Sevgili Okurlar, uzun bir aradan sonra gönülden sıcacık bir Merhaba ...




Sizinle türkülerimiz üzerine sohbet etmek istiyorum.Türkülerimiz özümüzdür. Hepimizin mutlaka çok sevdiği bir türkü vardır. Daha çok kendine ait bulduğu  veya  kendini  o dizelerde tarif etmek istediği bir türkü vardır. Türkülerimiz bir nevi kendimizi anlatır.  Hep söylemek istenen fakat dillendiremediğimiz duygularımızı ve hisslerimizin nağmelendirlimiş şeklidir.


Türkülerimiz bazen içimizde gizlediğimiz sevdamıızdır veya özlemini çektiğimiz memleketin notalara dökülmüş halidir.


Kah efkarlanır göz yaşlarımıza engel olamayız,  kah neşelenir oynarız. Bazen de gönül bağlarından koparak eşlik ederiz.

Her tarz müzik dinleriz.  Rock, Pop, Jazz, Klasik, Arabesk vesaire .Fakat hiç biri bizi türkülerimiz kadar gönül tellerimizden yakalıyamaz , hiç biri o mızrap gibi dokunamaz içimize .


Özümüzdür türkülerimiz .Fakat müsadeniz olursa, dikkatinizi başka bir yöne çekmek istiyorum Türkülerimiz bir millete, bir ulusa mal edilmemeli, türkülerin dili evrenseldir. Türküler için bazı yöreler hayır bu türkü bize ait değil derken, diğer bir yöre bize ait diyebiliyor. Bir türkünün nereye ait olduğunu dahi tartışan bir toplum,  bir türkünün özünü kavrayamamıştır ki, o Ozan onu bir yöreye ait olsun diye mi derledi acaba ?


Türküler başka dillerde söylendiği için o türküyü dinlemeyen veya o hissi yaşamayan kişi bence söylenen dili sorgulayacağına önce kendini sorgulamalıdır.  Bu tahammülsüzlüktür.


Türküler bizim değerimiz kimseyle paylaşmam diyen dinleyicilere buradan sesleniyorum. Türküler hepimizin . Hangi dilde veya şive ile ve kim tarafından söylenirse söylensin, türkü türküdür. Özel olarak bir yöre dikkate alınarak söylense dahi, onu derleyen, o ağıdı veya ezgiyi okuyan kişi bunu evrene armağan etmiştir. Herkes dinlesin gönlünde hissetsin diye .

 

SADECE AYNI DİLİ DEĞİL,  AYNI DUYGUYU PAYLAŞANLAR  İNSANDIR .

 

Bir kişi Kürtçe bir türkü dinlediğinde duygulanamıyorsa veya Kürtçe söylendiği için hiç bir şey hissetmiyorum diyor ise, duygu dünyasını sorgulamalıdır. Veya başka bir türkü için de,  yok efendim bu Ermenice eşlik etmem diyor ise, hayata eşlik edemediğinin farkına varmalıdır.

Zazaca olan bir halayı çekemiyorsa,  başkalarına ve başkalaşmaya tahammülü yok demektir. Yani, bir Boşnak türküsü, bir Yunan laykası veya Çin de söylenen bir ezgi, Türkiye'nin herhangi bir köyünde söylenen bir türküden daha az değersiz değildir. Onlar da bir halkın bağrından kopmuş gelmiş ezgilerdir .


Sadece ve sadece dinleyciler olarak ancak bizler bu olumsuz tabloyu değiştirebiliriz. Henüz farklı bir dilde türkü söylediği için ceza alan, hapse atılan, ceza ve tehditlere maruz kalınmasını ancak bizler değiştirebilir ve engeleyebiliriz . Hiç kimse düşündüklerini hissetiği dilde söylediği için yargılanmasın. Özgürce kendini ifade etsin.

 

Hepimizin Özgürce Birlikte Söyleyebileceği  Türküleri  Olsun .

 

Sizlere Türkü Dolu Günler ve Aydınlık Yarınlar Diliyorum.

 

 

 

Not: Bu yazı Sevgi ile Neşet Ertaş‘ a ithaf edilmiştir .