlerini kendilerinin tayin etme arzularında gündeme gelmiştir. Sırp milliyetçiliği halklarının birbirlerini boğazlamasının önünü açmıştır.

Yugoslavya topraklarında yaşayan halkların bir-birleriyle boğazlaşmasında, Emperyalist sermaye çevrelerin kışkırtmalarının önemini yadsıyamayız.

Buradan yola çıkarak ülkemizde ‘ulusalcı’ damarın haklı olduğunu söylemek, gerçekleri görmemektir. ‘Ulusalcı’ damarın sıkça başvurduğu ve övündüğü, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun ertesinde, inkârcılık, yok sayma, asimilasyon politikası temel argüman olarak algılanmıştır. Bu realite günümüze kadar gelmiştir. Bu realitede CHP’nin rolü önemlidir ve yadsınamaz. 

CHP içinde yeniden palazlanmak isteyen ve ‘yeni’ CHP’nin oluşmasına karşı duran, ‘ulusalcı’ damar toplum tarafından iyi algılanmalıdır. CHP içinde kendini ulusalcı olarak ifade edenler, istisnalar dışında halka, emekçilere ve demokrasiye uzak bir politik zemindedirler.

CHP içinde, ‘yeni’ CHP’i temsil eden sol güçler, silkinip kendine gelmelidirler. Gerçekten sosyal demokrat kimlik edinmek istiyorlarsa, ülkede yaşayan tüm uluslara ve inançlara saygılı davranan bir politik zemine ayaklarını basmayı denemelidirler.

28.01.13