Ülkemizde son günlerde gerçekten bir akıl tutulması yaşanıyor dersek yanılmış olmayız.

İstanbul Beşiktaş Arena Stadı önünde bombalı saldırı gerçekleşti. Onlarca insan yaşamdan koparıldı. Onlarcası yaralandı, uzuvlarını kaybetti. Onlarca ailenin ocağına ateş düştü, acı ve çığlıklar gözyaşlarına karıştı.

Birileri bir dönem, 'alışmalıyız' diyorlardı bombalarla yaşamaya. Hayır alışmayacağız. Bu bombaların neden patladığını, neden insanlarımızın yaşamlarını ellerinden aldığını sorgulayacağız. Hesap soracağız. Bütün bunlar yaşanırken, bakanlar, 'intikam yeminleri' ediyorlar.

Okullarda, 'tekbir' sesleri yükseliyor, 'intikam' yeminleri ediliyor, kendileri gibi düşünmeyenlere saldırmak sıradan bir vaka olarak görülüyor. İnsanın aklı almıyor, bir veya birçok okulda idam urganları, 'sallandırılarak' çocuk, hala hayatı yeni-yeni algılamaya çalışan küçücük beyinlere, 'ırkçı' söylemlerle manipülasyonla aşılanmak istenen nedir? Irkçılık, kendinden olmayanlara, 'düşmanlık' başını almış gitmektedir.

Aleviler yönelik olarak haklarında, 'cihat' çağrıları yapılarak, ötekileştirilmek ve yeni katliamların önünü açacak söylemler sosyal medya üzerinden pervazsızca yayınlanmaktadır. İzmir gibi gözde bir kentte Dünyaca ünlü Piyanist, sanatçı Fazıl Say'ın konseri, eli satırlı aklını, 'kiraya vermiş' kişilerce, 'tekbir' sloganları atılarak engellenmek isteniyor. Hamile kadınlara sadece, 'parkta spor yaptığı' için tekmelerle saldırılıyor, spor yapmaması için, 'tehdit' ediliyor.

Başta ABD doları olmak üzere yabancı cinsinde para birimleri başını almış gidiyor. Pahalılık, zamlar yaşamı çekilmez olarak zorlaştırıyor. Açlık sınırı sürekli olarak Türk Lirası bazında çığırından çıkmış önlenemez durumdadır. Komşu ülkelerle ilişkiler çıkmazda, adı konmamış bir savaş ortamındayız. Ülkedeki kanaat sahiplerinin deyimiyle, 'Ortadoğu bataklığına sürüklenmek' için koşar adımlarla ilerleniyor.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Türkiye Alevi hareketinin kanaat önderlerini gözaltına alarak resmen Alevilere, 'gözdağı' verilmek istenmektedir. OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle, Alevi Bektaşi Federasyonu genel başkan yardımcısı Zeynel Odabaşı, gözaltına alınıp, 5 günlük, 'sıkı denetim' uygulamasına tabii tutularak, avukatlarıyla, ailesiyle görüşmesi dahi engellenebiliyor. HDP Halkların Demokratik Partisi mensuplarına karşı, 'cadı avı' başlatılmış durumda. HDP milletvekilleri gözaltına alınarak hukuksuz bir şekilde tutuklanıyorlar. HDP binaları saldırılara uğruyor, yakılıyor, taşlanıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Saray'dan, 'seferberlik' ilan ediyor. Muhtarları, 'ihbarcı' olmaya davet ediyor. Sokakların durumu bundan farksız mı? Tabii ki genel olarak baktığımızda, AKP devleti ve Saray'ın çağrılarıyla sokaklara çıkan, Aktroller, MHP kökenli ülkücü faşistlerinde yardımıyla, kendileri gibi düşünmeyenlere karşı terör estiriyorlar.

Ülke kan gölüne dönmüş, yoksulluk, açlık başını almış gitmektedir. Ahlaki çöküntü, hilebazlık neredeyse, 'itibar' görür duruma gelmiştir. Bütün bunların bir gerekçesi olduğunu, bizzat yandaş basından öğrenebilmekteyiz. Gözlemleyebildiğimiz kadarınca, 'başkalık yoksa kaos' var diyerek manşetten öğrenebiliyoruz. Saray, R.T. Erdoğan kendine bir yol çizmiştir. 'illa da başkalık' olmadı, 'cumhurbaşkanlığı' olmadı, 'padişahlık' bütün bunlar olmuyor mu? O zaman kaosa, 'razı olacaksınız' kan akmaya devam edecek, bombalar patlayacak, insanlar yaşamdan koparılacak acı ve gözyaşı anaların, 'kaderi' olacak, dayatmasıyla karşı-karşıyayız.

Gerekirse otoriter rejim, diktatörlük kaçınılmaz dayatması topluma sunulmaktadır. Gerçekten ülkemizde akıl tutulması yaşanıyor. Bütün bunlara dur diyecek, birileri yok mu? Var tabii. Var, ama bu güçlerin, demokrasi mücadelesine sahip çıkanların, omuz-omuza ortak hareket etmesidir.

14 Aralık 2016